Lucilla translate English
84 parallel translation
Bir insanın en büyük sığınağı kendisi olmalı, aynı "Aşk ve Kader" deki...
One must seek refuge inside oneself, like the Countess Lucilla - -
-... Kontes Lucilla gibi.
- In "Love and Destiny."
Kontes Lucilla, Çingene Felga...
the Countess Lucilla, Felga the Gypsy,
Lucila'nın burada olduğuna dair söylentiler var.
There was a rumour that Lucilla was here.
Lucila, Sezar'ın kızı.
Lucilla, Caesar's daughter.
Çok güzelsin...
Lucilla... You are beautiful.
Ben de çok yalnızdım Lucila.
I too have been lonely, Lucilla.
Lucila,
Lucilla,
Hayatı anlamakta öyle büyük bir kabiliyetin var ki Lucila...
You have such a gift for life, Lucilla.
Lucila.
Lucilla.
Seni seviyorum, Lucila.
I love you, Lucilla.
Karar verildi, Lucila.
It has been decided, Lucilla.
Lucila, bunlarla ilgilenmeni istiyorum.
Lucilla, I want you to take care of these.
Doğu Lucila, tehlike Doğu'da yatıyor.
The east, Lucilla, is where our danger lies.
Marcus Aurelius'un gerçek varisinin kim olduğunun... ispatlanmasının başka yolu yok mu Lucila?
Is it not possible, Lucilla, that there are other ways of becoming the real heir of Marcus Aurelius?
Bana karşı her zaman hınç doluydun Lucila.
You've always resented me, Lucilla.
Lucila, neden benden bu kadar nefret ediyorsun?
"Lucilla..." "Why do you hate me so?"
Benimle burada kal Lucila.
Stay here with me, Lucilla.
Lucila'nın burada, Roma'da olduğuna dair söylentiler duydum.
I heard a whisper that Lucilla is here in Rome.
Bu plandan vazgeç, Levius. Ki, sen ve Lucila'nın her zaman beraber olabileceğini sana göstereyim.
Abandon this plan, Livius, and I will see to it that you and Lucilla can always be together.
Ayrı kaldığımız sürece ikimiz için de hayatın bir anlamı yok Lucila.
There is no life for either of us apart, Lucilla.
Eğer Lucila burada olsaydı, o an gelir miydi?
Would that moment have come, if Lucilla were here with you?
Lucila'dan hiç haber aldın mı? Hayır.
Have you heard from Lucilla?
Lucila'yı da kendiyle birlikte hareket etmeye zorladı, Levius.
He has forced Lucilla to flee with him, Livius.
Bundan çok daha fazlasını yaptık, Lucila.
We have done more than that, Lucilla.
Hayır Lucila, yaşamanı istiyorum.
Let me die! No, Lucilla. I want you to live.
Kaç, Lucila. Kendini kurtar.
Run, Lucilla, save yourself!
Çabuk kaç buradan Lucila.
Run quickly, Lucilla.
Neden geldin, Lucila?
Why did you come, Lucilla?
Lucia, kaset nerede, o kızın olduğu?
Lucilla, where is the tape that girl?
Lucilla da burada. Biliyor muydun?
Lucilla's here Did you know?
Görmüyor musun, Lucilla?
Do you not see, Lucilla?
- Lucilla.
- Lucilla.
Bu "Meryem Ana ve Çocuk İsa" eseri, mukayese ettiğim Aziz Bernard ve Aziz Lucilla kilisesindeki eser gibi San Donato al Ponte kilisesinin ana şapelinde bulunuyordu ve geçtiğimiz günlerde Agnolo Salimbeni'ye ithaf edildi.
This "Madonna and Child," like the painting I just compared with the one from St. Bernard and St. Lucilla, was in the main chapel of San Donato al Ponte and until recently was attributed to Agnolo Salimbeni.
- Lucilla, Beatrice...
- Lucilla, Beatrice...
Becky Lucilla'yı besliyor şu an.
Becky's feeding Lucilla right now.
Lucilla nerede?
Where's Lucilla?
- Karı derken Lucilla'yı kastediyor.
- "This broad" is Lucilla.
- Lucilla nerede?
- Where's Lucilla?
Lucilla'nın ateşi çıktı.
She has a fever.
- Lucilla hakkında şaka yapmayacağız demiştik.
- We said no jokes about Lucilla.
- Ama Lucilla burada değil.
- But Lucilla's not here.
Lucilla güzel isim.
Lucilla's a nice name.
- Peppe ve Lucilla.
- Peppe and Lucilla.
Bize şu Lucilla'dan bahsetsene biraz.
About Lucilla, why don't you tell us something about her?
O bakımdan Lucilla hiç endişeli değildi.
From that point ofview, Lucilla wasn't worried.
Lucila, sadece senin tanıklığınla şüpheler olacaktır.
If it was only your word, Lucilla, there would be doubt.
Sen de bu işin bir parçası mısın Lucila?
You're a part of this, Lucilla?
Sen ne yaptığını zannediyorsun, Lucila?
What have you done, Lucilla?
Kaç, Lucila!
Run, Lucilla.
Lucila'yı derhal öldürmeleri için emir vermiştim.
I have given orders to have Lucilla killed at once.