Mahküm translate English
49 parallel translation
Sonra seni mahküm ederler.
Then they'll sentence you.
O mahküm edilen adamlara sıcak bir akşam yememeği yedirecek gibi görünüyor.
It looks like the condemned men'll eat a hearty dinner.
- Onu mahküm olarak mı götürdüler?
- They turned him in as a prisoner?
Bu Levilile kanunu... Suçu cezalandırıken. failini sadece ölüme mahküm etmek, erkek veya kadın,...
By that the law of Leviticus,... as punishment for the crime, condemned to death not only the perpetrator,... the man or the woman,... but also the engaged and inappropriate animal.
Ortaya çıkan durumda sanığı bütün suçlamalardan suçlu buluyorum ve idama mahküm ediyorum.
Under the circumstances, I find the accused... guilty as charged... and convict her on the charge and sentence her to death
- O zaman ölüme mahküm olacaksın.
- Then they'll sentence you to death.
Tek yaptıkları, beni sıradan bir hayata mahküm etmek..
All they've done is condemn me to a life of... of mediocrity. I refuse to accept that.
Bu kişiler on yıldır mahküm.
These people have been prisoners for ten years.
Kardasya IV'de hala Kardasyalı mahküm olduğunu bilmiyorduk.
We had no idea that Bajoran prisoners were still being held on Cardassia iv.
Yoksa mükemmellik ve damak zevki arasında seçim yapmaya mı mahküm edildim?
Or am I doomed to choose between perfection and the palate?
Anlaşma şöyle : Kardasya mahkemesinde yargılanacak ve mahküm edileceksin. Sonra, ömrünün geri kalanını Lazon II çalışma kampında geçirmeye mahküm edileceksin.
The deal is you'll be tried and convicted in a Cardassian court and then sentenced to spend the rest of your life in the Lazon II labor camp.
Ve seninle öğle yemeği yemeyi iple çekmekten başka bir şeyi olmayan bir hayatı yaşamaya beni mahküm ettiler.
And left me to live out my days with nothing to look forward to but having lunch with you.
Bir zindanda yaşamaya mahküm edilip parmaklıklar ardına hapsedilsin.
He's made to dwell in a dungeon cell On a spot that's always barred
Eve gelirken, yolda mahküm edilmiştir.
On the journey home, he'd been taken prisoner.
Onu korursanız, Mahküm olacak. Asılmak için.
To hang I've heard enough, tell me no more
Vücudum ve aklım büyülenmişti. Çingene Ölüme mahküm edildi.
The gypsy is condemned to die I lost my head and all my sense
Neden kaçak bir mahküm gibi görünüyorsunuz?
Why, you look like an escaped convict.
Neden kaçak bir mahküm gibi görünüyorsunuz?
And all my friends are down here.
mahküm geliyor.
Prisoner on the move!
mahküm meehan, 041 1 2.
Prisoner Meehan, 04 112.
Ben, tamam, yani, biz mahküm... ve onlarda gardiyan.
Aye, right, so, we are the cons... and they are the screws.
Conner Daly.NRS 201.450 mahküm edilmiş.
Conner Daly. Convicted of NRS 201.450.
3 katil mahküm hapishaneden kaçmış ve 20 insanı Kızıl Haç binasında rehin tutuyor.
Three convicted murderers have escaped from jail and are holding twelve people at the Red Cross!
Beni önemsediğini söylüyorsun, ama açlıktan ölüme mahküm ediyorsun.
You say that you care about me, yet I'm starving to death.
Mahküm odanın içinde dolaşabilir mi lütfen?
Will the prisoner pleasemove across the room.
oo, siz mahküm değilsiniz.
oh, you are not a prisoner.
Ama, O mahküm, Flash'a demiş ki.... Flash, Mongo'da güvende değildi.
but that prisoner, krebb, he told flash... flash was not safe on mongo.
ama bu, beni ölüme mahküm etmeye yetti.
And yet it was enough to have me condemned to death.
Norman 10 yıla mahküm edildi. 7 yıl sonra şartlı tahliye edildi.
Norman was jailed for ten years and conditional won seven.
Onu vermek zorundasın - O mahküm
I have to give her the maximum sentence.
Mahküm 24484 Brodie, hücrene!
Prisoner 24484 Brodie, absent from cell.
... ona kodese tıkılı bir mahküm olarak gebermediğimi söylersin.
Tell her I didn't die like a damn convict Locked up in some penitentiary.
Hangi jüri onu bunun için mahküm edebilir?
What jury is gonna convict him for that?
Ve bu mahkeme onu 7 yıl hapse mahküm ediyor!
And this court sentences him to seven years!
Nahel Argama'da mahküm olarak tutulan Cyber-Newtype'ı alıp Kuzey Amerika'daki Augusta tesislerine götürmek için.
Use it to take the cyber-Newtype who's being held prisoner aboard the Nahel Argama to Augusta in North America.
Bir mahküm için sivil bir mekik kullanmaları normal değil.
It's not normal to entrust the transport of a prisoner to a civilian ship.
Hey, mahküm uyandı!
Hey, the prisoner is awake!
Burada ne kadar gerekirse o kadar kalacağım. O yüzden kuruma ve tüm mahküm kayıtlarına tam erişim sağlamam gerek.
I'll be here as long as it takes, so I'll need full access to the facility and all prison records.
Bir gardiyan, bir mahküm, herhangi biri yapmış olabilir.
A guard, an inmate, anybody could have done that.
"Mahküm 350096, Hücre 213'te bulundu..."
"Inmate 350096 was found in cell 213..."
Gray, geçen hafta tanıştığın mahküm.
Gray, the inmate that you met last week.
Günah çıkarmak isteyen bir mahküm var.
I have an inmate who wants you to hear a confession.
Üniversitede gösteri korosuna girersen tüm hayatın boyunca Disneyland'de dans eden çaydanlık rolüne mahküm olursun.
If you do show choir in college, all right, you might as well be doomed to a life of playing a dancing teapot at Disneyland.
Kötü haberler. görünüşe göre sizin Başkan artık bir...... mahküm.
So, bad news, your President is apparently... doomed.
O zaman kalsak da gitsek de onu buna mahküm ettik.
So whether we stay or we leave, we condemn her.
Çocuklarınını değiştirdi, masumiyetimizi bizden alarak bizi vampir vaparak sonsuz bir kana susamışlığa mahküm etti. Sonra da sanki biz suçluymuşuz gibi davrandı.
She changed her children, stole our innocence, made us vampires, condemned us to an eternity of bloodlust and then acted as if we were to blame.
Mahküm kaçtı.
The prisoner has escaped.
Kısaca kendi kafasında bir mahküm.
Basically, he's a prisoner inside his own head.
O zaman bu halde kalmaya mahküm olur.
- Cooper put you up to this?