Nazırı translate English
352 parallel translation
Nazırın yüzü gülecek diye bir an karşısında takla mı atmalı her an?
Be a buffoon in the vile hope of teasing out a smile on some cold face.
Hazır ve nazırım.
Ready, willing and able, sir.
Saray nazırına, ikinizin de onayladığını bildireceğim.
I'll tell the chamberlain you both approve.
Vekilharç ve nazırın değerlendirmeleri yerinde olmuş.
The steward and chamberlain are good judges.
Ve buradaki saray nazırı ile Edo'daki saray nazırı anlaştılar.
And our chamberlain here and the Edo chamberlain agree.
Saray nazırı ve vekilharçta durumun farkında.
The chamberlain and steward know that.
Nazırın evinde olacağını söyledi ve seninde hemen oraya gitmeni istiyor.
He said he'd be at the chamberlain's residence and that you must come at once.
Saat 2 civarı, nazırın evine gitti.
To the chamberlain's residence, at about 2 : 00. What?
Ne? Nazırın evine mi?
The chamberlain's residence?
Ama Sahei ve Nui, senin onu nazırın evine götürdüğünü söylüyorlar.
But Sahei and Nui say you took her to the chamberlain's residence.
Nazırın emirleri mi?
The chamberlain's orders?
Nazırın evine gidersen öfkeye kapılmandan korkuyorum.
I was quite afraid you'd storm the chamberlain's residence.
Aizu bölgesinin yöneticisi Efendi Masakata Matsudaira'nın, saray nazırı Yanase'nin, ve vekilharç Takahashi'nin kellelerini.
Those of Lord Masakata Matsudaira, ruler of the Aizu domain, Chamberlain Yanase, and Steward Takahashi.
Nazırın araya girmesi olayları daha da karıştırabilir.
The chamberlain's intervention would aggravate matters.
Saray baş nazırı Doi.
Doi, the Chief Chamberlain,
Saray nazırı mı?
The Chamberlain?
Iemitsu, Matsudaira Izu'yu baş nazırı olarak atadı.
Iemitsu assigned Matsudaira Izu as Chief Chamberlain,
Boris Vladimirovich Sturmer, Saray Nazırı Danıştay üyesi, malının mülkünün haddi hesabı yok.
Boris Vladimirovich Sturmer, Court Chamberlain, member of the State Council, owner of numerous estates
Hua Bey, ben burda hazır ve nazırım!
Master Hua, I'm here today
XV. Louis'nin ilk kiracısı ve saray nazırıydı.
He was first leaseholder of Louis XV and his first chamberlain.
Müsaadenizle Sayın Yargıç, İllinois Eyaleti iddia makamı - Hazır ve nazırdır, efendim.
May it please the court, the State of Illinois is ready - ready and waiting, sir.
Tapu hazır ve nazır olacak, bu da ne demekse.
I'll have the deed pronto, whatever that means.
Yarın mağazada olacağıma söz veriyorum. Her şekilde hazır ve nazır!
I can promise you I'll be back in the shop tomorrow, and I'll be on my toes!
Her şey hazır ve nazır.
It's done, it's settled.
Ama naip, nazır, vekil olarak değil ya da başkası adına ikinci derece bir aracı olarak da değil ; silsileden, kan bağıyla, soydan gelme hakkınızla, tek başınıza ülkenin hâkimi olarak üstlenin.
Not as protector, steward, substitute... or lowly factor for another's gain... but as successively from blood to blood... your right ofbirth, your heritage, your own.
Uçaklar şu anda yerlerini almış bulunuyor. Hepsi yarışın başlamasına hazır ve nazır.
The planes are in position now, all set for the racehorse start.
- Hazır ve nazır efendim.
- Ready and charged, sir.
Bakanlık Kuryesi dediğin her an hazır ve nazır olmalıdır.
A Queen's messenger has to be ready at all times.
Ve hiçbirimiz, ne yaparsak yapalım, ilişemeyiz şu gerçeğe :.. ... Marat'nın kapısına dayanmış hazır ve nazır öldürmeye.
And none of us can alter the fact, do what we will that she stands outside Marat's door ready and poised to kill.
Kocam, nazır ile birlikte mi?
My husband's with the chamberlain?
Nazır ikinizide görmek istiyormuş.
The chamberlain wishes to see you both.
Nazır bile olsa, ona bu konuda ikinizin de ne kadar azimli olduğunu gösterin.
Even if it is the chamberlain, show him how determined you both are to keep your resolve.
Söz dinleyip kaleye sorun çıkarmadan dönersen, nazır her şeyle ilgilenmeye hazır.
If you go back to the castle obediently without making a fuss, the chamberlain is willing to overlook everything.
Nazır hizmetli Bansaku Kariya'nın karısına günde iki kez gelip onu emzirmesini söylemiş.
The chamberlain ordered the wife of footman Bansaku Kariya to come and feed her twice a day.
Nazır ve vekilharç, kendini zaptedebilmenden etkilendiler.
The chamberlain and steward are impressed by your restraint.
Hazır ve nazır!
It's ready.
Zengin olacağız tepede, kasabanın güzel manzarasına nazır ahşap bir ev yapacağım kendime.
We'll get rich and I'll build myself a wooden house, up on the hill, with a good view of the town.
- Herkes hazır ve nazır.
Rone, that's your room.
- Hazır ve nazır polisimiz.
- Ah, the omnipresent constable.
Bir takım eşaz, serbest nazım diye saçmalıklar yapmıştır. Evet efendim. [ŞABAN KONUŞUR]
I'm sure that the girls will help our lazy boys with their behavior.
Bu arada genç bir nazır olan Matsudaira Izu, ve haremin önde gelenlerinden Leydi Kasuga Iemitsu'yu desteklediler.
Meanwhile, Matsudaira Izu, a young chamberlain, and Lady Kasuga, leader of the harem, backed lemitsu.
Prens Tadanaga'yı destekleyen baş nazır Doi zehirlendiğinden şüphelenebilir ve gerçeği öğrenmek isteyebilirdi.
Chief Chamberlain Doi, who backs Prince Tadanaga, should suspect he was poisoned and want to know the truth.
Nazır hazretleri, siz ne düşünüyorsunuz?
Chamberlain, what do you think?
Nazır Doi geldiler.
Chamberlain Doi has arrived.
Sayın nazır, İmparatorluk elçisi olarak sözlerinizi dinledim. Biz samurayların, Majestelerini endişelendirdiği besbelli.
Chamberlain, as I listen to the lmperial envoy, it's evident we samurai are worrying His Majesty.
Çok naz ¡ k b ¡ r davranis.
Quite a nice gesture.
Çok naz ¡ k ve duyarli b ¡ r ¡.
He's such a kind and sensitive man.
Onda ne yapaylık, ne naz ne de çıkarını düşünme vardır.
There's no affectation about her, no coquetry, no calculation.
Kırmızı tuğlalı, ceviz tablalı içi... Nehre nazır bir veranda. - Oraya gittiğini bilmiyordum.
Red brick, walnut paneled interior...
Denize nazır daire...
Beachfront apartment...
Burası bile Cemiyetin tam kullanımı için hazır ve nazırdır
This place itself means nothing.