English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ L ] / Locked

Locked translate English

17,904 parallel translation
Arabada kilit altında, misler gibi duruyor. Kumandan!
It's locked up in the Delta, safe and sound.
Arabada kilit altında, misler gibi duruyor.
It's locked up in the Delta, safe and sound.
Ben arabanın bagajına saklanırdım, sen de beni kilitleyip çıkarmazdın hani?
I hid in the trunk of the car, and you locked me in, wouldn't let me out?
Ash, gerçekleri bildiğimiz için bizi buraya tıktılar.
Ash, they locked us up because we know the truth!
Birisi burayı kilitlemiş.
Someone locked this place down.
Onları içeri kilitledim.
I locked them in...
Birisi kapıları kilitlemiş.
Someone locked the doors.
Buranın kilitli olmaması lazım.
This shouldn't be locked.
Bir odada kilitli halde ölü, sapık bir kuklayla konuşuyorum.
Locked in a room, talking to a... dead, perverted puppet.
Onları içeri kilitledim.
I locked them in.
Ilene kilitli kalır.
Ilene stays locked up.
Kapıyı kilitledi!
He's locked the door!
Fantezi distopyası gibi bir şeye saplanmışsın diye duydum.
I hear they've got you locked in to some fantasy dystopia thing.
Anneyi kilere mi kilitlediniz?
You locked your mother in the pantry?
Trol bizi Danimarkalı işçilerle birlikte kumanda odasına kilitledi.
The troll locked us in the control room with his Danish workers.
Konferans odasında kilitli kaldım.
I'm locked in the conference room.
Sağlam bağlaması lazım lazım parmaklarını zar zor hisseden insanlar tarafından tutulması değil.
I need this locked in tight, not held by people who can barely feel their fingers.
Parti saat sekizde başlayacak ama saat 10'da tüm kapılar kilitlenecek ve kimsenin çıkmasına izin verilmeyecek.
So, the party starts at 8 : 00 p.m., but by 10 : 00 p.m., the gates will be locked, and no one will be allowed in or out.
Kilitli.
It's locked.
Kapı kilitlenirse, buradan çıkış şansımız yok.
- Once the door is locked, - there's no way out.
Kendime bir kutunun içindeyken kitap okumayı öğrettim.
I taught myself to read while I was locked in a box.
Dünyandan uzak kaldığın için üzgünüm.
I'm really sorry you're locked out of your world.
DEO'ya mı götürdünüz?
Did they, uh, did they get locked up at the DEO?
Sistemi kilitledim bile.
I already locked the system.
Ancak arabada kilitli olarak muhafaza ediyorum.
But I keep it locked in the car.
Şunu dinle, kapılar kilitliymiş ve zorla girilme izi de yok.
But get this - - the doors were locked and there was no sign of break-in.
Pencereler ve kapılar kilitliydi.
No. The windows and doors were locked.
Ayrıca sis içinde hareket ediyorlar bu da Harold'ın kilitli odasını açıklıyor.
Oh, and they, uh, travel through mist, which explains how they got into Harold's locked room.
Her şey böyle başlar ve ben kilitli kalırım.
We start doing all that and I'm locked in.
Kapını kilitleseydin.
You should have locked it.
- Seninle gelemem.
He got locked out one time and... I can't go with you.
Kendini kulübeye kilitledi.
Locked herself in her hut.
Özellikle baban gittiğinden ve Johnny'i tutuklandıktan sonra.
Especially since your pa's gone and Johnny's locked up.
Buna bir katkıda bulunmak isteyenler ise dışarıda bekliyor.
Meanwhile, the people who have come to share in it are locked outside.
O kapı kilitli sürtük.
Bitch, that door is locked.
Bagaja koydular sizi.
You're locked in the trunk.
- Bu kapı içeriden kilitlenmişe benziyor.
- This door seemed locked from the inside...
Doktor Benning'in kilitlediği nanobot depolama cihazının şifresi bende.
I have the encryption code that you need to open the nanobot storage device Dr. Benning locked up.
- Senin de hapiste olduğunu sanıyordum.
- I thought you were locked up too.
4 tarafı karayla kaplı bir okula gidersen ancak öğrenci olabilirsin, anladın mı?
If you go to a land-locked college, you'll study, okay?
Hani yan yana hücrelere kapatılmıştık ben de duvardaki delikten sen yanımda olduğun için şükürler olsun demiştim.
We were locked in neighboring cells, and I told you i was thankful for you through that little hole in the wall.
Efendim, kapı kilitli.
Sir, the door's locked.
Yetkililer bir şey demediğinden kendi soruşturmamızı yaptık.
We had to do our own investigating since the authorities locked us out of the process.
Annemin evinden çekip gitmeni istiyor olmazdım.
I'd be locked up right now, instead of asking you to get the hell out of my mom's house.
Shi Jin hala gözaltında, değil mi?
Si Jin is still locked up, right?
Kalbinde saklanmamı sağlayacak tip ne?
The type that would get me locked up in your heart?
Sonra neresi olduğunu bilmediğimiz bir hapishanede 150-155 gün kadar kilitli kaldık.
After that, we were locked into an unknown prison cell... for about... 150 to 155 days.
Kel adamlar yüzünden ne kadar süre kilitli kaldım haberin var mı?
Do you know how long I was locked up... by men with short hair?
Tanrının bile neresi olduğunu bilmediği bir yerde kilitli kaldım. Etim çürüdü ve kemiklerim kırıldı ama asker olduğum için asla pişmanlık duymadım.
I was locked up in a basement, goodness knows where, and my flesh was torn and my bones broken.
Kilitliler.
They're locked.
Onu hapse tıktılar?
They locked him up.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]