Narrow translate English
3,053 parallel translation
Biraz daraltmamız lazım.
We need to narrow that down.
Bu pek yardımcı olmadı.
Doesn't exactly narrow it down.
Telefonunda GPS olsaydı arama alanı belirlemek çok kolay olurdu.
The search would have been a lot easier to narrow down if his phone had GPS.
Peder Smythe, sadece sizsiniz devam etmemi ve doğru kalmamı sağlayan.
Father Smythe, you are the only one you can keep me on the straight and narrow.
Farklı olmanın önemli olmadığı, esas iç güzelliğin önemli olduğu hakkında konuşup duruyorsunuz ama bu okuldaki herkes gibi siz de dar kafalısınız.
You guys talk a good game how it's okay to be different, how it's what's on the inside that counts, but I think you're just as narrow-minded as the rest of this school.
Seçeneklerimizi en iyi 3'e indirmemiz lazım.
We need to narrow our choices down to the top three.
Richard Nixon, rakipsiz yarıştığı seçimde yeniden başkan seçilmiş oldu.
Richard Nixon, running unopposed, has been reelected by a narrow landslide.
Tanrı boş yere ortaya çıkmaz ve bişeyler kendi yolunu bulur.
"All expressions of one love. " God does not appear, and flow out, " only from narrow chinks and round bored wells
Yehova, geri kafalı ve kibirli olan, etnik temizlik yapan çocuk kurbanlar isteyen ve insanların inançlarını sadistçe test eden bir manipülatör bir sadist, bir katil, bir ırkçı, bir kadın düşmanı ve bir homofobiktir.
Yahweh is a manipulator, a sadist, a killer, a racist, a misogynist, a homophobe, who is narrow-minded and vain, who carries out ethnic cleansing, who demands child sacrifices and plays sadistic games to test people's faith.
Lazerini en düşük seviyeye ayarla bundan filtrele.
Narrow your blaster to minimum and filter it through.
Ben de suça karışmamak için çabalayan mahkum rolümü sergilerim.
Then I show up at the parole office as a fellow ex-con struggling to stay on the straight and narrow.
Tanıma uyan araçların sayısını daraltmamız bayağı zaman alacak.
Ugh, it's gonna take quite some time for us to narrow down which one of these we can put at the scene.
Gördün mü çok dardı Fleetwood sığmadı
Did you see how narrow that spot was? The Fleetwood wouldn't fit.
İki karşı cins ya da hemcins iki insanın çıplak bir şekilde durduğu daracık bir koridordan geçiyorsunuz üstelik de Yugoslav sanatçının çığlık ve inlemeleri arasında...
where daring patrons squeeze through two live nude performers alternating couples, opposite and same-sex, who stand in a narrow doorway of the new exhibit, which is by some Yugoslavian-born provocateur. As you listen to the sound of this woman's constant, guttural screaming and moaning.
- Çok dar.
- Too narrow.
Dar Deniz'i geçip, Demir Taht'ı geri almak.
To cross the Narrow Sea and take back the Iron Throne.
Tüm aile ve arkadaşlarla dolu bir otelde seçenekler pek azalmaz.
So in a hotel full of family and friends, that doesn't exactly narrow it down.
Eğer öyleyse bu profilimizi daraltmaya yardımcı olur. Bu kişi büyük ihtimalle kanun güçlerinde çalışıyor ya da önceden çalışıyormuş.
If anything, it helps us narrow our profile to someone who's probably in or was let go from law enforcement.
Dar Deniz'i geçmem gerek.
I need to cross the Narrow Sea.
Bu yüzden Burnett alanı bizim için daraltacak.
That's why Burnett's gonna narrow it down for us.
Sınırı buraya kadar daraltmak için dahi olmaya gerek yoktu.
It doesn't take a genius to narrow it down from there.
Kahvelerinizi bırakın ve küçük kıçlarınızı devriye arabasından çıkarın.
Drop the lattes and get your narrow behinds out of your patrol cars.
Kravatı biraz ince değil mi sence?
That tie is a little narrow, don't you think?
Aslında, duyguları çok dar bir yelpazede.
Actually, it's sort of a narrow range of emotion.
Eski, önceden yakalanmışların gönderildiği düz ve dar bir kamptan kalmış gibi.
