Mortuary translate English
421 parallel translation
Polis tarafından morga çağrılmış.
He's been asked by the police to go to the mortuary.
Bu cesedin morgdan alınması için belge.
This is the release certificate for the body... from the mortuary.
- Yalnız bilin ki ben hiç ceset görmedim. Morg da bile! Çirkinmiş, değil mi?
Not even in a mortuary... ugly devil, isn't he?
Para mı? Parası yoktu. Morgda cesedini gördüm, ama siz ~ neyiniz var?
I saw his body at the mortuary, but you're certain - what's the matter?
Morgda fiilen Dimitrios'un cesedini gördüm mü dediniz?
Did i understand you to say that you actually saw the body of dimitrios in the mortuary?
Evet. Üzerinden çıkanlar morgdaki masaya konulmuştu.
Yes, everything taken from it was right there on the mortuary table, but there was no money, none.
İstanbul Morgunda gördüğünüz, Bay Leyden Dimitrios'u kendi başına ortadan kaldırmaya yeltenen Gullus idi.
What you saw on the mortuary slab in istanbul, mr. Leyden, was gullus after he tried to put certain ideas about dimitrios into practice.
Bay Medcraft, Bay Eyalet Morgu'nun müdürü siz misiniz?
Mr. Medcraft, you are the manager of the Bay State Mortuary?
Bir kısmının ses yalıtımlı hücre, öteki kısmının ise morg olduğu anlaşılıyor.
As it turned out, one part got to be a big padded cell and the other a mortuary.
Burası bu işlere bakan polis karargâhı değil mi?
This is more like a mortuary than police headquarters.
Bir cenaze evinde çalışıyorum.
I work in a mortuary.
Bu nedenle düşündüm ki, bu koşullarda bakmak için morga kadar gelip, bize fikrinizi söyleyebilirsiniz.
So I thought, under the circumstances you might come along to the mortuary for a look and give us your opinion.
Bayan Wilkinson'un kardeşi Lonra'dan çağırıldı, görüyorsun, ve biraz önce asistanıma morgdaki cesedin kesinlikle ona ait olmadığını söyledi.
Miss Wilkinson's brother was called down from London, you see, and he has just told my assistant that the body at the mortuary positively is not hers.
Arkadaşlarına cenaze evimi tavsiye ettin.
You recommended my mortuary to your friends.
Onu Cohen Morgu'na verin.
Turn him over to Cohen's Mortuary.
Yönetim, parasını ödeyenler için bu şekilde bir düzen kurdu.
WE'RE STILL NOT FOLLOWING YOU. WHAT'S HAPPY GLADES? THE WORLD'S G REATEST MORTUARY.
1973'te zannedersem. Evet, evet.
WELL, WHEN DID THIS MORTUARY-
Onu morga geri götürün.
Take him back to the mortuary.
- Morg mu, komutanım?
- Mortuary, sir?
- Tepe üzerinden morga.
- In the mortuary, via the hill.
Bu adamı koşar adım morga götürün.
Double this man out to the mortuary.
- Bay Robbins, morgdan.
- Mr. Robbins from the mortuary.
Bu benden kaçan eşimin morg maskesi.
It's the mortuary mask of my wife, who ran away.
Diğerlerini üzmesin diye ondan kalanları morga yerleştireceğim.
I'll have the remains placed in the mortuary to avoid upsetting the others.
O yere üzerimde ceketsiz seyahat ettim, boş nutuklarınız sizi morga gönderirken... ben bir tüccara karşı savaş veriyordum.
I travel the land waging a merchant's war. While your noble words lead you to the mortuary, one gabbles on, the other murders.
Morg konusu ne oldu?
What about the mortuary?
Weaver beni aradı ve bütün olanları anlattı.
Weaver telephoned me from the mortuary and told me all about it.
Morg görevlisi geldi, efendim.
The mortuary attendant, sir.
Kensington morgunda yapılan otopside... ikisinin de ölüm nedenlerinin... boğulma olduğu anlaşıldı.
Later today, I was present at Kensington mortuary when it was established that the cause of death was strangulation in both cases.
Bunun yanı sıra cenaze nakil belgesine de ihtiyacımız var. Bunun Napoli'deki yetkililer tarafından imzalanması gerekiyor.
We also need a mortuary passport... but this has to be issued by the authorities in Naples.
Morgdaki cesetleri hatırlıyor musunuz?
You remember the bodies in the mortuary?
Evet, öğleden sonra morgda gördüm.
I saw him this afternoon at the mortuary.
- 4'te mi? - Morg o zaman açılacak.
That's when they open the mortuary.
Morgtan ayrıldığında seni izlemek zorundaydım.
When you left the mortuary, I had to follow you.
Amerikan tarihi öğrenen çocuklar... bir morgdan sadece birkaç metre ötedeler.
Children learning American history... only a few feet from a mortuary. Strange?
Bu ne böyle, cenazede miyiz?
What is this, a mortuary?
Burası bir mezarlığa döndü.
This place is beginning to resemble a mortuary.
Cenazede tabutunun içine bakmış mıydın?
Did you look in the casket? At the mortuary?
Savcının incelemesinden sonra, cesetleri morga götürüldü... burada cenaze görevlileri cesetlere baktılar... ve çocukların vücutlarının cenaze için... 6 günden önce birleştirilemeyeceğini söylediler.
After the coroner's investigation, the bodies were taken to the mortuary... where the undertaker took one look at them... and said their bodies couldn't be reconstructed for the burial... without six days of steady work.
Tekstil dükkanıyla cenaze evinin ortasında.
Right between the dry goods store and the mortuary.
- Dobbs Morgu.
- Dobbs Mortuary.
Vera cenazemizi düzenlemek için beni morga sürükledi.
Vera dragged me to the mortuary to arrange our funeral.
Hayır. Kendisi morgda.
The body's at the mortuary.
Morgun dışındayken, bu sabah Kentucky'de sabah haberlerinde.. ... Stephen Earl'ün ölümünü duyduğunuzu ve hemen atlayıp geldiğinizi dememiş miydiniz?
Outside the mortuary, you said you heard of the death of Stephen Earl... this morning on the early news broadcast in Kentucky and flew right in?
Bir çeşit cenaze malzemesi.
A mortuary object.
Caddenin karşısındaki morgda mumyalama yapar.
He's the embalmer at the mortuary across the street.
- Çünkü neden morga gitsin ki?
.Why would he be going into a mortuary?
Morgdayız.
We're at the mortuary.
Pekâlâ, Müfettiş. Arkadaşımızın morga götürülmesini halledersen, öğleden sonra ona bir otopsi yapacağım.
All right, Inspector, if you arrange for our friend to be brought down the mortuary
Burası, Carlton Kardeşler Cenaze Kaldırma Kurumu.
You have reached the Carlton Brothers Mortuary.
Seni bu tünelden yalnızca morg servisini kullanarak çıkarabiliriz.
We can only get you out through the tunnel used for mortuary services.