Melee translate English
86 parallel translation
- Bu kargaşa içinde -
- In this melee outside of —
Parkta başka bir kavga daha çıktı. Tüm ulusun önünde.
Another melee is taking place in the park... right in front ofthe nation.
Dört kişi tutuklandı ve birçok kişi bir polis memuru yaralandı.
Four persons were arrested and a number of others... including one policeman were injured in the melee.
- Harbi kavga.
- A real melee.
Milli Muhafızlar, meydan kavgasını zaptetmek umuduyla partilerin çoğalmasını engellemeye çalışıyorlar.
The National Guard has begun setting backparties in hopes of containing the melee.
322 ) } Denizde yakın muharebe
Melee at high sea.
" Arbede sonunda dört kişi tutuklandı üç kişi de kafatası çatlağından hastaneye kaldırıldı.
"When the melee was over, four people were arrested, " and three people were taken to the hospital " with fractured skulls.
Elimizdeki, partideki curcunadan arta kalan eşyalara bir baksanız.
Yeah, you should see some of the stuff we found in the post-party melee.
Eşcinseller Derneğinin ödül töreninde, Yılın Eşcinseli seçilen erkeğin bir kadına aşk ilan etmesiyle ortalık karıştı.
A melee ensued today at the Gay and Lesbian Association's awards ceremony as the Gay Man of the Year declared his love for a woman.
İşte buna eski usul kavga denir.
This is what you call an old-fashioned melee.
Meydan kavgasında yaralanan olmadı ama onlarca kişi tutuklandı.
No injuries were reported in the melee, however there were dozens ofarrests.
Televizyonda Dövüş sunuyor
The Melee On The Tele.
Al Tele de Dövüşünü, güneşin parlamadığı bir yerde göster.
Take your Melee On The Tele and shove it where the sun don't shine.
Bir araya getireceğim diye çok strese girdim, kuşlar, Altar çocukları falan...
I've been so stressed putting together The Melee On The Tele, the dolly birds, you know, The Altar Boys...
Melee'de büyükbaban, Balram'a ateş etti.
In the melee... your grandfather shot at Balram.
Ve Ronnie... silahlıyla birlikte, Madeline öldürme umuduyla ateş etti ve O da kargaşada kaçıp... Ronnie'nin evine giderek... o zehirli çikolata parçacıklı kurabiyeleri... O'nu öldürene kadar yemeye zorladı.
And Ronnie... armed with a gun, opens fire, hoping to kill Madeline, who escapes in the melee... only to return to Ronnie's house... and force-feed him those dreaded... poisonous chocolate-chip cookies until he dies.
Dünkü arbedede, geri aldığım bastırılmış hatırayı...
In yesterday's melee, I didn't get a chance to tell you...
Tate Üniversitesi'nden bir öğrenci öldü.
A Tate University student was killed in the melee.
Kargaşada kimliklerimi düşürmüşüm.
I dropped my creds in the melee.
Daha çok bir meydan kavgasıydı.
It was more of a melee.
Bu sabah Charlene'nin oradaki arbede sen de vardın, değil mi? Adın ne?
You were at the melee at Charlene's this morning, right?
Gece Yarısı Çılgınlığı'ndaki kavgadan sonra, Müdür Turner'la görüştüm.
Well, after your little melee at the Midnight Madness, principal Turner and I came to a meeting of the mind.
Saate göre, bu resimler partinin başlamasından 40 dakika önce çekilmiş.
Okay, according to the timecode, these photos were taken 40 minutes before the melee started.
Bu garip görünüşlü hayvanlar arasındaki iletişim bizim için anlaması oldukça zor bir olay. Bu hayvanlar genelde birbirlerini ayrıntılı olarak tanıyorlar.
It's sometimes hard for us to appreciate that in this melee of strange looking animals and incidental interactions, many of these creatures actually know one another intimately.
Sert bir saldırı.
