Millennium translate English
770 parallel translation
Tahminimce milattan önce ikinci milenyumdan.
Second millennium BC, I would guess.
Bin yıl, asır, gün, an.
The millennium, the century, the date, the moment.
Aracılığıyla konuşup, duyabileceğimiz ve hayatımızı yaşayabileceğimiz birini bulmak için bin yıldır arıyoruz.
We have searched for a millennium for one through whom we can see and speak and hear and live out our lives.
Şu an samimi umudum, bu güzel dünyadaki tüm uluslarla elele, gönül gönüle verip zamanımızı ve enerjimizi birleştirerek savaşları, kıtlığı, acıları ortadan kaldırmak ve nihai olarak yeni bin yılın insanoğluna yaraşır bir şekilde olmasını ortaya koymaktır.
My sincere hope is that now we shall join hands and hearts across this great globe and pledge our time and our energies to the elimination of war elimination of famine, of suffering and ultimately to the manifestation of the human millennium.
İnsan Milenyumu gerçeğe dönüşecek.
The Human Millennium will be a fact.
Yaptığımız bütün taş yapıtlar, resimler, yazılar birkaç yıl - belki de bin yıl - hayatta kalıyor, sonrasındaysa miladını doldurup... nihayetinde de toprağa karışıyorlar.
Our works in stone, in paint, in print are spared - some of them for a few decades, or a millennium or two - but everything must finally fall in war... or wear away into the ultimate and universal ash.
Millennium Falcon'un kaptanıyım.
I'm captain of the Millennium Falcon.
Millennium Falcon adını duymadınız mı?
You've never heard of the Millennium Falcon?
-'Altıncı milenyumun savaş gemileri.
-'Sixth millennium fighter craft.
Bazıları milenyum yaşında.
Some of it ageing a millennium.
Yedinci milenyuma yaklaştığımız bir zamanda insan ırkı, sonunda barış içinde yaşayacak. - Hepinize teşekkür ederim.
As we approach the seventh millennium of time, the human race at last will find peace, thanks to you.
Zamanın 7. Milenyumuna yaklaşırken... İnsanlık ırkı en sonunda barışı bulacak, sizlere teşekkürler.
As we approach the seventh millennium of time, the human race at last will find peace, thanks to you.
Bu şeref milenyum boyunca yaşayan hiçbir koloniste verilmedi.
An honour that has not been bestowed upon a living colonist in over a millennium.
– Millennium Falcon'u bulmuştuk lordum ancak bir asteroid kümesinin içine girdi, biz de...
– Yes, Admiral? – Our ships have sighted the Millennium Falcon, lord, but it has entered an asteroid field, and we cannot risk —
Millennium Falcon'u bulana yüklü bir ödül var.
There will be a substantial reward for the one who finds the Millennium Falcon.
Millennium Falcon ışık hızıyla gittiyse şu anda galaksinin diğer tarafındadır.
If the Millennium Falcon went into light speed, it'll be on the other side of the galaxy by now.
Yüksek hız mekanizması tamir edildi!
Ah! We're not interested in the hyperdrive on the Millennium Falcon. It's fixed!
Millennium Falconun yüksek hızını devre dışı bırakmış mıydınız?
Did your men deactivate the hyperdrive on the Millennium Falcon?
Müteakip dolunayda, Stirba'nın doğumunun 10'ncu milenyumu olacak.
At the next full moon, it'll be the 10th millennium of Stirba's birth.
Milenyumu tartışırken boşalmak entelektüel ve fiziksel açıdan çok yoğundu.
Ejaculating while discussing the millennium... was intellectually and physically overwhelming.
David Dr Stout, Milenyum Projesi bilimsel direktörüdür.
David, this is Dr. Stout, senior scientist on the millennium project.
Hadi bakalım, hodri meydan.
Go ahead, make my millennium.
Biliyordu ki o çıkıntıya ulaştığında bedeni bin yıllık bir sefahat dönemine geçiş yapacaktı.
She knew her body as if she'd had it for a millennium... And with an ease neither of them had ever, ever, known... He reached for her...
Binyıl sona ermişe benziyor.
Looks like the millennium just ended.
Bin yıl sürse bile.
Even if it takes a millennium.
Uzak geçmişte, Ventaxian kültürü... çok ileri bir bilimsel seviyeye erişmiş, ama bin yıl kadar önce teknolojiye sırtlarını dönmüşler.
In the distant past, the Ventaxian culture had achieved an extremely advanced scientific level, but a millennium ago they turned their backs on technology.
Bu binyılın en son kullanılan silahı olan manyetik akseleratör tabanca nonlineer eğrisel bir elektromanyetik akümülatör aracılığıyla nötronların akışını bozuyordu. Eee yani?
The magnetic accelerator gun, the last hand-held weapon of this millennium, displaced the flow of neutrons through a nonlinear cycloid electromagnetic accumulator.
Bu yüzyılda değil.
Not in this millennium.
Yeni bir bin yıla giriyoruz... yeni bir çağa.
We are heading into a new millennium a new time.
Bir leprikan için uzundu bu süre.
It's been a long millennium for the leprechaun.
Sith'lerin nesli tükeneli nerdeyse bin yıl oldu.
Impossible. The Sith have been extinct for a millennium.
Bin yıl boyunca, bu insanlara bir şeyler verdikten sonra, olmaz.
Not after a millennium of providing for these people.
Ve milenyuma yaklaşırken...
And as we approach the millennium...
Ben Hoy! Kashfar'ların sonuncusu! Benim dediklerimi yapmak için çağırıldın!
After a millennium's worth of time, the phantasm Hildegarn has now been completely revived!
Jerry, bin yıl bitmeden o filmleri istiyorum.
Jerry, I need those films before the end of the millennium.
Bin yıldır kayıptı.
Lost for a millennium.
Bu kişiler milenyum sonunda kutlanacaklar.
These will be the names they celebrate at the end of the millennium.
Sizi milenyumun evliliğine götürüyoruz.
We're taking you to the marriage of the millennium.
Bizler milenyuma yaklaşıyoruz, Değişimin gelişi kaçınılmaz ve biz ondan korkmuyoruz, ona meydan okuyoruz.
Yet, as we approach the coming millennium, we dare not shrink from the specter of inevitable change.
İnsanlar bunun yaklaşan milenyumla ilgisini merak ediyor.
Links with the Millennium?
Baylar ve bayanlar,... üç dakika içinde, dünya yeni bir milenyuma girecek bununla birlikte zaman ölçümündeki doğruluğa yeni bir standart geliyor!
Ladies and gentlemen, in three minutes, the world enters a new millennium and a new standard of accuracy will come to how we measure TIME!
Bir başkan adayı Tanrıdan bir ceza olarak büyük bir depremin Los Angeles'ı yok edeceğini öngördü.
A presidential candidate predicts a millennium earthquake will destroy LA in divine retribution.
Kardeşlerim, yeni milenyuma doğru ilerliyoruz.
Brothers, we are moving into the next millennium.
Ve bunun, yeni bin yıl başlarken... gerçekleşmesi öyle müthiş ki.
And it's so perfect that it's happening at the beginning of the new millennium.
Üçüncü bin yıldayız.
It's the millennium.
Bin yıl.
"Millennium."
Bin yıl. Bunu sevdim.
"Millennium." I like that.
Üçüncü bin yıl.
It's the millennium.
İyi ifade, dostum.
"Millennium." Good word, my man.
- Milenyum.
Millennium.
Efendi Luke...
Master Luke Millennium Falcon... Cloud City.