Matan translate English
70 parallel translation
Eşim ve iki kızımla birlikte... bir Filistin köyünün ötesindeki... güvenlik hattının yakınında yaşıyorum.
I live with my wife and 2 daughters in Matan, along the seam-line, next to a Palestinian village.
Matan ve Habla bir duvarla ayrılıyor.
Matan and Habla are separated by a wall.
- bir haftasini aldi matam.
- Vai take a week, Matan.
o ilgilenmek zorunda gorunusuyle beni hatirliyormusun yaz kampinda evet hatirliyorum bana nasil hatirlattigini uc hafta icin onbes pound onbes Matan!
She has to care for the appearance. Remember when I went to Summer camp? I remember how you I like to remember.
matan gelip yardim edebilirmisin bana?
Matan, help me with this, please?
Matan, onunla git.konusmalisin onunla lutfen git.
Matan, go after her, has to talk to her, please go.
bosver sadece git matan.
Do not worry, just go after her.
Matan, hatırladın mı?
Matan, remember?
İyi deneme, Matan.
Nice try, Matan.
Haklı mı?
Oh, shut up, Matan.
- Hayır, Matan'nin.
No, Matan.
- Kapa çeneni Matan.
Shut up.
Sayın Hâkim, eyalet savcılık bürosundan Matan Brody.
Your Honor, Matan Brody of the State's Attorney's office.
köpek bile o anda, "matan gazı sızdırıyor!"
And even the dog is going, he's leaking methane!
Matan'ın gidişini görmek için.
To see Matan leaving?
Ancak Matan ifade verdiğinde anlarız.
I think we'll know more when Matan testifies.
- Matan, kendini savunanın davası ne durumda?
Matan, what's up with the pro se?
Matan.
Matan.
Matan sana davayı anlatır, tamam mı?
Matan will bring you up to speed, okay?
Matan Brody onunla en son görüşmüş.
Matan Brody interviewed him last.
- Matan mı?
- Matan?
Matan'a soranın ben olduğumu söyledin mi?
- Did you tell Matan - I was the one asking?
Matan Brody biliyor.
Matan Brody knows.
Bir şeklide öğrenmiş ve Matan'a söylemiş.
He seemed to have found out and he told Matan.
Matan'ı tanıyorsun.
You know Matan. You hired him.
Matan seçimi kimin kazanacağını mı görmek istiyor diyorsun yani?
You're saying Matan wants to see who wins the election?
Dinle, Matan, beraber hep iyi çalışmışızdır bana iyi davranırsan ben de sana iyi davranırım.
Listen, Matan, we've always worked well together. So you be good to me, and I'll be good to you.
Matan'ın görüşme notlarını derleyip toparlamam gerekiyordu ve Matan bana bunu yolladı.
Matan. I was supposed to collate all these...
Matan mı? Hayır. Neden sordun?
Did Matan?
Bence Matan politik davranıyor, kim oraya gelecekse, özgeçmişini şişirmek istiyor.
I think Matan is playing politics here, trying to pad his resume for whoever takes over.
- Matan'la görüşelim mi istiyorsunuz?
You want us to interview Matan?
Matan'nın Blake'le olan görüşmesinden bazı şeylerin eksik olduğunu biliyor ve Andrew Wiley'ı tanırım ne olduğunu bulana kadar vazgeçmeyecektir.
He knows something's missing from Matan's interview with Blake, and I know Andrew Wiley. He's not gonna stop until he finds out what it is.
- Matan'la konuştuktan sonra Kalinda'yla görüştün.
You went to see her after you talked to Matan.
Matan'ı dene, bu onun davası.
Check with Matan ; it's his case.
İyiyim, Matan.
I'm good, Matan.
Sen ve Matan?
You and Matan?
Matan'ın dediğine göre etnik kadınlardan hoşlanırmışsın.
So Matan says that you have a thing for ethnic women.
Matan'la iki yılımı geçirdim, en sonunda bir yerlere gelebildik.
I spent two years on it with Matan, and we're finally getting somewhere.
Matan üzerinden seni terfi ettirdi.
He promotes you over Matan.
Savcı Yardımcısı Matan Brody ve Savcı Vekili Cary Agos tarafından.
ASA Matan Brody and Deputy ASA Cary Agos.
Matan Brody, Sayın Yargıç, Cook İlçesi Savcı Yardımcısı.
Matan Brody, Your Honor, Cook County ASA.
Matan burada, savunmaya yardım ediyor.
Matan is here, helping the defense.
Matan Brody hazırdı.
Matan Brody was.
Bunu sen de biliyorsun Matan.
You know this, Matan.
Kapa çeneni, Matan!
She's implying corruption.
- Matan.
To who?
Matan neden bu kayıp sayfalarla ilgili seninle konuştuğunu söyledi?
Uh, yeah?
Hiçbir fikrim yok.
Why did Matan say he talked to you about these missing pages? I have no idea.
Matan'la tekrar konuştum.
So, I talked to Matan again.
Matan'la konuştum.
Talked to Matan.
.
Translated by Matan