Mustang translate English
957 parallel translation
- Seni ihtiyar katır!
You old mustang!
- Vahşi At Mağarası.
- The Mustang Grotto.
Frenchy, seni yaşlı hırçın at seni.
Frenchy, you old mustang.
Mustang!
You mustang!
Nevada usûlü.
Nevada mustang.
Sen de yarın bizimle gelip, atlar için yardım edeceksin.
You come along tomorrow and help us run some mustang.
Batıda tüm sabanlara bu hayvanlar koşuldu.
Mustang blood pulled all the ploughs in the West.
Birileri bu hayvanları yakalamasa, bu insanlar burada barınamazdı.
They couldn't have settled here unless somebody caught mustang for'em.
Bu yabani atları da vurup, akbabalar için bırakırlar.
They shoot mustang and leave'em for the buzzards.
- Babanın arabası müthiş. Bir, Mustang.
Nice car, your father's Mustang.
Üstü açık, kırmızı bir araba. - Tam olarak, bir Mustang.
- A red convertible, chief.
Ama, Mustang'ı kullanan şu ufak tefek adamı, kolunun altında bir çerçeveyle bulursak, büyük ihtimalle hırsızı da yakalamış oluruz. Değil mi? - Çok şaşırırım.
But if we find the driver of the Mustang with the painting we'll have our thief no doubt.
Mustang'ı benim yüzümden getirmek zorunda kaldı.
The Mustang was my fault.
- Çünkü, Mustang da onun işiydi.
- The Mustang was his job too?
- Gerçek hırsızı yakalamaya. Yatın sahibini. Mustang, onun ve tablo da içindeydi.
To the owner of the yacht, the real thief.
Bir tane yakaladı. Mustang. Arka bahçeye gömdü.
Well, he finally caught one, a Mustang, and he buried it in the backyard.
Seni Mustang'lerin içinde, İtalyan takım elbiseleriyle, şık bir apartman dairesinde ve güzel kadınlarla görmek istiyorum.
I wanna see you in a fastback Mustang, Italian silk suits a decent apartment, a go-go baby all the way.
Seni yeni Mustang'imle hava alanına ben bırakırım.
I'll drive you to the airport in the new Mustang.
- Hangi yeni Mustang?
- What new Mustang?
- Senin yeni Mustang'in.
- Your new Mustang.
Florida, Mustang, tilkiler...
Florida, Mustangs, foxes...
- Mustang'in var ya.
- You already got a Mustang.
Onu ve tekerlekli sandalyesini Mustang'e sığdıramayız da ondan.
I don't think we can get the wheelchair in the Mustang.
Bir Mustang aldım zaten.
I got a Mustang.
Bu akşam mustang'lerimiz ile işaretini bekleyeceğiz ve seni takip edeceğiz, Tashunka-Witko.
This night we'll turn the mustangs on your signal and follow you, Tashunka-Witko.
Bu 273 yarışçının arasında 145 numaralı Mustang'ı süren Jean-Louis Duroc başlamak üzere.
And among those 273 competitors Jean-Louis Duroc driving the Mustang number 145 is about to leave.
Tarak ve fırçaya ihtiyacı olan saçın neden vahşi bir atınki gibi dağınık?
Why do you wear your hair like some wild mustang that needs a curry-comb and a brush?
Bir gün Mustang'i ve Scarsdale'de müstakil... evi olan mükemmel kocayı bulacaksın... ve mutlu akşamlarınızı beraber Monopoly oynayarak geçireceksiniz.
One day, you'll find a perfectly good husband... with a Mustang and an English Tudor in Scarsdale... and you'll spend perfectly happy evenings together playing Monopoly.
Ford Mustang ya da onun gibi bir şey.
The ford mustang or whatever.
Şuradaki Mustang'in anahtarını getirebilir misiniz?
Would you like to go get me the keys to the MG there?
Bir Mustang, oğlum söyledi.
A Mustang, my son said.
Texas Mustang midillilerinden alabilmek için bol şans gerek!
Buying Texas mustang ponies, you'll need plenty of luck!
Apaçi bölgesinden sürüler halinde mustang getiriyorum.
I'm bringing a herd of mustangs through Apache country.
Vahşi at ( Mustang ) mı?
Wild horse ( Mustang )?
Savaşın kaderini değiştirecek dikkat çekici Mustang uçaklarıyla korunuyorlardı.
But now they were escorted by the Mustang, a remarkable aeroplane which was to change everything.
Mustang'ler, bombardıman uçağı menziline ve avcı uçağı performansına sahipti.
It had a bomber's range and a fighter's performance.
Benim vahşi mustang atım bu safkanların yarısı kadar iyi olsa yeter... çünkü ben bu ağırkanlılardan iki kat daha iyiyim.
My bronc only has to be half as good as them hotbloods'cause I'm twice as good as these oldbloods.
Bir mustang kazanacak.
Won by a bronco.
Bir mustang'in sürati, nefesi ve dayanıklılığı değme safkanda yoktur.
No thoroughbred has the speed, wind or bottom of a mustang.
Batının en iyisi Amerikan mustang atlarının... yetiştiricisi olarak, bir mustang ile birinci gelecek adama... 1000 dolar da benden!
In the interest of the West's greatest horse, the bronco and myself, who grows them, I'm putting up an extra $ 1,000 to the bronco rider who wins!
- Ben Mustang alacağım.
Maybe I'll get a Mustang.
- Evet, Mustang'ı var...
- Yes, he owns a Mustang..
Hala onun içinde vahşi bir atın ruhu var.
She's got some mustang in her.
Mustang, güzel araba.
Mustangs, they're tough.
Mustang'li pislikler.
White trash with Mustangs and madras.
Heinmuller adında bir adam turuncu siyah 77 model bir Mustang'la çarpışmış.
A guy name Heinmuller had a collision with an orange and black'77 Mustang.
Yani Başkana ciddi ciddi... bir uzaylının geldiğini... Madison, Wisconsin'li ölmüş bir boyacının kimliğine bürünüp... turuncu siyah 77 model bir Mustang'la kasaba kasaba dolaştığını... anlatmamı mı istiyorsun?
Do you seriously expect me to tell the President that an alien has landed, assumed the identity of a dead housepainter from Madison, Wisconsin, and is presently out tooling around the countryside in a hopped-up orange and black 1977 Mustang?
Mustang'ın hatası.
It's their fault, the Mustang.
- Üstü açık, son model, kırmızı bir Mustang.
- A red Mustang convertible.
- Sen bir 404'le Volvo'yu ayıramazsın!
- A Mustang.
Mustang diyor.
You couldn't tell a Peugeot 404 from a Volvo.