English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ M ] / Mıki

Mıki translate English

109,545 parallel translation
Bekle, Smithsonian müzesine giriş iznin var mı ki?
W-Wait, you have access to the Smithsonian storage units?
- Fark ettim ki oturup o hayret şeyleri anlayınca hiçbir şey yapmadığımı fark ettim. Ömrümün geri kalanında oturup onları okuyup duracaktım.
Sitting around and reading about all of these amazing things just made me realize I wasn't doing anything but sitting around and reading about amazing things.
Ve biliyorum ki o mahzenin içinde kaldığım sürece ömrüm boyunca hiçbir şey tadamıyacaktım.
And I knew that as long as I stayed inside of that Vault, it would never be. Never.
Bilirsin, söylemeliyim ki... - Bu unutmayacağımız bir gece oldu.
You know, I got to say, this has been a night to remember.
Sorun şu ki, takasa edecek bir şeylere ihtiyacımız olacak ve şu anda elimizde koskocaman bir hiç var.
Now, the problem is, we're gonna need something to trade, and right now we've got a whole lot of nothin'.
Kanımın döküleceğini kim söyledi ki?
Who the hell said anything about spilling my blood?
Evet, tabii ki alacağım.
- Yeah, yeah I would.
Tanrı'ya inansaydım, ki inanmıyorum...
If I believed in God, which I don't...
Tümörün o kadar büyük ki şu anda yürüyebilmene bile şaşırdım.
Your tumor is so large that I'm shocked you could walk in here.
Konumumuzu bırakalım ama lanet olsun ki bir şekilde onlara bir mesaj iletmemiz gerek.
Gonna give up our location. But God damn it, we gotta get a message down to them somehow.
Hanımefendi ikimiz ne kadar talihliyiz ki hayatlarımızı ayrıcalık ve güç içinde geçirdik.
Madam, you and I are fortunate to spend our lives in positions of great privilege and power.
Ne yazık ki Afrikaan kültüründe büyüdüm ve Apartheid'ın sonuna doğru 18 yaşındaydım.
Unfortunately, growing up with an Afrikaans upbringing... I was 18 years old towards the end of the Apartheid.
Lezzetli değilse neden parmaklarımı yalayayım ki?
If it doesn't taste right, why bother licking my fingers!
Bakın... ben sanmıştım ki... anneler grubunda ne bileyim... bebeklerimiz hakkında konuşuruz sanmıştım.
See... well, see, I thought that a mother's group, you know, you... you talk about your babies.
Ya bakın, ben sandım ki... yatma zamanları hakkında konuşuruz, önünde seks yapabilmek için, beeğin ne kadar derin uyumasını beklemeliyiz falan gibi.
Yeah, see, I thought we were gonna compare notes on bedtimes and how asleep a baby has to be to have sex in front of it.
- Evet doğruladım. Bu da demektir ki seni bu işe sokan kişi dikkatliydi ve hedefine odaklanmıştı.
I'm aware little by little, you're getting wiped out, and that's even though I'm underbilling you.
Bu haliyle yatırımcılarımız sanki seviyeyi düşürmüşler gibi görünecek. Oradakiler eminim ki kameralara ağlayıp mağdur rolüne bürüneceklerdir.
Axelrod's people were making a lot of trips upstate, always to the same town, a place called Sandicot.
- Çünkü henüz görevimde misyonumu tamamladığımı düşünmüyorum. Kim düşünüyor ki evlat? Bunları lanet bakım evinden de düşünüp tartabilirsin.
Do your personal beliefs about who has all the wealth affect your ability to apply the law?
Sabah sabah nereden burada olsun ki?
I'm at the table, Chuck. Don't be a son of a bitch.
Seni neden sokaktan alayım ki?
So why should I sign you off the street?
Aksi takdirde yaptıklarımın ne önemi var ki?
Because otherwise, what's it all for? Is that right?
Evet, neden olmayayım ki?
Why shouldn't I be?
Neyse ki antioksidanımız var.
Luckily we have these antioxidants.
