Luce translate English
380 parallel translation
1991 restorasyonu, 2001 yılında Gaumont'un da katkılarıyla, Pierre Philippe ve Jean-Louis Bompoint yönetiminde, Luce Vigo ile Bernard Eisenschitz tarafından yeniden gözden geçirildi.
The 1991 restoration, under the direction of Pierre Philippe and Jean-Louis Bompoint, was revised in 2001 by Luce Vigo and Bernard Eisenschitz in collaboration with Gaumont.
Telefonu Henry Luce açarsa, kapatın.
If Henry Luce answers, hang up.
Bayan Luce'le tanışmak gibi.
It's kind of like meeting Mrs. Luce.
Luce nereye?
Hey, Luce, where you going?
Merhaba Luce.
Hello, Luce.
Luce...
Luce...
Yaptıklarına dikkat et Lucius.
Watch what you're doing, Luce.
Affedersin Luce.
Pardon me, Luce.
Luce, Simone, Natalie ve ben dinliyorduk.
Luce, Simone, Natalie and I were listening.
güneş ışığından faydalanmalı... yasal.
la luce Massimo del Sole nel.. from the law.
Luce, Tony ve benim ilişkimden rahatsız oldun mu hiç?
Did it ever bother you about Tony and me?
Nasılsın Luce?
How's it feelin', Luc?
Gözlerini kapat Luce.
Eyes closed, Luc.
Bence yalnız kalmayı tercih eder Luce.
I have a feeling he'd rather be alone, Luc.
Luce, hadi. Geç kalıyoruz.
C'mon, Luc, we're late.
Merhaba Luce. Neden dışarıdasın?
What are you doing out here?
- Marie-Luce.
- Marie-Luce.
- Senin maceradan hoşlandığını söyledi.
Marie-Luce tells me you like adventure.
- Evet öyle. Betty Luce'la karşılaştın. En iyi genç polislerimizden biridir.
Uh, you've met Betty Luce one of our best young police persons.
- Aslında, dedektif Luce seni Kolombiya Meydanı'nda kaybettiğini söyledi.
Now, Detective Luce told me she lost you at Columbus Circle.
O yüzden, Bayan Luce'u oraya gönderdim ki başının fazla derde girmesini önleyebilelim.
So I had Miss Luce there tailing you to make sure you didn't get into too much trouble.
Luce, özür dilerim, geciktim.
Luce, I'm sorry.
Luce, lütfen.
Luce, please.
Bu Bay Knight, Luce benim oğluma bakıyor.
Uh, this is Mr. Knight. - Tanto gusto. - Luce takes care of my son.
Senin sıran.Kötü şans.
Your turn. Luce bad your situation.
Selam Lucy.
Hi, Luce. There you are.
Lucy, bu kitabı bir incele. Heyecan verici birşeydir bu.
Luce, take a look at this book.
Sonraki sayfayı, Lucy.
The next page, Luce.
Biraz sıkı olmadı mı, Luce?
That`s a little tight, Luce.
- Merhaba, Luce.
- Hello, Luce.
- Merhaba, Luce.
- Hi, Luce.
Hey, Luce.
Hey, Luce.
Selam, Luce, Sana bir şey söylemek istiyordum, şey,
Hey, Luce, I just wanted to say that, uh,
Onunla savaşamam Luce, seni koruyamam.
I can't fight him, Luce. I can't protect you.
Git Luce.
Go away, Luce.
Luce!
Luce!
Luce.
Luce.
Ve Luce da.
And Luce too.
Son zamanlarda müthis bir sekilde büyüdün bilmeni isterim, Lucy.
You're looking awfully grown up these days, Luce.
Lucy?
Luce?
Luce, oyunu nasıl oyanayacağını anladın mı?
Luce, did you understand the directions?
Luce, arkadaşın kim?
Luce, who's your friend?
Luce, sende var mı?
- Luce, you got any?
Oh, Luce gelecektir.
Oh, Luce will come.
Değil mi, Luce?
Didn't we, Luce?
Bu çok iyi, Luce.
That's really great, Luce.
Hey, Luce...
Hey, Luce...
Çünkü, Luce, sana söylememem lazımdı, tamam mı?
-'Cause, Lucy, I wasn't supposed to tell you this, all right.
Tamam Luce.
Okay, Luc.
Hadi Luce. - Peter?
Peter?
Teşekkürler, Luce.
Thanks, Luce.