Ne kadar güzel bir gün translate English
141 parallel translation
Ne kadar güzel bir gün.
How beautiful the day is.
Ne kadar güzel bir gün.
What a perfectly beautiful day.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi, Roberto?
It's a wonderful day, Roberto.
Ne kadar güzel bir gün.
Wow, it's such a lovely day.
Ne kadar güzel bir gün degil mi?
Isn't it a beautiful day?
Ne kadar güzel bir gün.
A most gratifying day.
Hazırlıksız yakalanmak için ne kadar güzel bir gün.
What a beautiful way to be taken, unawares.
Ne kadar güzel bir gün.
What a beautiful day.
Ne kadar güzel bir gün.
What a gorgeous day!
Ne kadar güzel bir gün Bay Christie değil mi?
Lovely day today, Mr. Christie, ain't it?
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Happy Sunday!
İnfaz için ne kadar güzel bir gün.
What a day for an execution.
Bak ne kadar güzel bir gün.
It's such a lovely day.
- Ne kadar güzel bir gün!
- Jolly good day!
Ne kadar güzel bir gün!
Wow, it's such a beautiful day!
Ne kadar güzel bir gün...
# My, oh, my What a wonderful day #
Ne kadar güzel bir gün!
Oh, it ´ s such a beautiful day!
Merhaba, ne kadar güzel bir gün.
My, oh, my what a wonderful day
Merhaba, ne kadar güzel bir gün değil mi?
Hello, isn't it a wonderful day?
Ve ne kadar güzel bir gün!
And what splendid day.
Ne kadar güzel bir gün.
What a great day.
Ne kadar güzel bir gün!
Ah, such a beautiful day.
¢ İ Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
~ Isn'ta lovelyday ~
Dışarı da olmak için ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Beautiful day to be outside, isn't it?
Sürü halinde kuşlar sizinle beraber uçuyorken oluyor. "Ne kadar güzel bir gün."
It's when a flock of birds is flying along. "What a wonderful day."
Tanrım, ne kadar güzel bir gün.
God, it's such a beautiful day.
Kan banyosu için ne kadar güzel bir gün.
Such a pretty day for a blood bath.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
What a wonderful day we're having, huh?
Ne kadar güzel bir gün!
Beautiful day.
Bugün ne kadar güzel bir gün.
You know, this is such a beautiful day.
Günaydın bayan, ne kadar güzel bir gün değil mi?
Good morning, miss. Beautiful day, it isn't?
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Lovely day, huh?
Oh, hadi ama, Leo. Ne kadar güzel bir gün, hadi...
Oh, come on, Leo It's such a beautiful day let's-
Dolaşmak için ne kadar güzel bir gün.
What a day for a stroll.
Sıcak çikolata için ne kadar güzel bir gün.
What a nice day for hot chocolate.
Ne kadar güzel bir görüntü. Gün doğumunun ışığında üzeri parlıyor.
What a beautiful sight, with his scales all agleam in the dawn's early light.
- Ne kadar güzel, güneşli bir gün böyle!
- What a beautiful sunny day!
Bak, ne kadar güzel bir gün.
Look how beautiful it is.
Ne kadar da güzel bir gün!
What a lovely day it is!
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
♪ I'm so high, I swear I could fly ♪ What a sky, a heavenly ceiling ♪ There'll never be a day so sunny It could not happen twice
Ve sonra, bir gün, insanlara iyi davranmanın ne kadar güzel olacağını söyleyen bir adamın bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık 2000 yıl sonra,
'And then, one day,'nearly 2,000 years after one man had been nailed to a tree'for saying how great it would be to be nice to people for a change,'a girl sitting on her own in a small café in Rickmansworth
Şimdi bile güzel bir çiçek ya da bir gün batımı gördüğümde onun bunları ne kadar sevdiğini hatırlayıp kederleniyorum.
Even now, I get a little sad when I think about a pretty flower... or a beautiful sunset she would have liked.
Sonunda hepsi tek amaçları güzel görünüp zengin bir koca kapmak olan ve bütün gün telefonda kendileriyle aynı derecede ahmak olan arkadaşlarıyla, güzel görünüp zengin kocaya sahip olmanın ne kadar harika olduğunu konuşan ahmaklara dönüşecekler.
That they can never be anything more than vacuous ninnies... whose only goal is to look pretty, land a rich husband... and spend all day on the phone with their equally vacuous friends... talking about how damn terrific it is to look pretty and have a rich husband!
Bugün sıradan, harika bir gün olması ne kadar güzel değil mi?
Isn't it nice to have an absolutely nothing-out-of-the-ordinary kind of day?
Balık tutmak için ne kadar da güzel bir gün.
What a beautiful morning for fishing. There's one!
Unutmak hiç kolay olmuyor. Ama bir gün hayatın ne kadar güzel olduğunu fark ediyorsun.
It's hard to forget about it... but someday you'll feel that life is wonderful.
Unutmak hiç kolay olmuyor. Ama bir gün hayatın ne kadar güzel olduğunu fark ediyorsun.
It's hard to overcome that experience, but someday you'll feel that life is wonderful.
Mantık ve duygusal olarak kırılgan olan kadın meslektaşlarımız özel bir hayvan türüdür dış görünüşleri ile ilgili her zaman güvensizlerdir onlara her gün ne kadar güzel göründüklerini söylemeyi unutmayın ne kadar süssüz ve derbeder olsalar bile
Irrational and emotionally fragile by nature, female co-workers are a peculiar animal. They are very insecure about their appearance. Be sure to tell them how good they look every day, even if they're homely and unkempt.
Böyle inanılmaz bir gün için ne kadar güzel bir son.
What an unbelievable ending to this incredible. Tumultuous day.
¶ Bütün dünyada dövüşmek için ¶ ¶ ne kadar da güzel bir gün ¶
* what a glorious day to spend away * * fightin'round the world *
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün.
What a beautiful, sunny day.