Nasıisınız translate English
1,738 parallel translation
Phyllis, nasıIsınız?
Phyllis, how are you?
NasıIsınız bakalım?
How are we all doing?
- NasıIsınız gençler?
- What's up, guys?
NasıIsınız?
How're you doing?
- NasıIsınız?
Hello. - How are you?
- Kocam, James. - Nasılsınız?
This is my husband, James.
İhtiyacınız olan tek şey biraz detay. Sonra görün, nasıl durup durup bakıyorlar!
Highlights is what you need, a bit of flair, then you'll see the heads turning.
Bu sizin bakış açınızı ortaya çıkaracak. Bir lise öğrencisi olarak yaşama nasıl baktığınızı.
Now, this is where you can show me your perspective, how you see your life as a high school student.
Yani bu kadar baskı ve iş yoğunluğu altında yaşamınız ve işiniz arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
So with all that pressure and workload how do you keep a balance between work and life?
Bavyara sosisinin fiyatını nasıl 3 pensten- - 23'e çıkarırsınız. Bu kalleşliğin en beteri!
The price of the sausage is way too high.
Bu bebek işi konusunda başta mutlu olmadığını biliyoruz ama kızımız nasılsa geliyor...
We know you didn't initially have a strong happiness about this whole baby thing, but she is coming anyway. We don't know it's a she.
Bak, bence şu anda senin ve benim odaklanmamız gereken tek şey, hayatımızın geri kalan kısmında nasıl, özgür bir birey olarak hava solumaya devam edeceğimiz.
Look, I think the only thing you and I should be focused on right now is how to keep us breathing free air for the rest of our lives.
Kızın durumu nasıl?
How is she?
Earl'ün nasıl muhteşem biri olduğunu, para ve zamanını özgür iradesiyle nasıl feda ettiğini anlatmaya durmaksızın devam edebilirim.
I cοuld gο οn and οn abοut what a great guy Εarl is, hοw he giνes sο freely οf his time and his mοney, eνen hοw he...
Nasılsınız, bayım ¿
This is Razio, how are you?
Bu hikaye bir insanın nasıl A noktasından Z noktasına gelişini anlatıyor.
This is the story of how a person got from point A to point Z.
O yüzden, gidip normalde ne yapıyorsanız, yazın nasıl eğleniyorsanız, onu yapın.
So you guys can go and do whatever it is you do, have your summer fun.
Nasılsınız?
- Then, how is it going?
Tüm dünya kafanızın içindeyken neyin doğru neyin yanlış olduğunu nasıl anlarsınız ki?
But how do you know what's real and what's not when the whole life is inside your head?
Her Kızılderiliyi ıssız, 160 hektarlık bir toprak parçasına yerleştirmenin, çocuklarının tıp fakültesine girmesini nasıl sağlayacağını anlamıyorum.
I simply do not see how placing each Indian man on a desolate, 160-acre parcel of land is gonna lead his children to medical school.
En başından beri, hayatın nasıl başladığını ; amacımızın ne olduğunu ve nereye doğru gittiğimizi merak ettik.
From the very beginning, we have wondered how life began, what our purpose is and where we are headed.
Grafik tasarımı bir iletişim yöntemidir. Dünyamızın şu anda nasıl olduğunu ve bizim neleri arzulamamız gerektiğini anlatan mesajlar verir. Grafik tasarımı, mesajların bize ulaşma yoludur.
Graphic design is the communication framework, through which these messages, about what the world is now and what we should aspire to, it's the way they reach us.
Orada yalnızca nasıl oy vereceğimizi, nerede dua edeceğimizi ne düşünüp ne söyleyeceğimizi, ya da nasıl film yapacağımızı meclisin araştırmaya hakkının olmadığı yazıyor.
All it says is that Congress has no right to investigate how we vote or where we pray, what we think, say or how we make movies.
Bizi asıl korkutan durum, biz, silahsız bir avuç yabancı, Japon askerlerini okullardan, yabancıların ve Çinlilerin evlerinden, kimseyi incitmeden nasıl kovacağımızdı.
The thing about the whole situation that startles us all is how we, unarmed handful of foreigners, can chase the Japanese soldiers out of rooms in school buildings, rooms in foreign houses, and rooms in Chinese homes.
Nasıl anladınız?
It is, Miss Marple, but however could you tell?
Çok kötü günler geçirdiğinizi biliyorum ve kaybınız için üzgünüm ama evliliğiniz nasıl gidiyor?
What about us? I know you've been through a lot lately, and I am so sorry for your loss, but I mean, how is your marriage holding up?
