Lye translate English
178 parallel translation
Hemen küllü suyla yıkanın, yoksa sizi ben yıkarım.
Scrub yourself with that lye soap,'fore I scrub you myself.
İçinde kül suyu olmayan birşeyin var mı?
You got any corn without no lye in it?
Bunda kül suyu yok.
Ain't no lye in this liquor.
Annenin babanın üzerine, ekmeğin üzerine yemin eder misin?
Cross your heart and hope to die, boil in oil and stew in lye?
- Peki ya ekmeğin üzerine?
- Boil in oil and stew in lye?
Kirece batırdım.Kiri temizledi, ama az daha tırnağımı da götürüyordu.
Soaked it in lye. Took off the dirt, but it nearly took my nail with it.
Günün birinde Coley ağzını sabunla yıkayacak.
Someday I'll have Coley wash your mouth out with lye.
4 yaşımdayken küçük kardeşimi küllü su içmeye ikna ettim.
When I was 4, I persuaded my little brother to drink lye water.
- Küllü su mu?
- Lye water?
Bunun içinde ne var?
What's in there? Lye?
Bitlere karşı küllü su kullanır.
Uses lye for pants rabbits, she does.
Bazen yalan söylemenin faydalı olduğu durumlar da olur.
There are situations when it's better to tell a lye.
Ellerini kül suyunun içine doğru düzgün sokmalıydın.
You had to put your hands straight into lye.
lye.
Iye.
- Hayır. lye...
- No. Iye...
lye, Fujiko-san.
Iye, Fujiko-san.
lye, kore de...
Iye, kore de...
lye, samuray-sama.
Iye, samurai-sama.
lye!
Iye!
lye, wakarimasen.
- Wakarimasu ka? - Iye, wakarimasen.
lye?
Iye?
Ona götürdüğüm ilk espressonun içinde fincan dolusu zehir vardı.
First espresso I carried to the bastard would have a cupful of lye in it.
Eddie Grant'in kahvesine zehir koyamam.
I can't put lye in Eddie Grant's coffee.
Bu lanet kahveyi zehirle doldurdum!
I filled his fucking espresso with lye!
Çözeltici madde değil de, sabun mu?
Soap? Not lye?
Lif ve kül suyuyla iyice ovun.
Scrub him with a loofah and lye.
Mark Lye.
Mark Lye.
Neden herkes bana yalan söylüyor?
Why does everyone lye to me?
Bazıları, bu yüzden zaten viski yapmanın adı kötüye çıktı, bazıları lapalaşmayı hızlandırmak için potas, hatta kül suyu bile koyar.
Some fellows, and this is what gives whiskey-making a bad name, some fellows use potash or even lye to make the mash quick.
Yanan cesetlerin küllerinden süzülen sular sodyum hidroksit oluşturur.
Bodies burned, water seeped through the ashes to create lye.
Bu sodyum hidroksit.
This is lye.
Parmak uçlarını sodyum hidroksitle yaktılar.
They were burning their fingertips with lye.
BBC'de Jerry'lye birlikte çalışıyoruz.
I work with Jerry at the BBC.
Annemin gözleri çamaşıra atılan kül suyu yüzünden kör oldu.
Mother's blind on account of the lye in the laundry kettles.
Belki çamaşırlık paslanmıştır. Belki kül suyu bozulmuştur.
Perhaps your kettles are stained with rust, or the lye is rancid.
- Asit. Tuz ruhu.
Acid, lye.
Katil, cesedin üstüne kül suyu dökmüş.
Killer doused the body in lye.
Kül suyu etini eritmiş.
Lye had a field day on his flesh.
İki bacağı kırık bir adam nasıl oluyor da şehrin öbür ucundaki parkta her yerine kül suyu dökülmüş halde bulunuyor?
Assuming this was a hit-and-run, how does a guy with two broken legs end up on the other side of town buried in a park, covered in lye?
Üstüne kül suyu sürmemeliydiniz.
Well, maybe you shouldn't have gotten lye on it. Lye is an alkali.
Sodyum hikroksit, amonyak ve methanol var.
We got some lye, ammonia, some methanol.
Kızın ciğerlerinde kül suyu ve kızıl fosfor bulundu.
Now, she was found with traces of lye and red phosphorus in her lungs.
ÜIkemizde banyo etmek küllü sabunla soğuk fayansların üstünde hızlı bir duş almadır.
Back home, a bath is nothing more than a quick shower on cold tile with a bar of lye soap, right?
Geriye kalan bu adli kalıntılar, çocukluğunda hiç aşı olmamış, hiç banyo sabunu kullanmamış... ve vahşice bir saldırıda... çok acılar çekmiş bir kişiye ait.
Remains that forensic sampling... would suggest belonged to a man who'd never had... a single childhood inoculation in his life... that bathed with lye soap... and was suffering from the onset of scurvy.
Neden bu kül suyunu beraber içip de ölmüyoruz o zaman?
Why don't we drink this lye and die together?
Kristal toz soğuk algınlığı ilacı, alkali çözelti ve kibrit kutularnın yakma şeritlerinden yapılmış.
Crystal meth is made from cold medicine, lye, and the strike pads from matchbooks.
Çuvalda güzel sabun var kendini biraz temizle..
In my rucksack, help yourself, good lye soap...
lye, Anjin-sama...
Iye, Anjin-sama... ( FUJIKO CONTINUES )
Zehir!
Lye!
- Yok, sağol.
How about some lye?
Küllü su.
Lye.