Ludicrous translate English
467 parallel translation
Bir uzaylı çeşidinin insana benzemesi biraz saçma, İki göz, bir burun ve bir ağız.
Any sort of alien that resembles a human is ludicrous - two eyes, a nose, and a mouth.
Başkan gibi biri bana tutunduğu halde gittiğim için komik buluyorlar.
They think it's ludicrous that someone like President Joo would want me to stay.
Hayır ama tüm bunlar çok aptalca.
But the whole thing's quite ludicrous.
Seni şişko, gülünç, şi... yapma!
You flabby, flabby, ludicrous, pa... No!
Böyle bir şey yaşamayan birine çok saçma geliyordur.
It must sound ludicrous to anyone who hasn't lived through it.
Bu gülünç ve sulu duruşun için sana yardım etmeme izin ver.
Allow me to assist you from that ludicrous and liquid posture.
Kendimi komik bir cüce gibi çelimsiz ve ucube hissediyordum.
I felt puny and absurd. A ludicrous midget.
Budala, gülünç ve can sıkıcıydım.
Stupid, ludicrous and boring.
Yapay, gülünç inançlara dayanıyor.
It's based upon artificial, ludicrous beliefs.
Sayın yargıç, bu çok saçma.
Your Honour, this is ludicrous!
Anne, yukarı bir şeyler getireceğim. Üzgünüm oğlum ama bana emir verirken gülünç görünüyorsun.
Now, Mother, I'm gonna bring something up... I am sorry, boy, but you do manage to look ludicrous when you give me orders.
- Çok gülünç bir durum bu.
- This is a ludicrous situation.
Saçma!
Ludicrous!
Belgeleri kontrol etmek saçma.
ID checks are ludicrous.
Tatlım, bir insanın ne kadar mekanik olabileceği o kadar gülünç ki.
Honey, it's absolutely ludicrous how mechanical a person can be.
Sadece çok komik, hepsi bu.
It's ludicrous.
Dr. Janice Lester neden böyle bir değişim istesin, açıklar mısınız?
Can you tell me why Dr. Janice Lester would agree to this ludicrous exchange?
- Bakanın kedisi lüzumlu bir kedi.
- The minister's cat is a ludicrous cat.
Böyle saçma sapan bir taş yüzünden onca insanın öldürülmesi inanılmaz bir şey.
It is simply not believable that so many people are killed because of such a ludicrous stone.
Küçük, aptal, öldüren cazibe gibi davranıyorsun!
Behaving like some ludicrous, little, underage femme fatale!
Günümüzde mayo giymeyen oyuncu kaba, incelikten yoksundur. Tamam gidiyorum.
An actress who won't appear in a bathing suit is ludicrous!
- Biliyor musunuz? Aptalsınız, dostum.
- You know, you are ludicrous.
Alçak eylemlerimiz yüzünden sürüldük.
Doomed to ludicrous activities.
Çok saçma.
It's ludicrous.
Ama Bayan Ohlsson'un gerçek olamayacak kadar komik bir dilbilgisini nereden almış olabileceğini tanrı bilir.
But God knows from what implausible source Miss Greta Ohlsson learned her English vocabulary, too ludicrous to be credited.
Bilmelisin ki biz seksi büyünün bozulması olarak adlediyoruz... ve kendimizi o gülünç pozisyonlarda... asla görmek istemiyoruz.
You should know that we view sex as a violation of the spirit... and we would certainly never allow ourselves to be caught... in one of those ludicrous positions.
Bu gülünç bir suçlama, Komiser.
That is a ludicrous accusation, Lieutenant.
Saçmalık!
Ludicrous!
Mitchell bunları inkar etti ve hikayeyi gülünç bulduğunu söyledi.
Mitchell denied any such involvement and called the story ludicrous.
Erotizm hakkındaki konuşmalarıyla komik oluyorlar.
They are ludicrous with their talk about eroticism.
Bu çok gülünçtü, efendim.
That was LUDICROUS, sir.
Komiğim.
I'm ludicrous.
Mantık sahibi herkes bu duruma güler.
Any reasonable person would call this a ludicrous situation.
Çok saçma!
It's ludicrous.
Kendimi kesinlikle gülünç hissediyorum.
I feel absolutely ludicrous.
Birbirimizin yüzüne bakamadık.
Ludicrous : We couldn't look at each other.
İşim biraz komik değil mi?
My job is a bit ludicrous, isn't it?
Çok aptalca bir benzetme.
That's a ludicrous comparison.
- Böyle düşünmen bile gülünç.
- The very idea is ludicrous.
Özür dilerim Sam. İnce esprimin iğnesini hissettiğin için üzgünüm ama dediğin çok saçma.
Sorry you felt the sting of my wit, but it's ludicrous.
Onun çözümü pratiğe dökülemeyecek kadar saçma.
His solution is impractical and ludicrous.
Ondan sonra aptalca komedileri çözmeye çalışırsın.
Than some ludicrous situation comedy.
Bu çok saçma.
That's ludicrous.
Saçma mı?
[Kate] ludicrous?
Buz gibi havada böyle izci oyunları, filan, ne kadar saçma!
Those boy scout games are ludicrous in this freezing cold.
- Saçma.
This is ludicrous.
Bu saçmalık.
This is ludicrous, Grant.
- Güldürücü hızla.
- ludicrous speed.
- Güldürücü hızla mı?
- Ludicrous speed?
Aslına uygun olarak, o baktığınız sepetten palyaço kostümünü seçti.
In that ludicrous outfit, he broke into the house and blew open my safe.
O kadar komik bir cehaletin içinde yaşıyoruz ki.
I mean, we live in such ludicrous ignorance of each other.