Old, as in, pre-getting busted and packed off to camp straight and narrow.
Çok uzağa, Dar Deniz'in ötesine, Braavos'a.
Far and away across the Narrow Sea to Braavos.
O zaman, şüpheli listemizi iyi giyim zevki olan zengin adamlara indirebiliriz.
So we can narrow our suspects down to rich men with impeccable taste.
Arama alanını en fazla bu kadar mı daraltabiliyorsun?
OK, is this the most you can narrow it down?
Alanı böyle daraltıyoruz işte.
This is how we narrow it down.
O hâlde bu arkadaşlar ölüm saatini yakına indirgeyebilirler.
So those guys should help narrow down the time of death.
Khaled'in ofiste olduğu yıllarla daralt aramayı.
Well, narrow your search for the years Khaled was in office.
Neyse ki şüphelinin rahatlık bölgesine bakarak alanı Santa Monica ve Redondo Plajı'na indirebiliriz. Belge izine göre de her kurban kaybolduğu gece 21 : 00'a kadar şehir merkezindeymiş.
Fortunately, based on the unsub's comfort zone, we can narrow down the area between Santa Monica and Redondo Beach, and the paper trail shows each of the victims in the downtown area until about 9 p.m. the night they disappeared.
Aramamızı içki dükkanları ve barlarla kısıtlamalıyız.
We should narrow our search to liquor stores and bars.
Listeyi nasıl azaltacağız?
I mean, how are we supposed to narrow it down?
DX-1200 model kulaklığın sinyalleri ile seyahat ettiği yerleri ve günleri karşılaştırırsak tek bir sinyale ulaşıyoruz.
By cross-referencing dates and locations of her travels with the cell signals of various DX-1200 earpieces, we were able to narrow it down to one signal.
Dardır ama kolayca yürünür.
Narrow, but easily tread.
Kaçtıkları dar yol dışında yok.
None, save for the narrow path they escaped upon.
"Üzerine yattım... " kızın dar boğazını tuttum...
" I slip up on her, hook her narrow neck,
Ensiz ve silindir şeklinde bir aletle kafasına darbe almış.
She suffered blunt force trauma to the head... from something... narrow and cylindrical.
Araştırmayı daraltmamız gerekecek.
We're gonna have to narrow the search.
Bu yüzden o küçük kıçını kanepeden kaldırıp evimden gitmeni istiyorum.
That's why I need your narrow butt off the couch and out of my house.
İnanılmaz derecede kıt ve hassas bir konuda açıklama yapmak üzeresin.
( Scoffs ) You are about to go wide with information that is incredibly narrow and fragile.
Hastanede yatış süresine göre listeyi daraltabilirsin ama yine de vakaları tek tek incelemen gerekiyor.
You can narrow your total down by length of stay, but after that... you still have to go through it one case at a time.
Eğer yüce iradenin dolaysız bir enstrümanı olduğunuzu varsayıyor ya da kendinizi öyle meşrulaştırıyorsanız elbette bütün kısıtlı, önemsiz ahlaki değerlendirmeleriniz ortadan kalkar.
If you posit or perceive or legitimise yourself - as a direct instrument of the divine will - then of course all narrow petty moral considerations - disappear.
Eğer tanrının dolaysız bir enstrümanı iseniz nasıl böyle dar bir çerçeveden düşünebilirsiniz ki?
How can you even think in such narrow terms - when you are a direct instrument of God?
Evet, arama parametrelerini azaltır.
I don't know if that helps, but you could try. Yeah, it'll narrow the search parameters.
Kalp merdiveni yolunda bulunduğunda...
When has the heart walked the straight and narrow?
Araştırmayı daraltacak yeterli bilgimiz yok çünkü çok fazla okul ve park var.
We don't have enough information to narrow down the search'cause there's too many of'em.
Yüzeyde öyle ama yeraltı mağaraları ve dar kaya yarıkları, tesisin gömülü bölgesine direk çıkacaktır.
On the surface, but... Underground caves and narrow limestone fissures lead right up to the outside of the buried section of the facility.
- Tamam.
- Not if we narrow it down to people with ties to Europe over the last two years. - OK.
Şüpheli sayısını azaltmalıyız.
Narrow down our suspects.