Moses translate English
1,764 parallel translation
- Hayır. Eski.
Old as Moses.
Kutsal Musa, bu çok güzel.
Holy Moses, it's beautiful.
İsa ve Musa, bundan bir kaç yıl önce buldular, sanırım.
Jesus and Moses, they put it together over lunch. A few years back now, I think it was.
Musa'nın Hanukkah ile ne ilgisi var ki?
What does Moses have to do with Hanukkah?
Enid yatıştırıcıları almayı bıraktığından beri her şey tersine gidiyor.
Sweet Moses. Everything has gone straight down the crapper since Enid got off anti-depressants.
Duydum ki Moses Adalet Bakanlığı'nda terfi edilmiş yine.
I heard Moses got promoted over atJustice again
Hayır, ama çok uzun zamandır tanışırız.
No, but we go way back to when Moses wore short pants.
Musa, bir çalıyla konuşmuştu, değil mi?
Moses talked to a bush, didn't he?
İşte Musa'nız!
There's your Moses.
- merhaba Musa
Hello, Moses.
- düğün yemeği hazır!
Moses, the wedding food is ready. Shh.
- ki yaşayabilesin
If you shoot me first, maybe she'll live. - Moses! Moses!
- ben değiştim
No! - I've changed. - Moses, I need you...
- Musa!
- Get out of here and call the police! - Moses... Moses!
- Musa!
Moses, oh. God.
- Mary
Mary. Moses.
- Musa.
- Moses.
Musa, tekrar yürüyorum.
Moses, I am walking again.
Sansasyon avcılığını bıraktın sanıyordum, Moses?
I thought you gave up muckraking, Moses.
Siz bir gazete yönetiyorsunuz Moses. Ve benim sizin için her zaman vaktim var, ama... şimdi korkarım, zamanınızı tükettiniz.
You run a community weekly Moses and I'll always have time for you but now that time is up.
Eski iyi dönemlerde değiliz Moses.
These aren't the good old days, Moses.
Moses Ashford. Benim gazetemde çalışıyor.
Moses Ashford, I own the paper he works for.
Alo. Bu Moses Ashford'un..
Hello, you've reached the answering machine for...
.. telesekreteri.
Moses Ashford.
Ama bunları mutlaka görmelisiniz.
Moses, you're gonna wanna see this.
Bu tür hikâyeler... aslında Herald'ın profiline uymuyor.
This kind of story... not really in the Herald's wheelhouse, is it Moses?
Bu Moses, kocam.
This is Moses, my man.
Malindi plajının en yakışıklı erkeği Moses'di ve o sadece beni istiyordu.
Moses was one of the most handsome men in Maralai. And he knew it.
Moses Kikuyu'lardan. Gururlu biridir.
Moses is a very proud man.
Moses nerede?
Where's Moses?
Moses, Malindi'de iyi bir iş buldu.
Moses have found a good job in Malendi.
Yorgun değil misin, Moses?
Aren't you tired, Moses?
Ben Moses değilim.
I'm not Moses.
Aslında o, People's Choice adayı aktör Moses Taylor'ın bizzat kendisiydi. * Onu üne kavuşturan rol ise kurallara düşkün dedektif...
In fact, it was People's Choice nominated actor Moses Taylor, famous for his portrayal of the rule-abiding detective
Moses Taylor ile tanıştım.
I met Moses Taylor.
Bu sırada Lindsay ise parkta Moses Taylor'la buluşmayı bekliyordu.
Lindsay, meanwhile, was waiting in the park for her date with Moses Taylor.
Ama Lindsay ile Tobias'ın bilmediği şey Frank Wrench'i oynayan aktörün Lindsay'i kurtarmak yerine öfkeli silah karşıtı fanatiklerin başlattığı "Moses Taylor İnsanları Avlıyor" skandalından kaçmaya çalışıyor olmasıydı.
But unbeknownst to Lindsay and Tobias, the actor who played Frank Wrench wasn't saving her, but was just trying to distance himself from the outlandish "Moses Taylor Hunts People" scandal that had been started by a rabid antigun fanatic.
Bugün kimsin? Musa Peygamber mi?
Who are you today, Moses?
Aman tanrım.
Holy Moses.
"Ve Musa Peygamber dedi ki : Bu Tanrı'nın size yemeniz için verdiği ekmektir."
"And Moses said : this is the bread the Lord has given you to eat."
Hatalı olduğum hâlde huysuzluk yaptım. Siz de kendi adınıza, beni küçümsemiş olduğunuzu... unutmayın.
And since I do tend to be prickly when in the wrong... if you on your part was to realise Moses did the heavy lifting already... the fucking tablets and so forth.
ayrıca musa ktarafından ayrılmıs bir Kızıldeniz var arkamda Görmek ister misin?
I also got Moses parting the Red Sea on my bottom. You want to see that?
Musa'nın Çilesi'ne yeşil ışık yaktı.
He's greenlighting "The Passion of Moses".
Musa, sen ezik misin? "Evet eziğim, Homer."
Hey, Moses, are you a loser? "Yes I am, Homer."
Gösteriler vardı. "Musa ve Yanan Çalılık." Oğlunuz gerçeğe uymadığını düşünmüş.
There have been several presentations, including "Moses and the Burning Bush" which your son seemed to feel lacked authenticity.
- Hayır, Musa.
- No, Moses.
Musa'dan Sandy Koufax'e kadar süren güzel bir gelenek. Yerden göğe haklısın! Ben kahrolası geçmişte yaşıyorum!
3,000 years of beautiful tradition from moses to sandy koufax, you're goddamn right i'm living in the fucking past!
Yani, bir yere gitmiyorlar.
That today moses was gonna come down from the mountain top, turn you into police?
- hadi - yapmayacağım. değiştim ben!
Moses, help me! - Go on. - I won't do it.
Moses!
Moses!
Bir numara adalet.
Oh, Moses, you need law? Number one justice right here!