Marış translate English
1,687 parallel translation
Zor çocukluğundan şikayet eden şımarık Amerikalı olduğumu düşünmenden korktum.
I was scared you'd think I was some spoiled American... who's complaining about her difficult childhood.
5 yıldır evliyim. Bunu kanıtlayacak 3 şımarık kızım var.
Married now five years, three rather boisterous girls to prove it.
Çok şımarık.
Pretty spoiled.
Katlanılmaz ve şımarık.
rather unbearable and spoiled.
Hadi, seni şımarık velet.
Come on, you spoiled brat.
Bu film Nick Rubenstein Arthur Gatoff'un tapınağına bu öğleden sonra küçük bir şımarık çocuk gibi ikinci defa dalınca kayboldu.
The movie was lost when Nick Rubenstein barged into Arthur Gatoff's temple for the second time this afternoon like the spoiled little baby he is.
Senin kedin yüzünden annenle tatile gidemedik! Bu şımarık paspas yüzünden...
We couldn't go on vacation because of that spoiled doormat!
O şımarık bit tip!
He's a spoilt brat!
Bir avuç şımarık burjuvasınız.
A bunch of bourgeois shitheads!
Şımarık hayatlarından bıkıp uzanmış Zengin bey ve hanım efendilerin sıkıntıdan kurtulma yoluydu.
Rich men and women who went to any length to relieve the boredom of their pampered lives.
Son ihtiyacım tanıdıkları olan şımarık bir zenginin üstüme gelmesi.
Last thing I need is a well-connected pampered socialite breathing down my neck.
Vista Mar. - Şehir dışında mı yaşıyorsun?
- You live in what, that development?
Buna tımar deniyor.
It's called grooming.
Bu orijinal Piandao'dan... Ateş ulusu tarihinin en büyük kılıç ustası ve kılıç yapıcısı.
That's an original from piandao the greate sword master and sword mar in fire nation history.
Yarışın favorisi Şımarık Sarah'ya beşe iki veriyorlar.
Favourite Saucy Sarah at 5-2.
Şımarık Sarah, Genç Bluster'a göre yavaş bir çıkışta.
Saucy Sarah slowly away, so too was Boy Bluster.
- Daha çok şımarık bir çocuk gibi!
More like a spoiled child.
Sen, şımarık bir züppesin.
You are just a spoiled little snob.
Sence şımarık bir züppe miyim?
Do you think I'm a spoiled snob?
Patronluk taslıyorum, çocuklarım şımarık...
What? I'm bossy, my kids are spoiled...
Kadın şımarık.
She's sassy.
kaba, şımarık, Ama göstermiyor..
Sassy, brassy, but she won't show her...
Bu, Amerikanın favori, şımarık, ünlü artıklarının hikayesi.
It's the story of America's favorite spoiled celebutantes.
Şımarıktı, ukalaydı, Gıcıktı çok gıcıktı.
He's a spoiled, arrogant, creepy creep who's just... He's very creepy.
Şımarık bir velet gibi davranıyorsun.
You act like a spoiled brat.
Şımarık bir velet gibi davranan süprüntü gibi konuşacağım.
I'll talk trash... behave like a spoiled brat.
Onlar şımarık, yargısal olarak küçük çocuklar.
They are spoiled, judgmental little children.
- Şımarık adam şarkı söylüyor.
- That smarmy guy is singing.
"Baha mar" sığ deniz demektir.
"Baha mar" means shallow sea.
İspanyollar bu sığ denize "Baja Mar" yani "alçak deniz" derlerdi.
The Spanish used to call this area of shallow sea the "Baja Mar", or low sea.
Ama şımarık olmamak gerek... Şavaş bu, herşeyi yemelisin. Annem öyle söylemişti.
On times of war, you have to eat everything.
O şımarıklar gibi değilim ben.
But I'm not like those brats.
- Canlı ve şımarık.
- Pert and frisky.
Ayrıca yalnızca bademcik hastalarını seçiyorum. Her yemekte dondurma yiyen şımarık çocuklar.
And besides, I'm only picking on the tonsil cases, the spoiled ones, getting ice cream for every meal.
O çok sorumsuz. ... şımarık. Hav.
She's so irresponsible.
Şımarıklık ettim.
I was a total brat.
Şımarık bir çocuk gibi davrandım. Bir daha beni görek istemezse şaşırmam.
I acted like a spoiled child, and I wouldn't be surprised if she never wants to see me again.
Şımarık veletler gibi davranmayı kes.
Stop being a spoiled brat.
Fakat senin o tembel, şımarık kıçını kaldıramaman yüzünden, fazladan bir mil daha koşarsam, ya da bir şınav daha çekersem,
But if I have to run one more extra mile or do one more extra push-up, because your lazy, pampered ass can`t keep up,
Şımarık prenses tavırlarım yüzünden Şımarık prenses tavırlarım yüzünden
- For all my pampered princess ways - For all my pampered princess ways
Şımarık bir çocuk gibi davranmayı bırak artık.
Stop being such a silly brat.
Neden beni şımarıklıkla suçluyorsun? Sadece farklı şeyler hissediyorum diye mi?
Why accuse me of being a silly brat just because I feel something different?
Bu gerçekten çok para. Sanırım oğlum çok şımarık,
That's A Lot Of Money.
Şımarıklık yapma, ukala, paçalı don.
Don't you sass me, smarty pants.
Şimdilerde, zengin şımarık kızların tenis çantalarını taşıyorum.
Now I carry a tennis bag for a spoiled little rich girl.
Julia Upjohn akıllı kızdır ama biraz şımarıktır. Arkadaşı da bir bilmece.
She's a bright girl, Julia Upjohn... but she's a little wayward... and the friend is a bit of a puzzle.
teşekkürler, şımarık.
Thanks, smart ass.
... ama bunu sadece zengin şımarık çocuk söylüyor Ben ne bilirim ki?
But that's just coming from a spoiled rich kid, so what do I know?
Beni yolladı ki şımarık piç olan annemle benim haberim olmadan evlenebilsin.
He did it so he could marry my spoiled brat of a mother without me knowing.
Ben ne istediğini bilmeyen şımarık zengin bir kızım.
Um, I'm a silly rich girl who doesn't know what she wants.
Ayrıca günlük işlerin arasında siz şımarık veletlerden hanginizin krallığın varisi olacağını belirlemem gerekiyor.
Oh, and in between chores, I have to decide which one of you spoiled brats gets to inherit the kingdom.