Maman translate English
430 parallel translation
Mamanı yemezsen, bu dede gibi büyüyüp kocaman güçlü bir çocuk olmazsın Fred.
You won't grow up to be a big strong boy like grandpa here if you don't eat your din-din, Fred.
Anlamsız, anneciğim.
Nonsense, Maman.
Cezanne, annemin montunu al.
Cézanne, take Maman's coat.
Bu kadar telaşa gerek yok anneciğim.
There, there, Maman. Don't take on so.
- Unutma anne, silahlar ateşlendiği zaman...
- Don't forget, Maman, when the guns fire...
- Tamam, anne.
- Yes, Maman.
Seni incittiysem özür dilerim, ama annen -
Oh, so sorry if I hurt feelings, but maman
Annen mamanı hazırlıyor.
Mummy's fixing you something.
Şimdi mamanı hazırlıyorum.
I'm making your food now.
Kendini kandırmak çok kolay anne.
It is so easy to deceive oneself, Maman.
Anne buradan ayrılıyorum.
Maman, I'm leaving here.
Ben her yerde yalnız olacağım.
I'll be lonely anywhere, Maman.
Anne, çok özür dilerim.
Maman, I'm so sorry. Why did you not write?
Daha iyi olamazdım anne.
Never better, Maman.
Asla bilmediğin türde anne.
The kind you will never know, Maman.
Bağışla beni anne.
Forgive me, Maman.
Anne, sahip olduğum hayat bu!
It is the only one I have, Maman.
Bir arkadaşım var anne, o da bir ressam.
I have a friend, Maman. He is a painter, too.
- Beni bağışla anne.
- Forgive me, Maman.
Anne!
Maman!
Seni bir daha o tepede görürsem, tabanca taşıyıp taşımaman fark etmez, seni öldürürüm.
If I ever find you on this hill again It makes no difference whether you're wearing a gun or not... I'll kill you.
- Anne?
- Maman?
Onu tanımaman çok iyi.
- It's a good thing you don't know her. I don't want you to know her.
İyi akşamlar maman.
Good evening, maman.
Meredith, biliyorsun taşımaman gerekiyor...
Meredith. you know you're not supposed to carry- -
yoksa zaten tanımaman gerektiği için mi?
or that you weren't supposed to recognise me.
Ona bir şans tanımamanız yanlış.
You ´ re wrong not to give her a chance.
Korkuyorum anneciğim.
J'ai peur, maman.
Tabii ki, anne.
Of course, maman.
Annem hâlâ kadınların kurtuluşu hakkında gevezelik ediyor.
Maman is still chattering about the emancipation of women.
Avukat, Bagnolet'teki yeri satmamızı söyledi.
- Maman... the lawyer says to sell Rue de bagnolet.
Onu soğuk, ölümcül bakışlarından tanımamanıza şaşırdım...
I'm surprised you didn't recognise him by the cold, deadly look in his eye...
Onu tanımamanız normal!
Of course you wouldn't recognize him!
Anne?
Maman?
Beni tanımamanız imkansız! daha önce kimse benden bir şey çalamadı!
This is a relief from Chan-she to 10 hundred refugees
Bu arada, benim önerim silah taşımaman.
I suggest, by the way, that you don't wear your gun.
Annem bunu beğenmedi...
Maman doesn't like it...
Anne söyle ona!
Maman, tell him!
Ama, anne...
But, maman...
Artık bana üvey anne değil de anne diyor.
He's calling me maman now, instead of stepmother.
Anne, söyle ona!
Maman, tell him!
Voltaire, sen ve annem,
Voltaire, you and Maman,
Anne, öyle korktum ki!
Maman, I got so frightened!
Anne...
Maman...
Sana ne söylediğimi dikkate almamanı, Sana saldırmanı ve... Sana bana acımamanı söylediğimi biliyorum.
I know that I told you to show no mercy... and to attack and to pay no attention to what I say.
Anneciğim... Tanrım...
Oh maman... oh mon Gla...
Mary, ya biri mamanın içinde kıyafet veya takı falan bulursa?
Mary, what if somebody recognizes a piece of clothing or jewelry?
- Şimdi otur ve mamanı ye.
- Now sit and eat your din-din.
Anne...?
Maman...?
Anne, bu şeyleri anlıyor musun?
Maman, do you understand these things?
- " Ramon!
- Maman!