Macarthur translate English
398 parallel translation
Ona sadece kolay ve rahat günlerde değil dürüstlüğünün sınandığı zorluk ve mücadelelerde de yol göster.
Ah Duh Lee's narration at the radio station on EP03 A Father's Prayer written by by General Douglas MacArthur
Belki tropikal bir üniformadır, General MacArthur'un giydiklerinden.
Maybe it's a tropical uniform, like General MacArthur wears.
General MacArthur'u buna benzer bir kılıkta hiç görmedim.
Well, I never saw any pictures of General MacArthur looking like this.
General MacArthur gibi görünmüyorsun.
Well, you don't look like General MacArthur.
- General MacArthur nerede?
- Where's Gen. MacArthur?
Başkan, General MacArthur'a Avustralya'ya gitmesini emretti.
The President just ordered Gen. MacArthur to Australia.
Sen ve benim dışımızda hiçkimse bilmiyor... Şİmdi de General MacArthur gitti.
- Joe... nobody knows about this except you and me... now that Gen. MacArthur's gone.
Bu arada köprübaşları korunmalı.
By that time, MacArthur's beachhead should be secure.
- General MacArthur'u görmedin mi?
Did you meet General MacArthur?
- General MacArthur'un.
- General MacArthur.
Pasifik Okyanusunda, General MacArthur, Japonlara karşı başlattığı başarılı mücadeleye devam ediyor.
In the Pacific Ocean, General MacArthur continues the successful campaign against the Japanese.
Bazen Tom onları MacArthur Parkı'nda tekne gezisine çıkarırdı.
Sometimes Tom took them boat riding at MacArthur Park.
MacArthur Parkı nerede?
Where's MacArthur Park?
Gen. Ford., Gen. Douglas MacArthur, Gen. Bolling. "
Gen. Ford., Gen. Douglas MacArthur, Gen. Bolling. "
MacArthur'a katılıyorum.
I agree with MacArthur.
Bu konuda General MacArthur'a tamamen katılıyorum.
I agree wholeheartedly with General MacArthur.
Mac Arthur'la ve diğerleriyle birlikte son indirmede o da vardı.
He was at the last landing with MacArthur and everybody.
Sen General MacArthur'un fotoğrafını aldın mı?
You got your picture of General MacArthur?
Manila işgal altında. General MacArthur kumandasındaki Amerikan ve Filipin kuvvetleri Bataan Yarımadasına doğru çekiliyorlar.
Occupation of Manila is now complete with American and Philippine forces under the command of General MacArthur withdrawing to the Bataan Peninsula.
Ön cephede General MacArthur var.
The front's with General MacArthur.
General MacArthur için Solomons'ı vuruyorlar.
They're hitting the Solomons for General MacArthur.
Herşey MacArthur'a gidiyor.
Everything's going to MacArthur.
- MacArthur da.
- MacArthur.
Rommel Patton, Marshall, MacArthur.
Rommel Patton, Marshall, MacArthur. They...
Doug MacArthur, beni orada istemez.
Doug MacArthur doesn't want me up there.
Sonuçta o General MacArthur'un sağ koluydu.
After all, he was General MacArthur's right-hand man.
Hoşça kalın. General Douglas MacArthur
Take the rest of the day off.
Boston Maine treninin kadınlar tuvaletinde iş bitiren tek adam!
You know, the guy in the blue robe out there thinks he's General MacArthur.
- Frank ile senin vardiyanızda çalışsın diye.
- I know. Oh, MacArthur and Truman are talking again.
Birliklerin komutanı General MacArthur bile güvenli bölgelere gitmişti [10].
Until the Commander, General MacArthur, it leaves for safer beaches.
1944 ortasında General MacArthur'un amfibik birlikleri, bu çemberi bir iç halka hâline getirip Saipan adasını tehdit eder hâle gelmişti.
The half one of 1944, the armies amphibians of General MacArthur they had reduced it an interior ring dependant of the island of Saipan.
Güneybatı Pasifik'te General Douglas MacArthur ve merkez Pasifik'te Amiral Chester Nimitz.
General Douglas MacArthur in the southwest Pacific and Admiral Chester Nimitz in the central Pacific.
MacArthur'un görevi, Solomon Adaları ve Yeni Gine'den başlayarak Filipinler'e kadar ilerlemekti.
MacArthur's task was to thrust upwards from the Solomons and New Guinea to the Philippines.
Marianalardan batıya hareketle, Nimitz bir Amerikan amfibik gücünü, iki kolun birleşmesi amacıyla MacArthur'un emrine kaydırdı.
( narrator ) Moving west from the Marianas, a US amphibious force was switched by Nimitz to MacArthur's command as the two rival prongs began to come together.
20 Ekim 1944'te, MacArthur sözünü tuttu.
On October 20, 1944, MacArthur fulfilled his promise.
Karadaysa şiddetli yağmur, sayıları 400.000'i bulan Japonlara karşı Amerikalıların ilerleyişini yavaşlattı.
On land, torrential rain had delayed the progress of MacArthur's men fighting against a Japanese army numbering nearly 400,000.
MacArthur'un ikinci zaferi : Filipinlerin başkentine gelişi.
MacArthur's second hour of triumph - his return to the Philippines capital.
Müttefiklerin komutanı, General MacArthur.
The commander of the Allies, General MacArthur :
Fatih geliyor yani yanında Amerikan danışmanları ve Amerikan mahkemesiyle General MacArthur.
( narrator ) The conqueror comes - General MacArthur with his American advisers, his American court.
Yaklaşık bir saat önce MacArthur Salonunda.
About an hour ago, in MacArthur Hall.
Hatırlıyorum da, o sıralar New York bölgesindeydim ve son birkaç yıldır tanıdığım General MacArthur'a uğramıştım.
I recall that I was in the New York area at the time, and I stopped by to see General MacArthur, who I had known for several years.
Başka bir deyişle, MacArthur pratikte hiçbir şey almadı.
In other words, MacArthur has received practically nothing.
Sınır komşularımızı, Panama Kanalını ve General Douglas MacArthur'u korumak zorundayız.
We have to protect our flanks, the Panama Canal... and General Douglas MacArthur.
General MacArthur geliyor.
General MacArthur's arriving.
Özellikle de size, General MacArthur,
Especially you, General MacArthur.
"Dugout Doug MacArthur Kayanın üzerinde yatıyor tehlikeden ve ani saldırıdan uzakta."
"Dugout Doug MacArthur lies a-shakin'on the Rock, safe from any danger and any sudden shock."
MacArthur!
MacArthur!
Yardımcı idare amirim bu metnin tamamını... General MacArthur'a radyo üzerinden tekrarlayacaktır.
My assistant chief of staff will repeat the complete text... of this letter by radio to General MacArthur.
General MacArthur dün kazanmış.
General MacArthur won it yesterday.
MacArthur'un etrafını saran şu D.H.Q.'deki yalakalara güvenmiyorum.
I don't trust any of those ass kissers up there at the H.Q., surrounding'MacArthur.
Burada hiç şeker yok mu?
MacArthur's always trying to attack China with his king. - And I don't cheat.