Makeup translate English
3,688 parallel translation
- Sadece... makyaj ürünleri...
- Just... some makeup stuff...
Kadın makyajı olup ama kadın makyajı gibi gözükmeyen bir ürününüz var mı?
Do you have women's makeup that doesn't look like a woman's makeup?
- O şey makyaj mı o şey?
- That's...? Oh, that's makeup?
Doğru makyaja git, hazırlan gel.
Get over to hair and makeup now.
Makyaj mı?
Makeup?
Cece'nin modellik yaşı geçtiğinde makyajcı olmayı planlıyor.
Because, when Cece's all washed up as a model, she wants to be a makeup artist.
Hem makyajlıyım hem elbiseni gidiyorum.
The makeup and-and your dress?
Portland'da makyaj yapıyorsam, tek nedeni yüzüme yağmur değmesin diyedir.
The only reason I wear makeup in Portland is to keep the rain off my face.
Bugün makyajda dudaklarımı vurguladım.
Today's makeup point is my lips.
Makyaj.
It's makeup.
Ama düğünümüzde, koridordan yürüyüp geldiğinde, o kocaman saç ve tüm o makyajla,
But on our wedding, when she came walking down the aisle, with that giant hair and all that makeup,
Garip giyinen ve çok fazla makyaj yapan palyaço.
The clown that dresses weird and wears too much makeup.
10 yıllık deneyimi olan bir makyajcıyım.
I'm a makeup artist with ten years'experience.
Söz konusu gecede davalıya makyaj yaptınız mı?
And did you do the makeup for the defendant on the night in question?
Misafirler için makyaj yaptığınız zaman...
And when you do the makeup for guests...
- Bayan Dodd'un makyajını yaparken alışılmadık bir durum var mıydı?
Was there anything unusual you did - with Ms. Dodd's makeup?
Yalnızca yüzüne mi makyaj yaptınız?
You usually only do makeup on the face?
Göğüs bölgesine de makyaj istedi.
She wanted makeup on her chest.
Yazıp, yönettim. Bütün makyajı da ben yaptım.
I wrote, directed and did all the makeup myself.
Hayatım, üstüne başka bir şey giy ve makyajını sil.
Honey, just put on something else, and take down the makeup.
- Makyaj masasının üstünde.
Oh, they're right there on the makeup table.
Annenin Vincent'ın genetik yapısıyla ilgili notları acayip ayrıntılı.
Your mom's notes about Vincent's genetic makeup are crazy thorough.
Makyaj şık bir elbise, demek oluyor ki bunlar hattın deposunda olanlar.
Makeup, party dress- - that would explain those discount store receipts.
- Makyajlı, kısa elbiseli fotoğrafları var. Bir alıcıya ya da alıcılara göndermişler.
They had pictures of her- - makeup, skimpy dress- - sent out to a buyer or buyers.
Bu sabah olağan güvenlik aramamı yaparken modellerin makyaj karavanında bunu buldum.
So I was doing my usual security sweep and I found this in the models makeup trailer this morning.
- Sana makyaj yapalım mı?
Sweetheart, you wanna put on some makeup?
Makyaj yeterli, çamaşırlar falan kalsın.
Hey, just makeup, though, please. No, um, secrets or nothing.
Evim makyaj ve saçtan bahseden aile fertlerimle dolu.
Oh, my house is filled with my family talking about makeup and hair.
Siz de mi başladınız saç ve makyajdan konuşmaya?
Oh, now I got you talking about makeup and hair?
Eklemlerin yerinden çıkarılmasını ellerdeki delikleri, tuhaf kıyafetleri, garip makyajı, bunları birbirine eklersen biliyorum saçma gelecek ama ya zanlı kurbanları kendi insan kuklalarına dönüştürüyorsa?
If you add the dislocation, the holes in the hands, the strange clothing, and the odd makeup, I know this sounds crazy, but what if our unsub is turning his victims into human marionettes?
- Makyajım nasıl?
How's my makeup?
O programdaki kişilerin makyaj malzemelerini ve kıyafetlerini aldım bile.
I've already have my makeup and wardrobe people at the show on it.
Anne, kendime canavar makaj malzemesi alabilir miyim?
Mum, can I go pick out my monster makeup?
Senin yaşındayken, arkadaşlarımla Kiss grubundakiler gibi makjay yapar ve giyinirdik.
When I was your age, me and my friends used to put on makeup and dress like we were in this band Kiss.
Maskemi takıp makjayımı yapabilirim ve ilginç bayrağımı sallayabilirim.
I get to put on my mask and my makeup and let my freak flag fly.
Hadi git. Yüzündeki aşırı makjajı sil.
Go on, go wash off the 8 lbs of makeup.
En biraz makyaj yapalım ve elbiselerinizi değiştirelim
Please put some makeup on and change your cloth as well.
Gelecek hafta telafi dersi yapacağım ama yinede ödevleri yarın getirsinler.
I'm holding a makeup class next week so bring the assignments tomorrow.
Yalnızlar da hala makyaj yapabiliyorlar demek.
Hey, loners can still wear makeup
Hayır. Eğer makyaj yaparsam popüler kız olurum diye düşündüm.
Yo, if I put on makeup, I will become Miss Popular
Saç ve makyaj varken bile, önemli olan yalnızca Blair'ın yapabileceği bir şekilde giyinmek, karaktere hayat veren bu.
Even with hair and makeup, It's the difference of putting on this outfit that Blair would only put together, and that brings the character to life even more.
Makyajın.
Your makeup.
Makyajın!
Your makeup!
Connors'ın, Rhys'in yüzündeki makyaj, protez aslında el yapımı.
The makeup, the prosthesis on Connors'face, on Rhys'face is actually handmade.
Oskar ödüllü... Birden çok Oskar ödüllü Ve Neill yaptı tüm makyajları.
Oscar winner- - Multiple Oscar winner Ve Neill did all the makeup.
Makyajın tam değil mi ya da alkış mı eksik?
Don't get to wear enough makeup or hear enough applause?
Onun makyajını yapman gerekmiyor mu?
Shouldn't you be doing her makeup?
Neden makyaj yapmıyorsun?
Why don't you wear makeup?
- İhtiyacım mı var yani?
Do I need makeup?
- Her kadının makyaj yapması gerekir.
Every women needs makeup.
Bu yüzden seni makyajsız istediler.
That's why they want you with no makeup.