Miss lemon translate English
259 parallel translation
- Bayan Lemon?
- Miss Lemon?
Teşekkür ederim, Bayan Lemon.
Thank you, Miss Lemon.
Bayan Lemon, diğer dosyalama sistemlerini tamamen tarihe karıştıracak bir dosyalama sisteminin hayalini kuruyor.
Miss Lemon dreams of the perfect filing system besides which all other filing systems will sink into oblivion.
Bayan Lemon, Albay Hastings ve ben yarına kadar uzaktayız.
Miss Lemon, Captain Hastings and I will be away until tomorrow.
Hayır, Bayan Lemon.
- No, no, no, miss Lemon.
Yazdınız mı, Bayan Lemon?
You have that, miss Lemon?
Hayır, sevgili Bayan Lemon, belki okumaz ama belki yeni işverenleri okur.
No, my dear Miss Lemon, perhaps she will not, but perhaps her new employers will.
- Eliza Dunn'dan haber çıkmadı mı, Bayan Lemon?
- No word from Eliza Dunn, miss Lemon?
- Evet, Bayan Lemon, evet?
- Yes, miss Lemon, yes?
- Mektubu okuyun, Bayan Lemon.
- Reads it to us, miss Lemon.
Teşekkür ederim, Bayan Lemon.
Thank you, miss Lemon.
Sol tarafa. Bayan Lemon, en azından bir santimetre daha sola.
Miss Lemon, at least one centimetre to the left.
Ama kabul ediyorum, Bayan Lemon.
But I do, Miss Lemon.
Önce can sağlığı, Bayan Lemon.
Life first, Miss Lemon.
Bayan Lemon, Bay Raffles'ı dinlemeye devam edin.
Miss Lemon, back to M. Raffles.
Bayan Lemon'a söyle de, Baş Müfettiş Japp'ı telefona bağlasın.
Kindly ask Miss Lemon to get me the Chief Inspector Japp on the telephone.
Bayan Lemon, adamın turta yaptığını söylüyor.
Miss Lemon says he makes pies.
Bir bardak ıhlamur suyu daha, Bayan Lemon.
Another tisane, if you please, Miss Lemon.
Önemli meseleler beni bekliyor, Bayan Lemon.
Well, serious measures are called for, Miss Lemon.
Saati söyler misiniz, lütfen, Bayan Lemon?
Do you have the time, please, Miss Lemon?
Ne yapıyorsunuz, Bayan Lemon?
What are you doing, Miss Lemon?
Bayan Lemon, siz çok güzelsiniz.
Miss Lemon, you are beautiful.
Hayır, hayır, Bayan Lemon.
No, no, no, no, no, no, Miss Lemon.
Hayır, saçmalamayın, Bayan Lemon.
No, no, no, no, no, no, nonsense, Miss Lemon.
Ne düşünüyorsunuz, Bayan Lemon?
Well, what do you think, eh, Miss Lemon?
Poirot için endişeleniyorum, Bayan Lemon.
I'm worried about Poirot, Miss Lemon.
Bayan Lemon, ıhlamur suyumu getirin lütfen.
Miss Lemon, my tisane, if you please.
Bayan Lemon, söylemeliyim ki anahtarlar konusunda çok endişeliyim.
I say, Miss Lemon, I'm fearfully worried about the keys.
Düzen ve metot, Bayan Lemon.
Order and method, Miss Lemon.
Lagonda'da bir delik var, Bayan Lemon.
The Lagonda's got a hole in it, Miss Lemon.
Küçük gri hücreler, Bayan Lemon.
The little gray cells, Miss Lemon.
Bayan Lemon!
Miss Lemon!
Bayan Lemon, pastaları getirdim.
Miss Lemon, I have the cakes.
Evet, Bayan Lemon.
Yes, Miss Lemon.
- Teşekkür ederim, Bayan Lemon.
- Thank you, Miss Lemon.
Gidip onunla konuşun, Bayan Lemon.
Go and intercept her, Miss Lemon.
Evet, Bayan Lemon.
Hum! Well, Miss Lemon.
- Belki değildir, Bayan Lemon.
- Perhaps not, Miss Lemon.
Bayan Lemon, işler gittikçe daha da karışıyor.
Miss Lemon, it becomes denser by the minute.
"Sahaya mı ineyim", Bayan Lemon?
"Get up there hunt out", Miss Lemon?
Bayan Lemon, kapıya bakar mısınız?
Miss Lemon, the door, if you please.
Bayan Lemon, Belçikalı özel bir dedektifin hayatında bu küçük hayvanların yeri yoktur.
Miss Lemon, small animals have no part to play in the homelife of a private detective from Belgian.
Aynen, Bayan Lemon.
Mais certaînement, Miss Lemon.
Analiz ve sentez, Bayan Lemon.
Analysis and synthesis, Miss Lemon.
Hastings ve Bayan Lemon, anladığım kadarıyla Davenheim ve Salmon bankasında paranız yok?
Hastings, Miss Lemon, I trust you have no money in the bank of Davenheim and Salmon?
- Birkaç gün içinde iflas etmelerini bekliyorum, Bayan Lemon.
- I expect to be crash within the next few days, Miss Lemon.
Telefonu bağlayın, Bayan Lemon.
Put her through, Miss Lemon.
- Bayan Lemon?
- Miss Lemon? - Mr. Poirot.
Bayan Lemon?
Miss Lemon?
Harika bir iş çıkardınız, Bayan Lemon.
Excellent work, Miss Lemon.
Doğru.
How true, Miss Lemon.