Meg translate English
3,608 parallel translation
Meg haklı.
Meg's right.
Sen bir rock yıldızısın. Meg ise frijit kapmış bir orospu.
You're a rock star, and Meg's a frigid bitch.
Kulüpten Meg'i hatırladın mı?
Remember Meg from the club?
Hey, Meg.
Hey, Meg.
Hey, Meg. Wendell buralarda mi?
Hey, Meg, is Wendell around?
Meg her seyi halletmistir.
Well, I'm sure Meg handled everything that you need.
Kızın adı Meg'di.
Meg is her name.
Meg bir çekiç kutusu kadar kalındı.
Meg is as thick as a box of hammers.
Ben tüm bunları düşünüp dururken,... Biggie arka koltuğa atladı,... ve Meg'i bir şeyler yakmıştı,... ve birbirlerine uzatarak tüttürüyorlardı,... ben de sanki şoförleri gibiydim.
While I'm thinking about all of this, Biggie's gone and climbed over into the back and Meg's lit up a number and they're toking away on it with their feet up like I'm some kind of chauffeur.
Çok açık bir sebebi vardı elbette,... akşam olduğunda Meg'le gerçekten bir şansı olduğunu fark etmişti.
There's the obvious thing, of course... the fact that he's in with a big chance with Meg come nightfall.
Meg bir sigara daha sarmıştı.
Meg rolls another spliff.
İki saat sonra, Biggie ve Meg'in seslerini duydum.
In two hours, I'll hear Biggie and Meg in his sleeping bag.
Biggie ve Meg beni Broome sahillerinde bıraktılar,... ve bende bir otobüse atladım,... ve sınavlarda şansımı bir kez daha denedim.
Biggie and Meg will blow me off in Broome and I'll be on the bus south for a second chance at the exams.
Meg gelmemişti.
Meg won't show.
Meg.
Meg.
Meg! Yapma bunu Meg.
Meg, don't do this, Meg.
- Meg.
- Meg.
Meg!
Meg!
- Meg!
- Meg!
Meg.
Oh, Meg.
- Meg, kes şunu.
- Meg, stop it.
Meg?
Meg?
Meg.
Meg?
Meg. Meg dur.
Meg, Meg, stop.
Hadi ama Meg. Bu acil durum.
Come on, Meg, it's an emergency.
- Bu benim eşim Meg.
- Well, then, this is my wife, Meg.
- Meg, Morgan.
- Meg, Morgan.
Morgan, Meg.
Morgan, Meg.
Merhaba Meg.
Hello, Meg.
Teşekkürler Meg.
Thank you, Meg.
Meg doğruyu söyle.
Meg, tell me the truth.
Meg.
Meg...
Hadi ama Meg.
Come on, Meg!
Meg, lütfen.
Meg, please.
Seni seviyorum Meg.
I love you, Meg.
Bu da benim oldukça eski arkadaşım Nick Burrows, ve eşi Meg.
This is my great old friend, Nick Burrows, and his wife, Meg.
Meg, üzgünüm sana sormadım.
Meg, I'm so sorry, I didn't ask you.
Nick Burrows ve Meg.
Nick Burrows and Meg.
- Meg teyzemin bana aldıklarına baksana.
Look what Auntie Meg got me.
Bir şey daha var Meg?
And, Meg?
Meg giydirdi.
Meg pinned it.
Sıra sende Meg.
It is your time, Meg.
Meg teyzemin verdiğine baksana.
Look what Aunt Meg gave me.
Meg teyzene teşekkür et.
Say thank you to your aunt Meg.
Hemen Meg.
Now, Meg.
Meg haklı.
Meg is right.
Meg'i öldüren kişi künyeyi de almış.
Okay, whoever killed Meg took that bracelet.
Hayır, Meg'e ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Well, no. I want to know what happened to Meg.
Meg'den sonra bir de bu çocuk ölebilir mi?
Another death in the prison? A child? After Meg's?
Meg'e bunu yapanı öğrenmem lazım.
I've got to know who did that to Meg.
Meg Jackson cinayeti soruşturmasında bir gelişme var mı diye soracaktım.
Just after a quick update on Meg Jackson's murder investigation.