Marty translate English
5,716 parallel translation
- Tamam mı?
Marty? - Yeah?
Tabii götürecek birini bulman lazım Marty.
You just need to find someone willing to go with you, Marty.
- Marty, bu kadar yeter.
- Marty, that's enough.
- Yeter Marty!
- Come on, Marty. That's enough.
Sen de çok etkileyicisin Marty.
No, you're a class act, Marty.
- Peki sen nasıl bir ayrım yapardın Marty?
All right, Marty. How would you compartmentalize?
Hepimizi şaşırttın Marty.
- Marty, you've lost us all.
Sen o kadar da temiz değilsin, değil mi Marty? - Anlamadım?
You're not exactly squeaky clean, are you, Marty?
- Çünkü Marty sıradan balıklar yerine nadir egzotik deniz yaratıklarını tercih ederim.
'Cause, Marty, I'd rather dive for some rare and exotic sea creature than shoot fish in a barrel.
Marty ve Luke.
This is Marty, Luke.
Marty, her şişko hatunun güzel bir kız arkadaşı vardır.
Marty. Every fat chick has a good-looking friend.
Marty?
Marty?
- Marty, odamın anahtarı lazım.
- Marty, I need my room key.
Kızı tanıyorsun Marty. - Ne?
You know her, Marty.
Gelsene Marty.
Marty. Come on!
Ne yapıyorsun Marty? Biriyle birlikteyim.
Christ, Marty, I've got company.
Asla itiraf etme Marty, asla.
Then never confess, Marty. Never confess.
Marty, meseleyi çözeceğim.
Marty, I will straighten this out for you.
" Marty çok acı çekiyor.
" Marty's really suffering, man.
Sarhoştu Marty.
She was drunk, Marty.
Marty'nin karısının olduğu bir DVD yok.
No DVDs of Marty's wife.
Marty itiraf eder.
Marty will break.
Marty Landry de ofisteymiş.
We got Marty Landry at his office. All right?
Zeke Benim Marty.
Zeke the Freak!
Hatırladın mı?
It's me, Marty. Remember?
Marty parti adamı marty!
Marty the One Man Party!
- Marty, bu benim kadınım Maya
- Marty, this is my woman, Mya.
- Stadyumda mı yaşıyorsun Marty?
- Marty, you live under the stadium?
Koş Marty!
Run for it, Marty!
Marty diye bir film izledin mi?
Did you ever see a film called Marty?
Meta-psikozlu biri ile karşı karşıyaydık ki meta-psikozun ne demek olduğunu Marty'e açıklamak zorunda kalmıştım.
We'd encountered a meta-psychotic, which I had to explain to Marty, what meta-psychotic was.
- Marty.
Marty.
Her neyse, o akşam, henüz güneş bile batmamışken beni akşam yemeğine davet etmek için iyi bir zaman olduğuna karar verdi.
Anyway, that evening, wasn't even sundown, he decided it was a good time to invite me over for dinner, which I got a problem with, all right, because I'm thinking about Marty's wife
Lakin bu benim için bir sorundu çünkü Marty'nin eşi ve iki çocuğunu düşünürken aynı zamanda kızımın doğum gününü düşünüyordum ve yapabileceğim bir şey olmadığının farkındaydım belki bugün değil belki yarın değil ama bir gün mutlaka içecektim.
and this two kids and how it's my daughter's birthday, and I know... there's nothing I can do about it, maybe not today, maybe not tomorrow, but... I'm gonna have a drink.
Elbette, Marty.
Of course not, Marty.
- Marty yapacağını söylemişti.
Well, Marty said he was doing that.
Marty, kahveni nasıl istersin, tatlım?
Marty, how you want your coffee, doll?
Kendi doğamı ne kadar sürede kabullendiğime bakarsak bundan vazgeçmem ne kadar sürer bilemiyorum, Marty.
Well, given how long it's taken for me to reconcile my nature, I can't figure I'd forgo it on your account, Marty.
Hayır, Marty, öyle bir şey değil.
No, Marty, it's not like that.
Marty.
Marty.
Marty Teksaslı olduğunu söyledi.
Marty says you're from Texas.
Onun hakkında ne biliyorsun, Marty?
What do you know about him, Marty?
Marty içerideki tezgahını gördüm de.
Marty, I saw your table in there.
Marty ile benim aramdaki şeyin farklı olduğunu düşünmüştüm fakat ben, onun umurunda bile değilim.
I thought my thing with Marty was just on a whole nother level, man, I thought as friends, but he doesn't give a fuck about me.
Marty Kaan!
Marty Kaan!
Marty, beş dakikaya ihtiyacım var.
Marty, I need five minutes.
Marty, ördek almak için iki dakikam var mı?
Marty, do I have two minutes to buy some duck?
Hey, sizce Marty orada olacak mı?
Hey, do you think Marty's gonna be there?
- Marty, yapma.
- Marty. Marty.
Marty?
- Marty?
- Ne yapalım o zaman Marty?
Well, what do you wanna do, Marty?