Longer translate English
35,238 parallel translation
Onları daha fazla tutamayacağız.
We can't hold'em off much longer.
- Yeni gelen bilgiye göre hedef yerinde değil.
- New intelligence indicates that the target is no longer in the compound.
Görev sandığımdan uzun sürdü.
My op took longer than I thought.
Güvenli yol çok daha uzak.
The safe way is a lot longer.
Ajan Govelli, Scorpion artık sekizinci katta değil, bilginize.
Agent Govelli, be advised that Scorpion is no longer on the eighth floor.
O sırada zaten büyük ölçüde bitkisel gıdalarda besleniyordum ama o görüntüleri izledikten sonra artık masum hayvanların öldürülmesine katkıda bulunamayacağıma karar verdim.
I was already eating mostly plant-based foods but after seeing those images I decided I could not contribute to the killing of innocent animals any longer.
Hayvan yemek, hayatta kalmak için bir gereklilik olmaktan çıktığında bir tercih haline gelir.
When eating animals is no longer a necessity then it becomes a choice.
Artık başka yerde daha fazla ihmal edemeyeceğim bir görevim var.
I have duties elsewhere that I can no longer neglect.
Artık Nazi rüyasının, var olmadığı bir dünya olduğu açıktır.
It is now clear that the Nazi dream is a world in which we no longer exist.
"Tanrım, sevgili arkadaşım bundan böyle ölü."
"Oh, my Lord, my dear friend is no longer living."
Ve kahramanları için alkış tuttular ve de meksika gözlemelerini artık yumuşak yiyecekleri için.
And they cheered for their hero, for they knew their burritos would be bland no longer.
Başlat! Ne kadar sürdü?
How much longer?
Ama olasılıkların düşündüğünden daha kötü.
But your odds are longer than you think.
Virüsü aldıktan sonra amca kan hastalığı olan diğer Rostovlar'dan... çok daha uzun yaşamış.
After getting the virus, the uncle lived longer than any other Rostov with the blood disease.
Çünkü yanında değilsin.
Because he no longer has you.
Bu da zaman alıyor.
It takes longer.
Ondan bir telefon geldi, orada biraz daha kalacağını... çünkü biri ile tanıştığını söyledi... ve benden kıyafetlerini göndermemi istedi.
And I get a phone call from her, and she says that she's gonna be staying a little longer'cause she met a guy and could I send her some clothes?
Belki daha uzun.
Perhaps longer.
- Bu gülüşü daha fazla tutamayacağım.
I can't hold this smile much longer.
Hükmetmek artık ilgimi çekmiyordu.
I was no longer interested in ruling anymore.
Umarım ki, işim çok fazla sürmeyecek.
Hopefully, I shouldn't be too much longer.
- Evet, ağaçlara adımızı kazımanın daha uzun süreceğini düşünmüştüm.
Yeah, thought carving our names - in the trees would have taken longer.
Süper emici, Biraz daha büyük burun tamponları, Umarım umudum biraz daha uzar.
I've gone for the super absorbent, slightly larger nose tampons, which I hope will last a little longer.
Aynı zamanda daha uzun ve derin... Ve daha geniş.
Well, it's longer and deeper... and wider.
Araba artık korkunç şekilde dengesiz değildi tam tersine, 340 km / s'te kaya gibi sağlamdı.
Now the car was no longer horribly unstable, but would sit rocksteady at 210mph.
Artık frenler uzun düzlüklerin sonunda termal şoka girmiyordu.
The brakes no longer went into thermal shock at the end of the long straight.
Artık yerçekimi diye bir şey söz konusu değil.
There's no longer any such thing as gravity.
Ne kadar vaktimiz var, Mac?
How much longer we got, Mac?
Bir saatlik olanı seçiyorum.
I'll choose the longer option.
Anlaşılan artık çocukların öğretmenleri ve ebeveynleri davet etmesi hoş karşılanmıyor. İçim acıdı ama.
Apparently, it's no longer cool for kids to invite teachers or parents.
Benden daha fazla kaçamaz.
He can't avoid me any longer.
Kendi canımın artık bir önemi yok.
My own life no longer matters.
Artık bu umurumda değil.
And I no longer care.
Uh, aslında, muhtemelen daha uzun bir konuşma olacak,
Uh, well, that probably is gonna be a longer conversation,
Artık Kirk de yakalandığına göre bundan sonra senin kanatların altında yaşamayacağız.
So... now that Kirk has been captured, we're no longer gonna live under your guard.
Güvenlik sırası bile daha uzun sürer.
T-The security line will take longer.
Oturdukça o duyguyu daha da fazla hissetmeye başladım.
And the longer I sat there, the more I felt like...
Artık öyle olmak zorunda değilsin.
Well, you no longer have to.
Onların artık önemi yok.
They no longer matter.
Bu çocuk artık seni ilgilendirmiyor.
The child is no longer your concern.
Bu hasta artık kimliği belirsiz biri değil.
This patient is no longer John Doe.
Daha ne kadar var?
How much longer?
Vay canına, bunun daha uzun bir konuşma olması gerekiyor.
Wow. Well, that probably is gonna be a longer conversation, but it's good to meet you.
Sandalye hediyeleri artık işe yaramıyor.
The chair gifts are no longer working.
Güvenlik açısından içinde reaktör olan bir kamyonla saatte 40 km'den hızlı gitmemeliyiz ama Palos Verdes 17 km. uzaklıkta yani kamyonun aküsü, soğutma sistemini çalıştıramayacak duruma gelmeden önce rahatça oraya varırız.
So, for safety's sake, we shouldn't drive over 25 miles per hour with the reactor in the truck, but Palos Verdes is only 11 miles away, so we get there well before the truck's battery can no longer keep the cooling system operational.
Sen de amacına hizmet ettin, artık hizmetine ihtiyaç duyulmuyor.
And now that you've served your purpose, you're no longer needed.
Onu kapsülün dışına çeken güce rağmen hala o kola herhangi birinin yapabileceğinden daha uzun süre tutunabildi.
Despite the power that pulled him out of the capsule, he was still able to hang onto the lever longer than somebody should've been able to.
Sandstorm daha uzun zamandır aktifmiş.
Sandstorm's been operational a lot longer.
Belki bu yüzden daha uzun yaşıyoruzdur.
Maybe that's why we live longer, you know?
İkimiz de çok daha uzun bir süre geçtiğini biliyoruz.
We both know it's been a whole lot longer than that.
Ne kadar sürecek?
How much longer do I have to do this Schmidt?