Macmillan translate English
212 parallel translation
Harold MacMillan'ı böyle birşey yaparken düşünebiliyor musun?
Can you imagine Harold MacMillan doing a thing like that?
Harold Macmillan'ınızı çok seviyorum.
I am liking your Harold Macmillan.
İddia makamı adına Francis Xavier MacMillan.
Francis MacMillan for the prosecution.
- Evet, MacMillan'ı da haklamasını isterdim. Affedersiniz.
I wish she'd nailed MacMillan, too.
MacMillan beni çiğ çiğ yiyecek.
MacMillan is going to eat me alive.
MacMillan.
MacMillan!
Dava vekilleri, lütfen kayıtlar için kendinizi tanıtır mısınız? İddia makamı adına Francis Xavier MacMillan.
Will counsel please state your appearances for the record.
Kravatlarını karın mı seçiyor?
Francis MacMillan, for the prosecution. Does the missus choose your ties?
- Devam edin Bay MacMillan.
Proceed, Mr. MacMillan.
Bay MacMillan. Ne kadar zamandır psikiyatristsiniz Doktor?
How long have you been a psychiatrist?
Devam edin Bay MacMillan.
Continue, Mr. MacMillan.
Bay MacMillan?
Be seated.
Bay MacMillan, onu asla dövmediğinizi söylediğinizi hatırlatırım.
You told Mr. MacMillan you never spanked her. Well...
Bay MacMillan, sizin de sorgulamak için vaktiniz olacak. Bırakın bitirsin.
Mr. MacMillan, you'll have ample time to cross-exam.
Bay MacMillan, uygulama nasıl olursa olsun sizin de bilmeniz gerektiği gibi yasa böyle.
Mr. MacMillan, however it's executed, that is the statute, as you should know.
Sayın Yargıç, Bay MacMillan bize Bayan Draper'in maddi durumuyla neden bu kadar ilgilendiğini söyleyebilir mi?
Could Mr. MacMillan tell us why he's so fascinated with Mrs. Draper's finances?
Zamanım çok değerlidir Bay MacMillan. Muhtemelen sizinkinden fazla.
My time is very expensive, probably more than yours.
Külotumu eve götürmek isterseniz Bay MacMillan, bu da ayrıca 100 $ yazar.
You take them home, that's another $ 100.
En iyisini istiyor musunuz, Bay MacMillan?
Do you want the best, Mr. MacMillan?
Bitirdiniz mi Bay MacMillan?
Do you rest, Mr. MacMillan? The people rest.
- İddia makamı yüksek kefalet talep ediyor.
You've heard my decision, Mr. MacMillan.
- Kararımı duydunuz Bay MacMillan.
Court dismissed.
- "MacMillan Oyuncaklar...". Oyuncak!
- "MacMillan Toys..." Toys!
Nasıl yardımcı olabilirim?
- MacMillan Toys. May I help you?
MacMillan'ın yüzündeki bakışı gördün mü?
( frustrated grunts ) Did you see the look on MacMillan's face?
MacMillan her sene ısmarlar.
MacMillan orders it every year.
MacMillan için bir takım kurabilirdik.
We could be a team for the MacMillan company. - No.
Anlaşıldığı gibi başbakan Harold Macmillan...
Prime Minister Harold Macmillan is understandably...
Muhafazakar Parti için üç defa kadeh kaldırdığımda... Hepiniz ve herkes için konuşuyorum. Harold Macmillan için üç kez şerefe.
I'm sure I speak for each and every one of you lucky people when I call three cheers for the Conservative Party and Macmillan.
Macmillan'ı hatırlıyor musun, "Night of the Long Knives"?
Do you remember Macmillan, the Night of the Long Knives?
Dünyanın henüz tanımadığı insanlar vardı Ernest Hemingway, Bertolt Brecht, Harold Macmillan, Vera Brittain, Charles de Gaulle Josef Tito, Benito Mussolini, David Ben-Gurion, Mustafa Kemal.
People the world did not yet know. Ernest Hemingway, Bertolt Brecht, Harold Macmillan, Vera Brittain, Charles de Gaulle, Josef Tito, Benito Mussolini, David Ben-Gurion, Mustafa Kemal.
Tabii MacMillan'ı okumalısınız.
Of course, you must read MacMillan.
MacMillan.
MacMillan.
Dün gece MacMillan Hotel'e giriş yapmış.
He checked in to the MacMillan Hotel last night.
Harold Macmillan bunu aile gümüşlerini elden çıkartmak olarak adlandırdı.
Harold Macmillan called it selling off the family silver.
En kısa zamanda anılarını yazmak zorundasın düşüncelerini geleceğe yansıt, 700 sayfalık bir roman yaz Macmillan tarafından yayınlansın, anında ünlü biri olup çıkarsın.
You've got to write your memoirs as soon as possible, and project yourself into the future with an epic 700-page volume, published by Macmillan, making you an instant celebrity.
MacMillan müzesindeki soygunu.
Robbery at the MacMillan Museum.
Sue Macmillan. Dört yıl önce kayboldu.
Sue MacMillan, she disappeared four years ago.
Bu Macmillan Müzesi.
Hey, that's Macmillan Museum.
Yarım gün Macmillan Müzesinde bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyormuş.
She worked part time in the macmillan Museum in the gift shop. Hey!
- Macmillan Müzesi!
- the macmillan museum!
Ben Brandy Barber Macmillan Müzesindeyim.
This is Brandy Barber at the macmillan museum.
Bir de, sen çıktıktan sonra MacMillan Eczacılık'tan birkaç lobiciyle konuştum.
Oh, and after you left, I spoke to a couple lobbyists from MacMillan Pharmaceuticals.
Şunu söyleyeyim, eğer şu MacMillan farmakinetik modelleme projesini alabilirsek kim bilir başka ne...
I'll tell you, if we can get this MacMillan pharmacokinetic modeling project, well, who knows what else the...
MacMillan Eczacılık mı?
MacMillan Pharmaceuticals?
MacMillan Eczacılık'la ilgili ne biliyorsun?
What do you know about MacMillan Pharmaceuticals?
Bay MacMillan?
Mr. MacMillan.
Nereye varmaya çalışıyorsunuz Bay MacMillan?
Where are you heading?
Devam edin, Bay MacMillan.
Proceed, Mr. MacMillan.
Bay MacMillan, devam edebilirsiniz.
Mr. MacMillan, you may proceed.
MacMillan Oyuncakları.
( both ) Wiggy-wiggy jazz. - ( phone rings )