Lipstick translate English
2,161 parallel translation
Ruj var, allık var...
There's lipstick, blusher...
- Rujumu nasıl buldun?
- How do you like my lipstick?
O ruj.
It's lipstick
Bu bir ruj, duydum ki onu dudaklarına sürersen, dudakların parlak görünürmüş.
This is a lipstick, I heard that if you put it on your lips Put a litte lip gloss on your lips
Ruj mu sürdün?
Are you wearing lipstick?
Rujum!
My lipstick!
Elbiselerini, yüksek topuklu ayakkabılarını giymeme ve birazcık ruj sürmeme izin verirdin.
And you'd let me put on your dresses and your high heels and draw on some lipstick.
- Ruj sür.
Wear lipstick.
Rujun parlak olmuş.
Your lipstick should be lighter.
İçi dışına çıkar o artık rujuyla başka bir sürtüktür.
Turns out... she's just another bitch with a lipstick.
Biraz ruja ne dersin?
How about some lipstick?
Biraz ruja ne dersin?
Now how about a little lipstick?
Brain, bana bir fıçı göz kalemi, bir kova ruj, ve bunların hepsi işe yaramazsa, kesilmiş bir manken kafası getir!
Brain, get me a tub of eye-liner, a pound of lipstick, and if all else fails, the severed head of a supermodel.
Güçlü kadınlar ruj sürer.
Strong women wear lipstick.
Gay değillerse hepsi sersem tiplerdir. Çok azı sevilmeye değerdir. O azı bile hayatını mahveder.
They're slobs unless they're gay and there's precious few of them walking the planet worth putting on lipstick for, let alone throwing your life away.
Fincanda parmak izi yok, ruj izi var.
There are no prints on the cup, but there's lipstick... look.
Ama yine de masanın üzerinde duran fincanda ruj lekesi vardı.
And yet there were traces of lipstick on a cup on the table.
Eşinizin ruj ve belli bir parfüm kullandığını söylemek iftira mı?
Is it a slander, monsieur, to say that your wife... wears a certain lipstick or uses a certain perfume?
Koku, fincanda ruj lekesi.
Scent, lipstick on a cup.
Ama ruj lekesi kolay silinirdi, hiç iz kalmazdı.
But surely lipstick, it can be removed very easily. Every trace.
Fincana ruj bulaştırdın. Bayan Carpenter'ın çantasından aldığın rujdu.
You smear the cup with lipstick... lipstick that you had taken from the handbag of Madame Carpenter.
Bayan Maureen Summerhayes, asla ruj kullanmazdı.
The fact that Madame Maureen Summerhayes... never, at any time, wears the lipstick.
- Hayır, hiçbir zaman kullanmam.
No. I never wear lipstick.
Ruj.
Lipstick.
Sarah, rujunu kullanabilir miyim?
Sarah, can I use this lipstick, please?
O kötü bakışlı kadın yanıma gelip bana "kıyafetlerin çok süslü" ve "artık ruj sürme" dedi.
This nasty-looking old lady came up and said...'your clothes are a bit too fancy,'and'no more lipstick.'
Rujum bitmiş.
I'm out of lipstick.
Anne, senin o aptal rujun kimin umurunda ki!
Mama, who gives a damn about your stupid lipstick, okay?
Bak, neden Çinli kıza gidip bana biraz ruj getirmiyorsun?
Look, would you just run over to China Girl and get me some more lipstick?
Ruj için teşekkürler, Bayan Çinli.
Thank you for the lipstick, Miss China.
Rujda.
Lipstick.
RJ Manning mavi ruj mu sürüyormuş?
RJ Manning wore blue... lipstick?
Dudaklarında ruj yoktu.
The lipstick wasn't found on his...
Tanıdığım hamamböceğine göre mavi ruj sürmüş olabilir.
According to a cockroach I know, she might have been wearing blue lipstick.
Parlak, mavi ruj kullanır mısın? Neden?
Do you ever wear bright blue lipstick?
Belsoğukluğu ile mavi rujun alakası mı var?
Why, is there some kind of link between the clap and blue lipstick?
Justine Berry, kurbanın üstüne salya ya da rujunu bırakan kişi değilmiş.
Justine Berry's not the one who left her saliva or her lipstick on the victim's privates.
Mavi ruj bulmuşsun.
You found blue lipstick.
Arabanın arka tarafına yerleştirilmiş portatif bir kamera buldum ve bu kameraların ekipman listesinde olduklarını sanmıyorum.
It's just I found a lipstick camera rigged in the back seat, and I didn't put any lipstick cameras on the equipment order.
Rujum fazla olsun istemiyorum. Rüküş lezbiyenler gibi görünmeyim.
I don't want to wear too much lipstick and look like one of those lipstick lesbians.
- İster taş gibi Butch ister rüküş ol yeterince tiki duruyorsun Phyllis.
- Whether you're a stone butch or a lipstick lesbian, you're looking pretty foxy, Phyllis.
Kırmızı parlak bir ruj sürecek.
She wears bright red lipstick.
Bugün ruj sürmeyi unutmussun.
You forgot your lipstick today
Büyükanne, sürdüğün ruj çok uyumlu. Harika!
Grandma, that is a lovely shade of lipstick.
Rujdan başka bir şey kullanmam.
Apart from lipstick, I don't use anything else.
Rujlarınızı.
Lipstick.
Japonya'da hiç kıvırcık saçlı ve dudakları boyalı kadın yok mu?
In Japan, any women with curly hair and lipstick are prostitutes?
Japonya'da kıvırcık saçlı ve dudakları boyalı kadınlar fahişe midir diye soruyor.
She asked if any women in Japan with curly hair and lipstick are prostitutes.
Baba bu sadece ruj!
No, dad, it's just lipstick.
Bu yüzden mi o mavi ruju sürüyorsun?
Is that why you wear the blue lipstick?
Rujum.
My lipstick.