Minibar translate English
254 parallel translation
- Benim minibarımı talan etmek için gelmedin değil mi?
You didn't come to raid my minibar, did you?
Minibarın yanında ölüm.
Death by minibar.
Herkes minibara bakmaya geliyor.
Everybody wants to check minibar. Go away!
Ne hizmetçi, ne mini bar kontrolü. Ne de yastığın üzerine koyduğunuz çikolatalar.
Not the maid, not to check the minibar, no chocolates on the pillow.
Mini barın anahtarı yok.
There's no minibar key.
Hayır, kapısı açık bir mini barı sana emanet edemem.
Oh, give it to me. No. You can't be trusted with an open minibar.
Mini barın anahtarı.
The minibar key.
Hadi şimdi gel de bana kendi mini bar anahtarını ver.
Now, why don't you come over here and give me your minibar key?
Mini bardaki elma şarabını açalım mı?
So you wanna open up some of that apple wine in the minibar?
Minibarın anahtarı var mı?
They leave a key for the minibar?
Minibar yok.
There is no minibar.
Şehir haritası oda anahtarı, minibar ve televizyon.
Map of city town, room-key, bar please, and TV!
Ben İzlanda'lı misafirlerimizin mini barını dolduruyordum.
I was just refilling our Icelandic guest's minibar.
Sana soracaktım, o mini bar... Her şey dâhil mi?
I was gonna ask you, is that minibar.... ls that included with the whole thing?
Hayır, biz, anlarsın ya Louise Teyze ve mini bar hakkında konuştuk.
No, we just, you know... he talked about Aunt Louise and the minibar.
Mini bar mı?
The minibar?
Dolabı, mini bara dönüştürüyorum.
I'm turning the fridge into a minibar.
- Kit-Kat'ları nereye koyayım?
You cannot have a minibar. Where should I put the giant Kit-Kats?
- Mini bara tıkıver.
Stick them in the minibar.
Bu suite ve minibara şükrediyorum.
I'm grateful. I'm grateful for this suite. Greatful for the minibar.
- Odamda yalnız olacağım.
I'll go into the minibar, spend time with myself.
Mini bardan bir şeyler iç.
Take something from the minibar.
Mini barların da anahtarlarını alamayacaksınız.
Also, all the keys to the minibar have been duly confiscated.
Mini barı nasıl açtın?
How'd you get the minibar open?
Kendine minibardan birşeyler al.
Get something from the minibar.
Aa minibar. Harika.
Oh, minibar... ooh, whoopee.
Minibardan fıstık falan almadık.
We did not take a bag of Mashuga Nuts from the minibar.
Tamam ama minibara el sürmek yok.
All right, but hands off the minibar.
Minibar demeyi tercih ederim ama evet.
I like to refer to it as a minibar, but, yes.
Küfelik olmuş, yani minibarı temizleyelim.
He's back on the wagon, so let's clear out the minibar.
- Neden koç? Minibar konusunda güvenilmezsin.
- You cannot be trusted with minibar.
Mini barın anahtarı sende yoktur değil mi?
You wouldn't happen to have the key to the minibar, would you?
Mini bar kullanımınıza hazır.
The minibar... is available for your convenience.
Mini bar harcamaları bile birikmişti.
The minibar charges alone were starting to add up.
Tatlım, denedim. Fakat ondan her ayrılmaya gidişimde inci gibi bakışından atıyor beni minibara yaslamasıyla sonlanıyor.
Honey, I've tried but every time I go to break up with him he flashes those pearly caps and I end up bent over the minibar
Minibarı da var!
And a minibar!
Marge'ı eski haline döndürmenin ve mini bardan aldığım şekerlerin yerine bir şey koymanın bir yolunu bulmalıyım.
Gotta find a way to change Marge back. And replace the MM'S I took from the minibar.
Boş bir otel odası. Mini bar. Paralı filmler.
Empty hotel room, minibar, pay-per-view movies.
Bakıyorum kancalar yerinde, halı mükemmel... ... laptop var, mini bar var.
Got the Phat Farm hookup shag carpet, laptop, minibar.
Minibardan birşeyler aldık.
We took something from the minibar.
- Evet, mini bardan.
Yeah, out of the minibar.
Talimatlar mini barın üzerinde yazıyor.
All instructions are in the minibar.
Ve bu da bu mini bara evimizdeki buzdolabı gibi davranacağız demek.
And that means treating the minibar like it's our refrigerator at home.
Havalandırmanız ve mini barınız var... ve üç ayarlı lambanız...
You have air-conditioning and a minibar... and the three-way light...
Plazma ekrana, kaset çalara. Mini bar'a.
Plasma flat screen, a couple of turntables, minibar.
Minibarı boşaltmayı unuttuk.
Uh-oh. We forgot to empty the minibar.
Jakuzi, mini bar, yumuşak beyaz bornozlar.
Jacuzzi, minibar, fluffy white robes,
"Fabrika" ile Four Seasons'ta olduğunu ve Drina'ya minibarı açmayı öğrettiğini kastediyorsan...
If by "factory" you mean the Four Seasons... ... teaching Drina to unlock the minibar...
Mini bara diet cola Baikul dolduruldu ve bornozlara otelin amblemi dikildi.
The minibar is stocked with diet cola, and the hotel insignia has been stitched into the bathrobes.
- Tamamen dolu bir minibar. Kola, çikolata, küçük içki şişeleri. Harika bir CD çalar.
Fully loaded mini-bar, soda, candy, little bottles of hooch... a really great CD player, CDs down below... and a DVD library above.
Bir yatak ve minibarı var.
It's just faster.