That's a flagrant foul! You want there to be a melee?
Bayan Olumsuz olmak hiç hoşuma gitmiyor, ama bu hengamede Ryan'ın gemisini kaybettik galiba.
I hate to be Miss Negative, but in this melee, we seem to have lost Ryan's boat.
Bir keresinde May vurulmuştu ve Jim onunla birlikte diğer arkadaşını da taışımıştı hem de kendi düzgün yürüyemezken
In the course of the melee, one of them gets shot in the neck. He passes out. Another one catches blowback from a jammed piece.
Kendime sordum ki : Uyuyan Güzel'i ölümün pençesinden kurtarmak için bir kaleye hücum etsem,... ve arbede sırasında, doğruluk kılıcım hızlı ve emin bir şekilde uçup yakınlardaki talihsiz kanunsuzu öldürse, kendimi nasıl hissederdim? "
Asked myself, if I were storming a castle to save a Sleeping Beauty from the jaws of death and in the melee, my Sword of Truth flew swift and killed an unfortunate outlaw nearby, how would I feel?
Hapishane meclisi, bu saf şiddeti izlemeye başlar başlamaz, adamlarım, bahçedeki kavgayı durdurmak için ateş etmeye mecbur kalacaklar.
And as the prison board watches in absolute horror, my men are forced to shoot into the yard in order to end the melee.
İnsanlara zarar vererek istediğinizi alamazsınız. Bu Lourdes Melee.
You are not gonna get what you want by hurting people.
Dogrudan bas ve gövde, ve ben darbeler gelen vücut kendimi birakin.
- Jabia the head and movement. And then further away. And then the melee?
Şimdi, kim bana Yengeç Dağı Salatası'nda ne olduğunu söyleyebilir?
Now, who here can tell me what's in the crab mountain melee salad?
Arbede çıktı.
A melee.
Akşama güreş tutacaksın!
He's having a melee tonight.
Kısa sürede, binlercesi bu arbedeye katılır.
Soon thousands join the melee.
Meydan kavgasının ortasında dalgıç tek dizi üzerine çökmüş ve elinde küçük bir inci varmış.
Yet, amid the melee, the diver bent down on one knee, and his hand held out a small pearl.
Meydan kavgası gücün ve cesaretin en nihai sınavıdır.
The melee is the ultimate test of strength and courage.
Turnuva için geldi.
He's here for the melee.
Turnuva gücün ve cesaretin en nihai sınavıdır.
The melee is the ultimate test of strength and courage.
Sonra da turnuvadaki yerimizi alabiliriz.
Then we can take our rightful place in the melee.
Turnuvada birlikte olacağız.
In the melee there'll be two of us.
Sanırım turnuvada Arthur'u öldürmeyi planlıyorlar.
I think they mean to kill Arthur in the melee.
İlk turnuvamı bununla kazanmıştım.
I won my first melee with this blade.
Bak, turnuvanın aptal bir oyun olduğunu düşündüğünü biliyorum.
Look, I know you think the melee is some kind of stupid game.
Meydana gelen büyük kargaşada bir polis memuru ile orada bulunan çok sayıda insan zarar gördü.
A police officer and several by standers were hurt during the mélée.
Hula-la'da kavga çıktı.
Melee at the Hula-la. Send MPs.
Bütün arbedeye rağmen sessizdi.
All through the melee, he was silent, and I can remember thinking,
Kargaşa başladığında, her yer kapanıyor.
Once the melee starts, everything's blocked.
O boğuşma sırasında, kendisinin bir dal olduğunu düşündüğüm şeyi tutuverdim.
In the melée, I reached out and grabbed what I thought... was a branch.
Ben kötü hissediyorum bir melee titrer. Ben bas popo biliyorum.
I was again quite confusing.
Sanırım meydan kavgasında Arthur'u öldürmeyi planlıyorlar.
I think they mean to kill Arthur in the melee.