Gardıroplarını boşaltmalarına yardım etti. Bunun zor bir şey olmadığını sanıyor insan ama çok sevilen bir tişört, eski bir okul takımı ceketi veya düğün takımı bulduklarında öyle bir ağladılar ki bir hafta sonra aklına bir şey geldi.
She helped them clean out their closets, and you wouldn't think that that was the toughest thing, but the way they wept when they found a favorite t-shirt or an old varsity jacket or a wedding suit.
Savcı bey, yemin ederim ki yemek yapmaktan muhasebe kayıtlarıyla oynayamıyorum.
Monsieur Le Prosecutor. I swear to God I'm too busy cooking the food to cook the books.
O kadar çok fırsatım oldu ki!
The fucking opportunities I've had.
Sanırım itiraf etmek için iyi bir zaman. Mantar ben de öyle bir kafa yaptı ki papyonlu bir robot görüyorum.
I guess now's a good time to admit that I ate a bunch of shrooms and I'm seeing a robot in a bowtie.
Ki bu hiç olmadı çünkü ben aptal değilim!
Which never happened because I'm not a damn fool!
Neyse ki kaskım vardı.
Good thing I went with the bigger helmet.
Diyorum ki, yaptığın şey tehlikeli.
I'm saying what you're doing is dangerous.
Daha önce seks yaptığımı hatırlamıyorum ama eminim ki iyi olmuştur.
Can't remember having sex before, but I'm pretty sure this was good.
Orada yemek bulduğumda ki şaşkınlığımı hayal et.
Imagine my surprise when I found food there.
Portakalı falan nereden bulacağım ki?
Where am I supposed to get oranges or whatever?
Ana fikir şu ki, Ben bir Wayne'im
The big idea is, I'm a Wayne.
Eminim ki sigorta şirketimiz bebeğimizin vekil annesi Celina Walker'ın dün silah zoruyla kaçırıldığını size söylemiştir.
I'm sure our insurance company told you that the surrogate mother of our baby, Celina Walker, was abducted at gunpoint yesterday.
Yalan söylüyorsunuz demiyorum... Amma velakin ki bir şeyler saklıyorsunuz.
Well, I'm not saying you're lying... per se, but you are holding back.
Görmüş olsaydım eminim ki söz konusu kişiyi tanırdım.
If I had seen someone, then it is possible that I could recognize said person.
Çünkü Başkan kazandığında, ki kazanacak, adını unutmayacağım.
Because when the president wins, and he is going to win, I will remember your name.
- Şunu bilmeni isterim ki konuşmak istersen ben her zaman buradayım.
-... and I want you to know, if you need to talk about anything, I'm available.
Bayan Underwood, üzülerek belirmeliyim ki burada ne teklif ederseniz edin,
Mrs. Underwood, I'm sorry to say this, but no matter what you're offering here,
- Ne yazık ki geleceğine eminim.
Sadly, he will, I'm sure.
Korkarım ki sen olmadan yaşayamayacağım biri haline gelmişsin.
I fear you have become someone I cannot live without.
Uhtred değişmeyecek, eminim ki,
Uhtred will not change, I'm sure,
Korkarım ki ilk ben değilim... eşimle.
I fear that I am not the first... with my wife.
Sadece burada ki görevimizin başarısız olmasından mutsuzum.
I'm just upset that our mission here has failed.
- Beğenmene sevindim ama korkarım ki kocan ve sahte resim hakkında bir şey bilmiyorum.
I'm glad you like it... but I'm afraid I know nothing about your husband or any forged painting.
Tabii ki benim gecem, tamam mı?
Of course it's my night, ok?
Fakat ne şanslısın ki sana ihtiyacım var.
But luckily for you, I need you.
Şunu bilmeni isterim ki sokakta oyuncak ayı, yatakta ise savaşçıyımdır.
I want you to know that... Well, I'm a Teddy bear in the streets, but I'm a warrior in the sheets.
Şanslıyım ki bu küçük mücevher bana bir servet kazandıracak.
Lucky this little Jewel is gonna make me a fortune.
Öyleyse bu dünyayı yakıp kül edelim ki baştan alalım!
Then let's burn this world to the ground and start anew.
miki 50

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]