Müsün translate English
5,309 parallel translation
- Üzgün müsün?
- You're sorry?
- Cinayet suçlamasını bir sorun olarak görür müsün?
Do you consider a felony murder charge a problem?
Beni eve götürür müsün?
Will you take me home?
Götürür müsün beni?
Will you take me?
Tabii "Leonard, şu DVD'yi geri götürür müsün?" de makul bir istek.
Although so did, "Hey, Leonard, would you mind returning that DVD?"
- Merak ettiğim bir şey var bu küçük adamları çıkarırken yanımda olmayı düşünür müsün?
What a shock. So I was wondering if you wouldn't mind being with me when the little guy comes out?
Ayrıca, bu büyük olayı videoya çekmeyi düşünür müsün?
I'm going insane. Oh, also, uh... if you wouldn't mind taking a video of the big event?
Ithavoll Kulesi'ne götürür müsün bizi, Cheshire?
Will you take us to the lthavoll Tower? Cheshire...
Amcanla yürür müsün?
Walk with your uncle.
Yaptığım pastayı sevip okulun için iyi olmadığımı söylediğin için üzgün müsün?
You love my pastries and then regret to inform me I'm not good enough for your school?
Şöyle bir şey olabilir mi? Beni iyi dinle. İkimizin babasıyla da üçlü yapma ihtimalini düşünür müsün?
Is there a scenario- - and hear me out- - where you might consider doing kind of a three-way deal with both of our dads?
Onları evime götürür müsün?
Can you take them back to my apartment?
Robyn onu götürür müsün?
Robyn, can you take him?
Dil profesörü müsün?
Are you an English professor?
Bazen, hava sıcak olsa bile üşür müsün?
Do you feel cold sometimes, even when it's hot?
Beni bu gece oraya götürür müsün?
Can you drive me down there right now?
- Eslik edemeyecek kadar mesgul müsün?
What, you too busy to walk us in?
Sen tıp okuyacak kadar büyük müsün be?
Are you even old enough to practice medicine?
Durun bi, sen o aktör müsün?
Wait. Are you that actor?
Vermeyecek kadar güçlü müsün?
♪ To keep what winter wants to take?
- Meşgul müsün?
Knock-knock, you busy?
Alex, Bird'ü ahıra götürür müsün?
Alex, put Bird in the stall for me?
Hayatıma geri baktığımda... Sence sen daha iyi bir boksör müsün?
As I look back on my life, there have been so many twists and turns,
Benimle arabama kadar yürür müsün?
Walk me down to my car?
Benimle ofise kadar yürür müsün?
Walk me back to work?
- Buna kesinlikle hayır diyebilirsin ama benimle birlikte yönetmeyi düşünür müsün?
- Maybe. - You can totally say no to this, but would you have any interest in co-directing with me?
Bir çeşit Büyük Planın varlığını düşünür müsün?
[Louis] Do you think there's some kind of a grand plan?
Sarılma düşkünü müsün?
Are you a hugger?
Üzgün müsün?
You're sad?
- Kötü müsün?
- You okay?
Alojz, lütfen onlari götürür müsün?
Alojz, he could get them Please take?
Kör müsün nesin?
Are you blind?
ATT ile çalışmayı düşünür müsün?
You interested in working for att?
Sen de boksör müsün?
so are you a boxer too?
- Beni öldürür müsün?
- You're gonna kill me?
Bernard, lütfen bizi Belleville Kafesine götürür müsün.
Bernard, please take us to the Belleville Cafe.
Meşgul müsün?
Are you busy?
Kör müsün yoksa aşırı derecede mal mı?
Are you blind? Or are you just astronomically stupid? !
Aktör müsün?
You're an actor?
Biraz garip bir durum ama internette tanıştığım kızla bir görüşür müsün?
This is gonna sound bizarre but... Would you interview this girl that I met on the Internet?
Şuradaki telsizi bizim çocuklara götürür müsün?
Would you take that radio over there to the boys?
Üzgün müsün?
You're sorry?
- İçmek için yeterince büyük müsün?
Are you even old enough to smoke?
Kör müsün? O benim!
Have you gone blind?
Yarış konusunda üzgün müsün?
Are you upset about the race?
Beni onların yanına götürür müsün?
Can you take me to them?
Eminim birlikte bir şeyler yapabiliriz. Bu kadar kör müsün?
( Scoffs ) Are you so blind?
Nesin sen, büyücü müsün?
What are you?
Güçlü müsün?
Are you strong?
Meşgul müsün?
You busy?
Kör müsün?
You blind?