English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ M ] / Marvel

Marvel translate English

860 parallel translation
Bugün daha olağanüstü bir şey hakkında konuşacağım :
Today, I want to talk to you of a greater marvel :
İnsanoğlunu tanıdıkça onun sonsuz değişimine o kadar hayret ediyorum.
The more I see of humanity the more I marvel at its infinite variety.
- Size bakışım değişti. Kim bu kendini beğenmiş dedim, Florence Nightingale mi?
Who is this marvel, I said, Florence Nightingale?
Şimdi de, bir kas şaheseri... dünyanın en güçlü erkeği...
At this time, presenting that muscular marvel... the strongest man in the world :
Profesör Marvel tahmin etmez.
Professor Marvel never guesses.
Hoşça kalın, Profesör Marvel.
Goodbye, Professor Marvel.
Profesör Marvel, hasta olduğunu söyledi.
Professor Marvel said she was sick.
Varlıklı bir görünüşün ardında yatan bir mucize karşısında asla geri adım atmadım.
I never cease to marvel at what lies behind a brownstone front.
Çok tatlısınız.
You are a marvel.
O kadın bir harika.
That woman is a marvel.
İlk mucize, onunla nasıl konuşulacağını bilmeden önüne çıkmaktır.
The first marvel is to come before her without knowing how to talk to her.
Baylar ve bayanlar, Duyduk duymadık demeyin,..
Ladies and gentlemen, listen and marvel!
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
I could only marvel at his ingenuity and envy him his rule over this forgotten reach of nature.
Böyle bir mucizeyi bizden gizlemek için.
For keeping such a marvel hidden from us till now.
Eğer zayıfsam ve işkenceye dayanamazsam, bu kez de askerlerini... idare eden adam olmama şaşıracaklar.
If I were weak and stood it badly, they'd marvel that I commanded your troops.
Bu rüyanın sizi korkutmasına hiç şaşırmadım, Lordum.
No marvel, my lord, that it affrighted you.
Ama nedense hanımefendi bunu unuttu.
I marvel that Her Grace did leave it out.
- Mükemmelliğine şaşıyorum.
- I marvel at your improvement.
Sana,'Yeniden doğmalısınız'dediğime şaşma.
"'Marvel not that I said ye must be born again.
Vay be, Cissie, sen bir harikasın.
Why, Cissie, you're a marvel.
Gücüne hayret etmeyesin Güzel Eiffel Kulesi'nin
Don't you marvel at the power Of the mighty Eiffel Tower
İzle ve hayran kal!
Watch and marvel!
Cezbolacaksın, çünkü o muhteşemdir.
You will be tempted to because he is a marvel.
Zekası sayesinde, Kral olan bir adamın buraya yalnız gelecek kadar aptal olması çok şaşırtıcı.
For a man whose wisdom is becoming the marvel of the land, you show a surprising lack of it by coming here alone.
Ben sürücülerin güvenliği için gürültülü klaksonları onaran harika bir tamirciyim, unutma.
I'm the mechanical marvel who fixes noisy horns for safety drivers, remember?
Bu bir mucize.
You're a marvel.
Bu "Kasap" Brown, makine mucizemiz.
This is "Butcher" Brown, our mechanical marvel.
- Kaptan Marvel.
- Who don't?
- Ona bayılıyorum.
- Captain marvel. Gee, I Iove him.
Olaylara kendi yararına olacak şekilde kolayca uyum sağlamana hayret ediyorum.
I marvel at the ease. with which you suit things to your own convenience.
Portreyi görenler aslına olan benzerliğinden adeta bir mucizeden bahseder gibi bahsediyor ve bu benzerliğin sadece sanatçının kudretinin değil, resmini yaptığı güzele karşı beslediği aşkın da bir kanıtı olduğunu konuşuyorlardı.
And in sooth some who beheld the portrait spoke of its resemblance as of a mighty marvel and a proof not less of the power of the painter than of his deep love for her whom he depicted so surpassingly well
Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
Every time you pick up a handful of dust and see not the dust but a mystery, a marvel, there in your hand.
Bir mühendislik zaferi, bir tasarım harikası.
A triumph of engineering. A marvel of design.
Harika bir kadın.
She's a marvel.
O harika olduğumu biliyor.
He knows I'm a marvel.
Sandra, bu ev harika, bir mücevher gibi.
Sandra, this house is a marvel, a jewel.
Harikulade.
Marvel.
Harikuladesin kahrolası adam.
A bloody marvel.
Karanlıkta bir harikayı tutabilmek.
Behold a marvel in the darkness.
- Senin harikan, nerede?
- Where is your marvel?
- Fransa ve kültürü bana herzaman inanılmaz gelmiştir.
France and its culture are a continual marvel to me.
Senin Jack, muhteşem bir adamdı, ve çok sıcak biriydi.
A marvel lous man, your Jack, and mighty warm.
Bu vesile ile bu görkemli, olağanüstü modern mimari ürünü dünyanın en büyük asma kemer köprülerinden birini sizlere...
I hereby dedicate this... magnificent marvel of modern architecture... one of the largest suspended-arch bridges in the world... to the people of...
Bu vesile ile bu görkemli, olağanüstü modern mimari ürünü dünyanın en büyük asma kemer köprülerinden birini sizlere...
I hereby dedicate this magnificent marvel of modern architecture... one of the largest suspended-arch bridges in the world... to the people of the greatest...
Hâlâ harika bir adamsın.
You're still a marvel of a man.
Keskin zekana her zaman hayran olmuşumdur.
I never cease to marvel at the quickness of your mind.
Sana hayranım.
I marvel at you.
O evrenin mucizesi, beni uzaya gönderen o muhteşem ikilem, hala kardeşleriyle savaşıp, dostlarının çocuklarını aç mı bırakıyor?
Does man, that marvel of the universe, that glorious paradox who has sent me to the stars, still make war against his brother, keep his neighbor's children starving?
Bu gerçeği görün.
Behold this marvel!
- Ne harika, gerçekten.
- What a marvel it is, indeed.
Ne kadar muhteşem!
What a marvel!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]