Loop translate English
2,562 parallel translation
Tamam, Doğu Afrika Çalışma Masası'yla bağlantı kuracağım.
Okay, so I'll loop in East Africa desk.
Hiperlipemik geri bildirim ilmiği. - Hissettiklerin gerçek değil.
It's a hyperlimbic feedback loop.
Aklım iyice allak bullak oldu yani.
I mean, it's all kinda thrown me for a loop.
Hep aynı terane.
It's on an endless loop in the den.
- Beni bilgilendirmeyi unutma.
All right, keep me in the loop.
- Beni bugün olanların dışında bıraktığı için özür dilemezse, ne kadar delirebileceğimi görecek.
Ooh, I will unleash crazy on him if he does not apologize for leaving me out of the loop.
Şişmiş bağırsak ilmiği var, Belki bir kısmı enfeksiyonludur.
He's got a distended loop of bowel, maybe a site of infection.
Bu bir döngü.
It's a loop.
Elinde nükleer maddeler varsa diğer kurumlara da haber vermeliyiz.
If he has nuclear materials, we need to loop in other agencies.
Efendim CIA döngü dışında tutuldu hep.
Sir, the CIA was kept out of the loop, too.
Nikki'nin çift cinsiyetlilik yorumu beni biraz düşündürdü.
Nikki's androgynous comment threw me off for a loop for a little bit. But I understand.
Her ne sebepleyse Kramer beni bu işin dışında tutmaya karar vermiş.
For whatever reason, Kramer has decided to keep me out of the loop on this.
- Gelişmelerden haber et dedin mi? - Evet.
Did you tell the FLO to keep us in the loop?
Diyalogu görüyor musun?
You see this loop?
Oyalayabilirseniz arkadan dolaşıp onları çevirebiliriz.
If you keep them occupied, we can loop back and try and outflank'em.
Bunu niye yaptık sanıyorsun?
Why do you think we closed the loop?
Aynı insan grubu halkasına bakıp duramam ya...
And I cannot look at the same loop of people...
Loop haline getirmiştik. Derken Rick üstüne Sintizayzır ve org ile kendi soundunu inşaa etti.
Which We HAD a loop on and then Rick then built up the sound with synthesisers and Organ.
Ona eğer videoları teslim ederse Wilden ve arkadaşlarının bikinini değiştirmeni sürekli izleyeceklerini.
Well, I told her that if she handed over those videos, Wilden and his cronies would be watching you change into a bikini on a loop.
Peki, bizi de haberdar et. Tamam?
Well, keep us in the loop, will you?
Beni de dahil et.
Loop me in.
J'lerin kıvrımlarına bir bak.
Check out the loop on his Js.
Dağınık bir araba ve J'lerin kıvrımları yüzünden.
Because of an untidy car and a loop on his J.
Neden bana haber vermediniz?
Keep me in the loop, why don't you.
Kardeşin Daryl'e bunu anlatsak iyi olur çünkü işin içine girmek isteyecektir.
We better tell your brother Daryl'cause he's gonna want to be in the loop.
Soruşturma sırasında size bilgi vereceğime söz vermiştim.
I promised I'd keep you in the loop on our investigation.
Bak Kitty, biliyorsun seni bilgilendiremem.
Look, Kitty, you know I can't keep you in the loop.
♪ Basketbol topları hula hooplar lunapark trenleri dağ trenleri ♪
# Basketballs hula hoops rollercoaster loop-the-loops #
Kono'yu bilgilendiririm.
And I will loop Kono in.
- Biraz uzak kalmışım.
Wow. I-I've been a little out of the loop.
O düğümün içine girdiğinde akşam yemeğimiz hazır.
When he steps into that loop, bam, we've got dinner.
Beni oyuna dâhil ederek daha iyi bir iş yapmalısın.
Well, you just gotta do a better job of keeping me in the loop.
Tamam, edeceğim.
I'll keep you in the loop.
Benden söylemesi, sağdıç olma şansın elinden uçup gittiği zaman bu bazı sorunlara yol açabiliyor.
I'm just sayin', when your obvious choice for best man gets left out of the loop, it raises issues.
- İnancın anlamını hepimizden iyi biliyorsunuzdur öyleyse.
I'm in the loop. Then you, more than all of us, understand the meaning of faith.
Sanırım, Al'a yeni arkadaşın Bay Morgan'ın sana yaptığı küçük teklifi...
I think we should loop Al in on that little offer you got from your
Bu olayların nereye vardığını düşünürsek yeni arkadaşın Bay Morgan'ın sana yaptığı küçük tekliften bahsetsek iyi olur.
Depending on where this leads, I think we should loop Al in that little offer you got from your new pal, Mr. Morgan.
Ama Artie'nin bize haber vermemesini açıklamaz.
But not why Artie's been keeping us out of the loop.
Hadi onları da sohbete dâhil edelim.
Hmm. Let's loop them into the conversation.
Sağ alt köşede küçük Caylee'den bir parça çaldıkları şey bir ev videosu.
Is the bottom right corner where they're playing a loop of little Caylee from a home video. Hell.
Walden'ı bu olayın dışında tuttum, Brody'i Nazir'e karşı kullanabilelim diye.
I even kept Walden out of the loop... so that we could run Brody back against Nazir.
Beni herşeyden haberdar etmeni istiyorum.
I want you to keep me in the loop.
Sadece beni devrede tut.
Just keep me in the loop.
Şiddet çok yaygın ve karşı konulmazdı, sadece onu yaşardık ve tepkimizi gösterirdik. Ve tabii ki bunun karşılığı da olurdu.
The violence was all-pervasive, and you can't help but live in it and reflect it back again, and then of course it goes into a feedback loop.
Bakın, Pope beni döngüden uzak tutacak kadar akıllıydı.
Look, Pope was smart enough to keep me out of the loop.
Eminim vardır. Ama ben pek onların bir parçası gibi değildim.
I'm sure there was, but, you know, I'm not exactly in the loop.
Bu oyunu geçmişim oynuyor.
My past just plays on this loop.
Çocuğu elimizden kaçırmayalım.
Keep the kid in the loop.
- Onu kıstırıp bulmalıyız.
- Then we've got to loop back and find him.
Herkesi bilgilendiririm ben.
I'll loop everyone in.
Zaman ve uzay döngüleri burada bildiğimiz gibi değil.
Time and space loop in on themselves here.