Nervous translate English
16,414 parallel translation
Sinir krizinin içeriğinin tam olarak ne olduğunu bilmiyorum.
I really don't know what goes into a nervous breakdown.
Merkezi sinir sistemi düzelmiş.
Her central nervous system has been regenerated.
- Gergin misin?
- Nervous?
Ben gergindim.
I was nervous.
Johnnie, Gil'in sinirlerini bozup anlaşma çıkarmak için burada.
Johnnie is here to make Gil nervous enough to cut us a deal.
Yani biraz gerginim.
I'm a little nervous.
- İyiyim. Biraz gerginim.
Maybe a little nervous.
Çok gerginim.
So nervous.
Bence gergin olmana gerek yok.
You know, I don't think you need to be nervous.
Diyebilirim ki, hiç mi hiç gergin olmana gerek yok.
Let's just say I don't think you need to be nervous at all.
Gerginsin.
You're nervous.
Gergin bir konuşmacısın.
You're a nervous talker.
Gergin bir dilsiz olman da iyi değil.
That's not any better being a nervous mute.
- Gergin misin?
Are you nervous?
Gergin misin?
- You nervous?
- Gergin misin?
- You nervous?
- Senin adına gerginim.
- I'm nervous for you, yeah.
Bugünkü konser için gergin misin?
Are you nervous about tonight's concert?
- Sence gergin miydi?
- You thought she seemed nervous?
- O her zaman gergindir!
- She's always nervous!
- Sinirli değilsin, değil mi? - Yok hayır.
- You're not nervous, are you?
Sanırım biraz gerginim.
I guess I'm just a bit nervous.
Endişeli misin?
Nervous?
Neden gerginsin, Koç?
Why are you nervous, Coach?
Phiona biraz gergin görünüyor ama cesur birisidir.
Phiona looks a bit nervous, but she's very bold.
İyiyim, sadece biraz gerginim.
I'm fine. Nervous is all.
Bu arada, Amy seninle tanışacağı için çok gergindi garip bir şarkı söylediği için onu öyle acımasızca yargılama.
Hey, by the way, Amy was really nervous to meet you, so don't judge her too harshly for all the weird singing.
- Açamayacak kadar heyecanlıyım.
Oh, I'm too nervous to open it. Sarge, you do it.
Gergin olduğumdan değil!
It's not because I'm nervous!
Uniformalar beni tedirgin eder.
Uniforms make me nervous. - Do they now?
Yolda kalman konusunda sinirlendiğini düşünüyorum.
Think you're getting nervous about going on the road.
Ben, um, bu yüzden biraz gerginim, fakat, um, yapabilrim, um,
I, um, so I'm just a little bit nervous, but, um, I can, um,
Gergin misin?
Nervous?
Beni sinirlendiriyorsun.
You're making me nervous.
Evet, bazen gergin oluyorum.
Yeah, I get nervous sometimes.
- Endişeli misin?
- You nervous or... - Oh.
Endişeliyim.
- nervous.
Endişeli davranamazsın.
You can't act nervous.
- Oraya gidip endişeli davranamazsın.
- You cannot go in there acting nervous. - Uh-huh.
Beni tedirgin ediyorsun.
You're making me feel nervous.
Gergin görünüyorsunuz.
You guys look nervous.
Sakin olun.
You don't have to be nervous.
Strese girince iki kere yapıyorum!
When I'm nervous I poo twice!
Gerilince bokum geliyor!
When I'm nervous I poo!
Gergin duruyorsun.
You seem really nervous.
Çok gerginim.
I'm so nervous!
Ama gerilmene hiç gerek yok.
Oh, but you've got nothing to be nervous about.
- Gergin miydi?
- Did she seem nervous? - Not really.
O yüzden mi bu kadar gergin?
Then why is he so nervous?
Kim gergin? Gergin olan var mı?
Who's nervous?
Evet.
Is anybody nervous?