Eski karın kapımızın eşiğine kamp kuruyor..... sanki, ayakta uyuyanlar partisinin ev sahibiymişim gibi ve bu keki nasıl pişireceğimi bilmiyorum!
But now your ex is camped out on our doorstep like I am hosting some kind of mormon slumber party, And I do not know how I am gonna bake my way out of this one!
Kız arkadaşın hamileyken düşünmeden hareket etmek, inan bana, nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Acting impulsively when your girlfriend is pregnant, I know about that.
Kabine'de bulunan bayanlar ve baylar, 25. yasa değişikliği, bir başkanın görevlerini yerine getirip getiremeyeceğini nasıl yargılamanız gerektiği yüzünden, bile bile belirsiz durumda bulunuyor.
Ladies and gentlemen of the Cabinet, the 25th amendment is purposely vague on how you're supposed to judge if a president is unable to discharge his duties.
O da Sue'nun cesedini nasıl Ray Hodge'un tabutuna taşıdığınız.
Is how you got sue emery's body Into ray hodge's casket.
Asıl sorun, 50 Anti Teröristiniz yokken ve bir sürü adam hışımla üzerinize geliyorken 30 dakikalığına metroyu nasıl elimizde tutacağınız?
The problem is, how do you hold a U-bahn train for 30 minutes without 50 CT guys Comin'down on you like a ton of bricks?
Kızınız nasıl?
How is your daughter?
Eğer "yeşil ruh" deneme aşamasındaysa, nasıl oldu da sigaranın üzerinde kurbanımızın DNA'sı çıktı?
If spirit green is a protope, then how did our vic's dna get on that cigarette?
Nasıl oluyor da hem sen hem de kızın "kırmızı yonca" yı bilebiliyor?
How is it that both you and your daughter know the term "red clover"?
Kendinize şunu sormalısınız : "O cehennemden nasıl kurtulacak acaba?"
You might be asking yourself, "how in the hell is she going to get out of this one?"
Ve kendi başınıza nasıl yaşarsınız, o...?
And how can you live with yourself if he is?
Nasılsınız bakalım?
How is everyone?
İlk duygu reddetme olacak, o yüzden cesedin çocuğa ait olduğunu nasıl anladığınızı söyleyin.
Denial is the first emotion so be prepared to explain to them how you know that this is their child.
Açıkcası bir sonraki hareketlerinin ne olacağını ve onları nasıl durduracağımızı bilmiyoruz.
Frankly we don't know what their next move is or how to stop them.
Nasıl baktığınız önemli değil ama o hala bir rekor!
No matter how you look at it, he is still the record!
Tabi ki, siz nasılsa Vanessa'sınız.
I don't see what the big deal is. Well, of course, you don'T.
Ama birinin tırnaklarını çekerken onun gözlerine nasıl bakacağınızı.. .... size öğretmezler, Bay Shaw.
But what they don't teach you, Dr. Shaw, is what it's like to look into another man's eyes... as you tear his fingernails out.
Böyle kararsız olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç düşün...
Not That My Part Is Clear I Can Not Imagine Not Knowing
Eğer kendi kocanızı kandırdıysanız Bayan Ramirez, Juri onları kandırmayacağınızdan nasıl emin olabilir?
If you could deceive your own husband, Mrs. Ramirez, how is this jury to know you're not deceiving them?
Molly, kızımın burnunun kanaması ve aramamasını öğrenmek sence beni nasıl hissettiriyor diye düşünüyorsun?
Molly, how do you think that makes me feel - to know that my daughter is hurt and bleeding and won't even call me?
Her birinizi sizin favori yemeğinizi soracağım ve onu nasıl az yağlı hale getirebiliriz, onu göreceğiz tamam mı? Kim başlamak ister? Şişman parmaklarınızı kaldırın.
So what I'm going to do is, I'm going to ask you each to tell me your favourite fattening food, and then I'm going to come up with a low-fat option for you.
Nasıl anlaşırsınız bilmem, ama diğer adamla aranızda halledin.
Look, I don't know what the deal is. You can work it out with him.
Bu oğlum, Leonard. - Nasılsınız?
- This is my son Leonard.
Merhaba! , Bay Kabir! Nasılsınız?
But there is important news for you.
Nasılsınız?
How is everything?
Uzaya çıkarken yanınıza ihtiyacınız olan her şeyi almalısınız. Su, yemek ve oksijen götürebilmeniz imkânsız. Açıkçası bunu nasıl başaracağımızı henüz bilmiyoruz.
One of the challenges of space exploration... is either carrying along with you... all the supplies you need- - water, food, oxygen- - orfinding some way to manufacture that... en route or at your destination.