Mouth translate English
29,612 parallel translation
O zamanlar ağzımı kapalı tutmuştum. Tıpkı iyi bir asker gibi.
At the time, I just shut my mouth, like a good soldier.
Oh, evet, evet, ağzım da öyle.
Oh, yeah, yeah, my mouth too.
Yalan söyleyen çeneni kapat.
You shut your lyin'mouth.
Şu minik buruna baksana, şu minik ağıza.
Look at that little nose, that little mouth.
Shh. O baldan dudaklarını bir yaklaştır Ve sadece dinle.
Close that pretty little mouth of yours and just listen.
"Öpüştü ve onu aç ağzıyla öptü."
"she kissed and kissed her with a hungry mouth."
Ağzı bozuk olanı sorgulayın.
All right, question the foul mouth.
Ve tüm bu süreçte ağzını bile açmadı.
And barely opened her mouth in the process.
Bununla bir Sauterne'i eşleştirirsem babamın ağzı patlar.
If I pair a Sauterne with that, my dad's mouth will explode.
Söylentiler başlamayacağını bilsem o ağzını öpmek isterdim.
I would kiss you on the mouth if it wouldn't start rumors.
- Oğluna diline dikkat etmesini söyle!
- Tell your boy to watch his mouth, will you?
- Kapa çeneni!
- Shut your mouth!
- Evet biz nehir ağzının oradaki Related'dayız.
- Yeah, we're at the Related now down by the river mouth.
Hoş ve sakin bir yer orası.
That's nice and quaint there at the mouth of the river.
Boğazına bakabilmem için ağzını açar mısın?
Will you open your mouth so I can look at your throat?
- Aptalın tekiydi.
He was a mouth breather.
Ağıza benzeyen şey mi?
The thing that looks sort of like a mouth?
Callahan'ın çenesi çok düşük.
Callahan has a big mouth.
Sessizce söyleyebilirsin ya da işaret diliyle.
You can mouth it. Or sign.
Pek hayat kurtarıcı birine benzemiyorsun ama, kimsin sen?
Not to look a gift life-saver in the mouth, but who are you?
Ağzında bir şey var.
Sir, there's something in its mouth.
Aynı zamanda ağzım açık yemek yediğimi de söylediler.
I have also been told that I chew with my mouth open.
Lafı ağzımdan aldın.
You took the words right out of my mouth.
Kurbanın kafasındaki çuvalı çıkarınca ağzını kapatan bir bant buldum.
Your victim... when I removed the hood from his head, I found duct tape covering his mouth.
Amaç bütün dünyanın attığı çığlıkları duymasıyken neden ağzının bantla kapatıldığını öğrenmek istiyoruz.
We're asking to know why his mouth was taped shut when the world was meant to hear him screaming.
- Ağzından vurulmuş.
She was shot in the mouth.
Bir gün yatagimin yanina bir varil koyacagim ve direkt agzima sokacagim bir pipet gibi ve sonra da bayilana kadar içecegim.
One day, I'm gonna put a barrel next to my bed and just run a line straight into my mouth like a straw, and I'm just gonna suck on that until I pass out.
Ellerini kardeşlerinin ağzından uzak tut.
Okay, just keep your hands out of your brother's mouth.
Ağzında gazlı bez var canım.
You've got gauze in your mouth, sweetheart.
Ağzımda bir şey var.
Hey. There's something in my mouth.
Neden ağzımda gazlı bez var?
Why is there gauze in my mouth?
Senin de ağzında gazlı bez var.
You have gauze in your mouth, too.
Mecbur kalırsan ağzından öp.
Kiss her on the mouth if you have to.
Çenemi kapalı tutup, dinlerim.
Well, I just keep my mouth shut and listen.
Bana dişlik alırsan oynarım.
You get me the right mouth guard, and I'm in.
Kendini ağzından vurmuş gibi görünüyor.
Looks like he shot himself in the mouth.
- Ben de öyle dedim, ancak damağında bir hematom buldum.
- That's what I said until I found... a hematoma on the roof of his mouth.
Arkadan tutulmuş ve ağzına silah sokulmuş.
So he was immobilized from behind, and the gun was shoved in his mouth.
Ve birlikte çalıştıkları zaman, ağız köşeleri yukarı doğru hareket eder. Evrensel olarak gülümseme olarak bilinir.
And when they work in unison, the corners of the mouth move upward, producing what is universally known as a smile.
Ağızı yukarı kaldır.
Mouth up.
Çeneni kapalı tutacağını söyledin, çünkü seni kurtaracaktı.
You kept your mouth shut'cause he said he would get you out.
Çenemi kapalı tutacağımı söylemiştim.
I told you I'd keep my mouth shut.
Ve ağzının ve burnunun etrafında iplik parçaları var, test edeceğiz.
And I'm seeing some fibers around the nose and mouth, so we'll test that at the lab.
Ağzının içinde ve dudaklarında petesiyal kanama mevcuttur.
Petechial hemorrhaging is present in the mucosa of the lips and the interior of the mouth.
Elleri ağzımın üstünde.
He has his hand - over my mouth.
Öyleyse ağzımla söylemeyeceğim.
Then I won't say it with my mouth. I'll just say it with my eyes.
Ağzına bir tane çakmak istiyorsan böyle yapılır.
You want to smack him in the mouth for real, this is how it's done.
Seni yere sermeden önce laflarına dikkat et. ( my nigga )
You better watch your mouth before you get knocked out.
Ağzıma girdi.
- Oh! - Oh, it's in my mouth!
Ağzıma girdi.
It's in my mouth.
Çeneni kapalı tut.
You keep your mouth shut, you understand?