Midge translate English
336 parallel translation
Hey, Midge, Midge.
Hey, Midge.
Midge, sence çoğu adam korse takar mı?
Midge, do you suppose many men wear corsets?
- Beni onaylamışa benzemiyorsun, Midge.
- You sound so disapproving, Midge.
Midge, bu kadar anaç davranma.
Midge, don't be so motherly.
Midge, müzik.
Midge, the music.
Aşk hayatın nasıl gidiyor, Midge?
How's your love life, Midge?
Midge, üniversiteden Gavin Elster adlı çocuğu hatırlıyor musun?
Midge, do you remember a fellow in college by the name of Gavin Elster?
Midge, bundan kurtuluş yok derken ne demek istiyorsun?
Midge, what'd you mean, there's no losing it?
Midge San Francisco tarihi konusunda bir uzman tanıyor musun?
Midge who do you know that's an authority on San Francisco history?
Midge, dışarı, lütfen.
Midge, out, please.
- Midge...
- Midge...
Komik değil, Midge.
It's not funny, Midge.
- Kuzen Midge'ın yüzü kötü görünmüyor muydu?
- Doesn't Cousin Midge's face look swollen?
- Selam Cüce.
- Hiya, Midge.
Yardıma ihtiyacımız olacak Cüce.
Well, we're gonna need a little help, Midge.
Artık durulma zamanın geldi Cüce.
Time for you to come home, Midge.
Bir bakalım Cüce.
Sounds all right, Midge.
- Sağ ol Cüce.
- Thanks, Midge.
Hey Midge... Goose'dan umudu kesmeyeceksin, tabutun çukura girdigini görene kadar.
Hey, Midge don't write off the Goose until you see the box going into the hole.
Kahve, lütfen.
Midge, coffee, please.
Çok şanslısınız. Hey Midge!
You people are very lucky.
Kahveden ne haber?
Midge! How about that coffee?
Midge!
Midge!
Midge?
Midge?
Midge.
Midge.
Midge, şerife paketini verebilir misin?
Midge, would you bring the sheriff his package?
Sonra Midge ve ben, küçük kadın, her şeyi sattık... ve buraya, Parador'a taşındık. Yükseklerde bir bungalov aldık...
So Midge and I, the little woman, we sold out everything... and moved down here to Parador.
Tanıştığıma memnun oldum, Midge.
It's nice to meet you, Midge.
Teşekkürler, Midge.
Thank you, Midge.
Midge, öğren bakalım Harris'in kıçında neden sandalye var.
Midge, find out why Harris has got a chair on his ass.
Midge Jones.
Midge Jones.
Merhaba Midge.
Hey, hey there, Midge.
- Midge seni arar ve konuşursunuz.
- Midge ´ ll call you and talk you into it.
Ve-ve-ve Ox'da ve Midge'de ve Mary'de ve-ve-ve Saul'da- -
And-And-And Ox and Midge and Mary and-and-and Saul- -
Mekanizması sizin fotoğraf makinesiyle aynı.
Uh, the operation's exactly the same as your Midge camera.
Bunun gelmiş geçmiş en iyi şükran günü olacağını söyleyebilirim, Midge.
Say, this is gonna be the best Thanksgiving ever, Midge.
Midge, bu genç adam Pete Cavanaugh değil mi?
Say, Midge, is that thatyoung go-getter, Pete Cavanaugh?
Midge, yardımcı ol biraz.
Midge, help me out here.
Midge yanlarında mı?
- Yup. Have they got Midge up there?
- Aman Tanrım, Midge'i vurdular. - Otur yerine, Dick.
- Jesus Christ, they're shooting Midge!
- Midge'ı bırakamam.
- I'm not leaving Midge.
Midge'ı boş ver.
- Midge! - Fuck Midge, man.
Otur yerine!
Midge! - - Sit your punk ass down, man.
Ergenlik çağındayken kız kardeşimin bebekleriyle oynardım. Barbie ve Midge.
When I was a teenager I used to kind of fiddle with my sister's dolls Barbie and Midge.
- Evet, bu Midge'in fikriydi.
- Yeah, it was Midge's idea.
Midge, O bana bağırdı!
Midge, he yelled at me!
Tost yapmak zorundayım.
I've gotta make toast. Ya! Oh, jeez, Midge.
Dinle Midge.
Midge. Listen.
- Yirmi kasa, Midge.
- Twenty boxes.
Siparişi al Charles.
Take Midge's order.
Midge!
Oh Midge!