Luck translate English
39,155 parallel translation
Daha çok insan vuruldu. Daha çok insanın ölmemesi sadece şans, başkanlık değil.
The fact that more people didn't die is luck, not leadership.
Sadece salı günü için iyi şanslar demek istedim.
I just wanted to wish you good luck on Tuesday.
- Hadi gidip Alison'a bol şans dileyelim.
Come on, let's go wish Alison good luck.
Onunla bol şans.
Good luck with that.
İyi sanslar o halde Ve Godspeed, John Glenn.
So good luck and Godspeed, John Glenn.
Şansını dene.
Try your luck.
Şanslısın, çünkü yalnızım.
You're in luck'cause I'm lonely.
Arabanıza kimin dinleme cihazı koyduğunu bulabildiniz mi?
Did you have any luck finding out who put that bug on your car?
Hepinize iyi şanslar.
Good luck to you all.
İyi şanslar baylar.
Good luck, gentlemen.
Ama şans da olduğu sürece bu zamana kadar en iyi gördüğüm oyuncu 18 metre 15cm karşımda duruyor olacak.
But as luck will have it, the best that I've ever seen will be 60 feet and six inches away.
Şans dileyin.
Wish me luck.
İyi şanslar kaptan, seninle gurur duyuyoruz.
So good luck, captain, we're proud of you.
Tamam. Bol şans.
All right, good luck.
Bana şans dilerim, Bob.
Wish me luck, Bob.
Yarınki duruşmamda bana iyi şanslar.
Good luck to me on my hearing tomorrow.
Bol şans sana Emma.
Oh, good luck, Emma.
Onun şansa ihtiyacı yok.
She doesn't need luck.
Bir şey çıktı mı?
Any luck?
Bu nasıl bir şans?
What kinda luck is that?
Aptal şansı.
Dumb luck.
SPK sıkıntılarınla ilgili iyi şanslar dilerdim William, ama içimden gelmezdi.
I'd wish you luck with your SEC troubles, William, but I wouldn't mean it.
O zaman şansına küs derdim çünkü ben karar vermiyorum.
Well, I'd say you're shit out of luck because it is not my call.
Aslında, şansımı baya seviyorum çünkü seni burada yalnız başına buldum.
Actually, I feel hip deep in luck finding you here all by yourself.
Sean Cahill'in bu gece içeceği tek şey şansına küs kokteyli olacak.
The only thing that Sean Cahill's gonna be drinking tonight is a shit-out-of-luck daiquiri.
Pekâlâ, şansla MPR'ye ulaşmanız yalnızca bir dakikanızı alacaktır.
All right, with luck, it should only take you about a minute to get to the MPR.
- İyi şanslar.
- Good luck.
Bol şans, dostum.
Good luck, man.
Umut var mı?
Any luck?
İyi şanslar.
Good luck.
İyi şanslar.
Best of luck.
İyi şanslar!
Good luck.
Bana şans dile.
Wish me luck.
Jim, sana ve ailene iyi şanslar.
Jim, well, good luck to you and the whole fam.
Acemi şansı sanırım.
Beginner's luck I guess.
İyi şanslar, bu akşam görüşürüz.
Plenty of pictures. And good luck. I'll see you tonight.
- Kötü şanstı sadece.
It was bad luck.
- Şans diye bir şey yok.
There's no such thing as luck.
Ne olduğunu anlamak için bol şans.
Good luck figuring that out.
- İyi şanslar mı?
- Good luck?
İyi şanslarmış!
Good luck!
Şansa ihtiyacım yok.
I don't need luck.
Öncelikle, gelecekteki egzotik dansçılarınla hayatta başarılar.
Well, first of all, good luck with your future exotic dancers.
Sizinle diğer tarafta görüşürüz.
Good luck. See you guys on the other side.
Bu tekneye hapsolduğunu duyduğumda, şansıma inanamadım.
After all, when I heard you were trapped aboard this ship, I couldn't believe my good luck.
Öyle olsun gerizekalı, bu ağzı iki laf yapmayan herifle iyi şanslar sana.
Okay, idiot, good luck with this mush-mouth.
Yapma be Paul Şimdi şansın kötü gidecek.
Oh, no, Paul! Now you're going to have bad luck.
Kötü şansım var zaten be, sensin benim şanssızlığım!
I have bad luck! You're my bad luck!
Bol şans.
Good luck.
Boş şans.
Good luck.
Şansını zorlama.
Never press your luck.