English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ M ] / Matches

Matches translate English

4,258 parallel translation
En azından bir tane var elimizde belki de iki tane.
We've got at least one, maybe two matches.
Kibrit kutusu büyüklüğünde bir dövme 300 dolar tutar.
300 dollars for a one with the size of a box with matches.
Kibrit kutusu olan var mı?
Do you have a box with matches?
Senin metroya binmenden daha sık deplasmana gider o.
He has more away matches than you rides with the subway.
Kibritlere veya çakmağa erişimi olmayan biri
Well, most likely someone who didn't have access to matches or a lighter.
Girinti, oradaki demir iskemlenin kenarı ile uyuşuyor.
The indentation matches the edge of an iron stool there.
Boyunda sıyrık, ipe uyuyor.
Abrasion to the neck, matches the rope.
Ve metal ve krom kaplama AK ile eşleşiyor mu?
And the steel and chrome plating matches an AK?
Bilinçaltında, Charlie'nin iç görülerinden o kadar etkilenmişsin ki onu cinsel hüneriyle kafana sokuyorsun bu da inandığının onun zihinsel keskinliği olduğunu karşılıyor.
Subconsciously, you're so impressed with Charlie's insights that you're imbuing him with the sexual prowess that matches what you believe to be his mental acuity.
Araba kaza yapan araçla, failler ise tanıkların verdiği işgallerle eşleşiyor.
Their vehicle matches the stolen rental from the crash site, and both perps match our witness description.
Beni öldürmeye çalışan adamın cebinden ismin çıktı.
Found your name in a book of matches on a man who was trying to kill me.
İşlerini yapma şekilleri iki gün önceki Weatherby'deki soygunla uyuşuyor.
Their M.O. matches a theft from Weatherby's two days ago...
Ara sokakta bulunan mermi parçalarından iki tanesi kovan yakalayıcısında eşleşti.
Two matches in Brass Catcher to the shell casings recovered in the alley.
Evet, MRI'la mükemmel şekilde uyumlu.
Yes, it matches the MRIs perfectly.
Sadece bir isim var, Paul Westin.
Uh... Only one name matches. Paul Westin.
Yo, ayakkabıma uyduğu sürece sorun yok.
No. Not unless the purse matches my shoes.
Evet, ayakkabına uymuş.
Yeah, it matches your shoes.
Başka bir eşleşme yok.
There's no other matches.
Websitesinin kodu takibe aldıkları bir siber savaşçı ile eşleşti.
The website code matches a cyber crusader who's been on their radar.
Silah, kocanızı öldürmek için kullanılan tabanca ile eşleşti ve paralarını seri numaraları da ATM'lerden çalınanlarla eşleşti.
The gun matches the one that was used to kill your husband, and the serial numbers on the money matches the stolen cash from the A.T.M.s.
Yapılan analiz sonuçları kulübede bulunan DNA'nın kesin olarak bir kişiyle eşleştiğini kanıtlıyor mu?
Did this analysis prove conclusively that the DNA discovered in the cottage matches that of a particular individual?
DNA seninmiş.
off the hair we found. DNA matches yours.
Asla kibritlerle oynamamalısın.
Never... play with matches.
Kibritleri nereye gizlersin ki?
Where would you hide matches?
Yatak odasındaki kibritler arabadan kaybolması barınaktaki yangın.
Lighting matches in his bedroom... disappearing from the car... a fire in the shelter.
Bende son 300 maçının listesi var.
I got me a list of his last 300 matches.
- Eşleşen var mı?
Any matches?
Tahmin edilen ölüm saatiyle uyuşuyor.
Matches estimated time of death.
Evet, belediye başkanıyla ikindi kahvaltısı da var ayrıca bir süre sonra bütün o golf maçları sıkıcı olsa gerek.
Oh yeah, there's high tea with the mayor, and all those golf matches must get boring after a while.
- Kim kibrit yakıyor?
- He lied to me. - Who's lighting matches?
Çok karanlık burası.
There is no light. Hand me some matches!
- Kibrit ver bana!
- Give me some matches! No, come down!
galiba eşleşiyor.
probably matches it.
Kılcal çatlaklar eşleşiyor.
Hairline fracturing matches.
Mor kadife Rebecca'nın tırnaklarının altında bulduğumuz liflerle tamamen eşleşiyor.
The purple velvet matches perfectly with the fibers we found under Rebecca's fingernails.
DNA'sı Danny'nin bedenindekilerle uyuşmadı.
No matches for any DNA on Danny's body.
Kulübedeki adlî tıp ekibi çamurda buldukları ayak izleriyle içerideki izleri eşleştirmiş.
Forensics from the hut. Boot print in the mud up the hill matches one they found inside.
M.I.L.E. projesine başlayanların biz olması gerektiğini biliyorduk. Kemik iliği veritabanımız, yabancı DNA'ları eşleştiriyor.
We knew we had to be the ones to start MILE a bone-marrow database that matches strangers through DNA.
Diğer test sonuçlarında Dr. Isles'ın tırnaklarındaki deri kurbanın örneğiyle eşleşti.
No Rohypnol in her system, and we matched the skin found under Dr. Isles'nails, and it matches the victim.
Tamam, topun yarıçapı onun bacağındaki kırık çizgileri ile tam tamına uyuşuyor.
Okay, the diameter of the ball matches the outline of the break on her leg as well as the directionality of the splintering.
Kocaya yaptıklarıyla karısına yaptıkları uyuşuyor.
What he does to the husband, he matches with the wife.
Tarife uyan kimseyi görmedim.
I ain't seen anyone that matches that description.
Karanfilin ile de uyumluymuş.
Oh, it matches your carnation.
Evet, kimse ateş eden adamla eşleşmiyor.
Yeah, nothing matches our shooter.
Evet, o merminin geçen gece arkadaşından çıkardıklarıyla eşleşeceğine neyine iddiaya girersin?
Yeah, what do you want to bet the round matches the one they pulled out of his pal last night, too?
Herkesin bilmek istediği tek şey, DNA'nın önceki olaylarla eşleşip eşleşmediği.
All everyone needs to know is whether the DNA matches the previous cases.
Tek sorun OYİ kanı inceledi ama sisteme kayıtlı birine uymadı.
The only problem is, CSU ran the blood, and there are no matches in the system.
Sarı uçlu kibritlerdeki fosfor sonrasında onu yemek için kemiğe yerleşe bifosfonatlara dönüşür.
The phosphorous from the yellow-tipped matches converts into biphosphonates - these laid down in the bone to then eat it away.
Kamyon eşleşir.
Matches your truck.
Williamsburg'deki her kadın o eşkale uyuyor.
Every woman in Williamsburg matches that description.
Hayır, aşağı gel.
- Give me some matches!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]