Marmalade translate English
265 parallel translation
Biraz daha reçel lütfen, Kitty
Just a little marmalade, please, Kitty, girl.
Marmeladın yerini bile bilmiyoruz.
Now we don't even know where to find the marmalade.
# Hem de jambon, yumurta ve reçel varmış #
# With the ham and eggs and the marmalade # #
Dün bu saatlerde Jean Dexter yalnızca güzel bir kızdı. Fakat şimdi binlerce dilim kızarmış ekmeğin üzerindeki reçel.
This time yesterday, Jean Dexter was just another pretty girl... but now she's the marmalade on 10,000 pieces of toast.
Ekmek, tereyağı, reçel, yumurta.
Bread, butter, marmalade and eggs.
Cumartesi, on dokuzu... sekiz porsiyon üzüm reçeli yiyince hasta düştü, haşmetli.
Saturday, 19th, the King fell ill after eight helpings of grape marmalade.
Sarayda üzüm reçeli ikram edilmeyecek artık.
Grape marmalade will no longer be served at court.
Ama tabii ki bir mektubu açmak için bıçaktan başka yollar da vardır. Tekrar kapatmak için de öyle.
Of course, sir, there are ways of opening letters... apart from using a knife with marmalade on it... and ways of closing them again.
Başka "yabanturbu marmelatı!"
Then there's... "horseradish marmalade!"
Bu yabanturbu ve marmelatmış.
I see, that's horseradish and marmalade.
Geçen sene marmelat satarak 27 bin kazandım.
I made 27 grand last year selling'marmalade.
Yani, bilirsin, marmelatlı bir satışa göre.
I mean, you know, considering'marmalade.
Lütfen reçeli uzatır mısın Elizabeth?
Pass the marmalade, will you, Miss Elizabeth?
- Buna gücüm yeter mi bilmiyorum.
- bacon, marmalade. - I don't know if I can afford it.
Güzel marmelât.
Good marmalade.
Ve marmelat benden.
And marmalade, mine.
Ve şey pişir... Üç, dört, beş tane yumurta. Ve bol sosisli ve bir bir dağ kadar tost ekmeği üzerine çilek reçeli dökülmüş olsun.
And fry me three, four, five eggs with a mess of sausages and a mountain of white toast with strawberry marmalade and... keep the coffee coming.
Nefis domates soslu bir rigatoni ve incir reçeli Alışılmış reaksiyon oldu bedeli :
Rigatoni in a delicious tomato sauce, and a fig marmalade that has brought on the usual reaction tonight :
Biraz da marmelat alayım.
Let me have some marmalade.
Bu da reçel.
Here's your marmalade.
12 marmelatlı krep 24 çikolata ve 24 vanilya hazırla.
Prepare 12 marmalade crepes, 24 chocolate and 24 vanilla.
- Reçel.
- Marmalade.
İngiliz kekiyle reçeliniz de var mı?
Oh, do you have any English muffins and marmalade?
Marmelat mı istersiniz, bal mı?
Do you crave marmalade or honey?
- Evet, bir de marmelat.
- Oh, yes, and marmalade.
- Marmelat.
- And marmalade.
"İki yumurta, pastırma, tost, kahve ve marmelat."
"Two eggs, bacon, toast and coffee, hot milk, marmalade."
- Ve marmelatlı gözlememiz.
- And marmalade rolls.
Portakal suyu, yumurta, sosis ve tereyağlı ekmek marmelat ve sıcak kahve.
Orange juice and eggs and sausages and buttered toast with... marmalade and a pot full of hot coffee.
Marmelatlı kaşığı sardalyeye bulaştırma.
You do not put the marmalade spoon in to the sardines.
Bakanın kedisi müthiş bir kedi.
- The minister's cat is a marmalade cat. - Marmalade!
Büyükanne Conrad'ın uçkun reçeli tarifi.
Grandmother's Conrad's recipe for rhubarb marmalade.
Bize biraz kahve, misafirlerimiz için de kızarmış ekmek ve marmalad getir, olur mu?
Bring us some fresh coffee, toast and marmalade for our guests, would you?
Silver Streak'in bazı eksik tarafları var, ama lütfen marmaladını deneyin.
The Silver Streak does have its drawbacks, but please try the marmalade.
Bobby, git ve taze marmalat getir.
Bobby, go and get fresh part of marmalade.
Artık başlayabiliriz. Marmalade.
Jam...
Ama bana tereyağı bulacak bir tanıdığım yok. Bu yüzden marmelat yemek zorunda kalacaksın.
But I dont know anyone who can get me butter, so youll have to eat marmalade.
Tost, tereyağı, marmelat?
- Fine, kippers, thank you. - Toast, butter, marmalade?
Kahvaltılıklar için bisikletinizi kaldırmanız mümkünmü?
Would it be convenient to remove your bicycle from the marmalade?
Gustave ile, Venedik marmeladı
With Gustave, the Venetian marmalade
Yani Schlermie'yi marmelat gibi kavanoza mı koydunuz?
You got Schlermie in one of those jars like so much marmalade? No!
Marmelat için üzgünüm!
* I'm ashamed of marmalade!
Dokuz tane... marmelatlı sandviç. Oh!
Nine grain toast with... reduced sugar marmalade.
Hmm... kahve ve taze ekmek ve tereyağı ve marmelat.
Erm, coffee and fresh rolls and butter and marmalade.
Ekşi... ve koyu bir marmelatla.
Covered in bitter, dark marmalade.
Görürsün bacaklarımızda tereyağı kasıklarımızda bal, marmelat, ayçöreği kırıntıları.
You'll see butter on our thighs honey, marmalade, crumbs of croissant in our pubis.
- Beni marmeladla tanıştırdı.
- She introduced me to marmalade.
Marmelat.
Marmalade.
Bayan Marmalade eski New Orleans'ta
Lady Marmalade down in old New Orleans
Eski New Orleans'ta marmelad yapalım.
Make Marmalade down in old New Orleans
- Marmelat?
- Marmalade?