English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ L ] / Lippy

Lippy translate English

81 parallel translation
- Tamam Lippy.
- Okay, lippy.
Yüzsüzleşmişsin, Knightly!
Being lippy, Knightly?
Beyaz yelpaze, yakalandın ve hâlâ yüzsüzlük yapıyorsun.
White Fan, you've been caught and you're still lippy.
Değil mi, Lippy?
Ain't that right, Lippy?
Eminim öyledir. O yüzsüzle hiçbir şey yapmayacak.
Of course, she won't have nothing to do with Lippy.
Eğer 50 doların olsaydı, Lıppy olur muydu? Cevabım hala hayır.
Even if you had $ 50, Lippy, the answer's still no.
Sana uyar, değil mi Lippy?
That's fine with Lippy.
Lippy.
Lippy?
Rujunu bize at, Jean.
Throw us your lippy, Jean.
Şu saygısıza bak sen!
She's getting lippy.
Haddinden fazla saygısız, fazla ukalasın.
You're too bloody lippy, too bloody smart-mouthed.
Ama illa bana saygısızlık edeceksin.
But you have to get all lippy on me.
Hey, hey, hey, hey, Bayan Lippy.
Whoa, whoa, whoa, whoa, Miss Lippy.
Sadece siz çocuklar için değil, Bayan Lippy için de.
Not just for you boys and girls, but for Miss Lippy, too.
Çok teşekkür ederim Bayan Lippy!
Thank you very much, Miss Lippy!
Bayan Lippy, bu gerçekten harika.
Oh, Miss Lippy, that's so great.
Bayan Lippy'nin arabası yeşil.
Miss Lippy's car is green.
- İçince dedikoduya başlıyorsun da.
- You get lippy when you drink.
Beni kafaya mı alıyorsun?
Are you getting lippy with me?
Sakın beni kafa almaya kalkma!
Don't start getting lippy with me!
Dolu bir silahim varken neden bana kafa tuttun?
What the hell were you doing getting lippy with me with a shotgun?
Biraz ruj sürsem yeter.
Oh, I'm like lightning. Just a bit of lippy.
- Evlat, sen biraz uyuz ve kıpırtılı olmaya başladığında 13 yaşları civarındaydın.
Boy, it was right around 13... when you started gettin a little lippy. And twitchy.
Uyuz ve kıpırtılı el ele tutuşarak yürümeye eğilimlidir bilirsin, yani...
Well, you know, lippy and twitchy tend to walk hand-in-hand, so...
- İşte şimdi uyuzluk ediyorsun.
See, now, that's lippy.
Ne kadar zorlandığımı göstermemeye çalışıyorum.
I'm trying to be stiff-upper-lippy.
Saygısızlık yapma ve parmağını bana doğrultma...
Don't get lippy, and don't point...
Saygısızlık mı?
Lippy? !
Yoksa dudaktan dahamı çok seviyorsun.
Or do you like it better with some lippy, hey?
- Benimle böyle konuşamazsın evlat.
- Don't you get lippy with me, son! I'll knock the living daylights out of you.
Bekçi küstah biri.
The watchman's lippy.
Saçmalama.
Don't get lippy.
- Bu kadar konuşkan olmamalısın.
- You shouldn't be so lippy.
Saygısız küçük çocuk seni epey öfkelendirmiş olsa gerek.
Lippy little kid must have pissed you off.
Birazcık ruj.
Bit of lippy.
Sahibi tavır koyunca...
When the owner got lippy... - You decided to kill a few guys?
Bir ruj sürüp, çıkarız.
Put a bit of lippy on and away we go.
Son dakika rötuşu, şans için.
Last-minute lippy, for luck.
Öyle sandım çünkü dar bluzlar giyip çok ruj sürüyordun, sanki Jem ve sen...
I just thought that because you've been wearing tight tops and more lippy, and it looked like you and Jem were...
Biraz saygısız, değil mi?
She's a bit lippy ain't she?
- Küstahlaşmanın hiç alemi yok.
- You're in no state to get lippy.
Ruj...
Lippy...
Birazcık parlatıcı ve harika görüneceksin.
A bit of lippy, you'll look great.
Otoparkta yaşlı çınarlardan bahseden sanki başkasıydı.
You were a lot less lippy in the car-park, sobbing about ancient oaks.
Ruj.
Lippy.
Saygısız bir kız çocuğu.
A lippy daughter.
Bazılarımız sinir bozucu doğar.
Some of us are born lippy.
Lippy.
- Lippy?
Lippy.
Lippy.
Saygısız bir polisten daha kötüsü yok değil mi, Emma?
Nothing worse than a lippy copper, eh, Emma?
Son zamanlarda çok sinir bozucular.
So lippy these days.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]