Marakeş translate English
119 parallel translation
Marakeş'e gelene kadar bekle.
Ah, you just wait till we get to Marrakech.
- Marakeş?
Marrakech?
Sizi Marakeş'e getiren nedir?
What brings you to Marrakech?
Umarım Marakeş'in tadını gerçekten çıkaracak zamanınız olur. Bakalım.
I hope you will have time to truly enjoy Marrakech.
Ben Marakeş'i biliyorum.
But I know Marrakech.
Şimdi Marakeş'teyken, ne alıp satıyorsunuz?
Well, now that you're in Marrakech, what are you buying and selling?
Marakeş'teki bu üç günü ne ödüyor biliyor musunuz?
You know what's paying for these three days in Marrakech?
Marakeş gibi bir yere gelmemin bir sebebi de bu gibi şeyleri bizi kimseler duymadan söyleyebilmekti.
You know, one of the reasons I came to a place like Marrakech is so we could say things like that without everybody hearing us.
Marakeş'e aynı otobüste geldiniz. Otel odanızda onunla bir aperatif aldınız. Dün gece de aynı lokantada yemek yediniz.
You came to Marrakech with him in the same bus, had an aperitif with him in your hotel room, and you ate at the same restaurant last night.
Marakeş'te oğlunuzun sizden alınması ile şoke olduğumuzu söyleyeyim ve derinden etkilendiğimizi.
Let me say at once that we're shocked that your son was taken from you in Marrakech, and deeply sympathetic.
Ama isminiz Marakeş'te tanıştığım biri tarafından verildi.
But your name was given to me by someone I happened to meet in Marrakech.
Marakeş'te olanlar ve oğlum hakkında hiçbir fikriniz yok mu? - Hayır.
You've got no idea what happened yesterday in Marrakech or where my boy is?
Taa Marakeş'ten geldiğini düşününce, senin güvenini kazanmalıyım.
Traipsing all the way to Marrakech for you, I should like you to do me credit.
Marakeş'teki insanlar tarafından şiddetle önerilmişti.
He was warmly recommended by our people in Marrakech.
O çocuğu Marakeş'ten buraya getirdin.
Taking that child with you from Marrakech.
Afrika'da bir vaha var, Marakeş yakınında, müthiş bir yer.
There's an oasis in Africa, near Marrakesh. It's divine. You live on sun and fruit, lots offruit.
Marakeş'teydik.
Marrakech, you know.
Marakeş.
Marrakesh.
Ve Marakeş'te bağlantı halinde olduğumuz mükemmel bir otel var.
And we have an excellent hotel under contract in marrakesh.
Marakeş'in denize kıyısı yok tatlım.
Marrakesh isn't on the sea, my dear.
Ancak Marakeş'te satar. 2.000 dolar lazım.
He can only sell it in Marrakech. I need $ 2,000.
- Marakeş biletine değer.
- Worth a ticket to Marrakech.
- Marakeş'teyim.
- Marrakesh.
Marakeş'te.
In Marrakesh.
Marakeş'teydim.
I was in Marrakesh.
- Bugün Marakeş'e gitmeliyim.
And I must get to Marrakech today.
- Bak Cumartesi gününe kadar Marakeş'te olmalıyım.
You see... the thing is, I gotta be in Marrakech by Saturday.
- Marakeş'e bensiz git.
Lyle, you gotta go to Marrakech without me.
Belki unutmuşsundur diye söylüyorum, Marakeş 1442.
Well, in case you forgot, it's Marrakesh 1442.
- John Marakeş'ten uçuyor.
- John's on the flight from Marrakesh.
* Seni Marakeş'te çok kalitesiz bir sinemada izlemiştim.
It's because I saw you in a very, very cheap cinema... in Marrakech.
* - Bu filmi Marakeş'te mi gösterdiler?
They showed this in Marrakech?
Marakeş'te, eskiden eroin için kullanılan fakat artık başka araştırma ve üretimlere yarayan laborotuarlar var.
Marrakesh, has many defunct heroin labs now converted for other research and production.
Marakeş'e gitmek istiyorum.
I want you to fly to Marrakesh.
Marakeş'e giderken yol üzerinde bir gece de Berlin'de durmasını, ayarlamanı istiyorum.
I want you to arrange for the girl to stop over a night in Berlin on the way to Marrakesh. Done deal.
Yarın sabah sana Marakeş'e gitmen için uçaktan yer ayırttırdım.
I booked you flight to a Marrakesh for tomorrow morning.
Marakeş'den geri döndüğünde.
When you get back from Marrakesh.
- Marakeş'de.
- He's in Marrakesh.
Evet, Marakeş'e.
- To Marrakech, yes.
Pekalâ. Bu adamın adı Muhammed. Sizi Marakeş'e kadar götürecek.
OK, this man's called Mohammed and he will drive you to Marrakech.
Niye gölün orada saklandık? Ve niye Marakeş'e dönmek zorunda kaldık?
- How come we had to go to Agadir and hide at the lake?
Marakeş.... Bea.
- Marrakech...
Marakeş'te hırsızlara ne yaparlar, biliyor musun?
- You know what happens to a thief here.
Bunu Marakeş'e yapabileceğini sanmıyorum.
I don't think you'll be making it to Marrakech.
- Marakeş'deki banka işini unuttun mu?
- Remember that bank job in Marrakesh?
İlk önce Marakeş'teydi. 2 hafta burada, 3 ay orada.
Ouarzazate, Marrakech, Rabat... 2 weeks here, 3 months there.
Orada ve Marakeş'te de kaldığımız yerdeydi.
And Rabat... and Marrakech too.
Marakeş'teki haftasonun.
Your weekend in Marakesh.
Marakeş'in her tarafı diş doktoruyla dolu penseyle acınızı söküp atabilirler efendim.
There are dentists in Marrakech, right up to the medina, who can pull out your pain with pliers..
Marakeş'te mavi taksi ne gezer!
There's not one blue taxi in Marrakech!
- Akşam Marakeş'te seni bulurum.
I will meet you tonight in Marrakech.