English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ N ] / Nilüfer

Nilüfer translate English

264 parallel translation
Zarif bir bambu filizi, sudaki nilüfer gibidir.
Graceful as bamboo shoot, beautiful as blossom of water lily.
Buna katılmak isteyen, Miktarı küçük olabilir hayatında erdemli zevklere sahip olacak bunun yanında kutsal nilüfer çiçeklerinden binlercesi üzerinde imtiyazlı bir koltuğu olacaktır.
Those who participate, however small the amount may be thus will enjoy virtuous pleasures in this life not to mention the privilege of finding a seat among the thousands of sacred lotus flowers.
"Bulanık sularda nilüfer çiçeği yaratıyor."
"ln murky waters He makes the lotus bloom"
"Gözlerin nilüfer çiçekleri gibi..."
" Your eyes are like the lotus in bloom...
# Nilüfer çiçeği açtı
The lotus flower has opened,
# Nilüfer çiçeği kapandı
The lotus flower has closed,
2000 yıl sonra açan nilüfer tohumuyla ilgili yazıyı okudun mu?
Did you read about that lotus seed that bloomed after 2000 years?
Ben, Kıbrıs Prensesi Nilüfer.
I am Nellifer, Princess of Cyprus.
Nilüfer'i odama getirin.
Bring the girl Nellifer to my room.
İlerleyen haftalarda Nilüfer, Firavun'un gözdesi oldu.
In the succeeding weeks, she became the favorite of the Pharaoh.
- İyi akşamlar, Nilüfer.
- Good evening, Nellifer.
- İyi akşamlar, Leydi Nilüfer.
- Good evening, Lady Nellifer.
Leydi Nilüfer, prense flütü verdikten sonra, hepimiz flüt çalmayı öğrenmesi için onu destekledik, bizzat kraliçenin kendisi bile.
We all encouraged him to learn to play it. Even the queen herself, after Lady Nellifer gave it to him.
Flütü leydi Nilüfer'in verdiğini mi söylüyorsun?
You say Lady Nellifer gave it to him?
Nilüfer de onlardan biriydi.
She was one of them.
Nilüfer, Nilüfer.
Nellifer, Nellifer.
Nilüfer.
Nellifer.
- Kraliçe Nilüfer'i beklemeli miyiz Hamar?
- Must we wait for Queen Nellifer, Hamar?
Siz, Nilüfer, bunun için hazır mısınız?
Are you, Nellifer, prepared to do this?
Firavun'un eşi olan Ben, Nilüfer, Firavun'un devrettiği sorumluluğu oğlunun ve mirasçisının vekili olarak üstlendiğimi bildiririm.
I, Nellifer, wife to Pharaoh, as regent for his son and heir do assume the burden he has put down.
O halde ben Nilüfer, artık Mısır'ın kraliçesiyim.
Then, I, Nellifer, am now queen of Egypt.
Nilüfer yakala, dileğin gerçek olsun.
Catch a lotus and you catch a wish.
Nilüfer!
Water lily!
Nil'in gri çamurunda nilüfer çiçeği açar.
The lotus flower blooms in the Nile's gray mud.
Aynı nilüfer gibi.
Like water lily.
Yalnızca Buda ve birkaç nilüfer yaprağı vardı.
There is only Buddha and some lotus leaves
Eğer bir kurbağa olsaydım, kendi nilüfer yaprağım olurdu.
If I was a frog, I'd have my own lily pad.
Sadie'yi rahat bırak, seni küçük kurbağa, yoksa seni nilüfer yaprağına çeviririm.
Leave Sadie alone, you little toad, or I'll squash you flat as a lily pad.
Gölün üzerinde nilüfer çicekleri var.
In the pond there are some lotuses which stand above the water.
Size Nilüfer yiyen Tanya'yı takdim etmeme izin verin.
Allow me to introduce Tanya, the lotus eater.
Ve kabul edersen iz kalmasını İşte budur Seni nilüfer yaprağında tutan
I And agree to see an etching that you keep at your lily pad
Küçük bir göldeki nilüfer yaprağı misali sürüklenir delilik, hissiz daireler çizerek.
Madness drifts like lilypads on the pond... circling senselessly.
Siyah nilüfer.
Black lotus.
Nehrin karşı kıyısından asla solmayacak bir nilüfer gönderirsen.
If you send a water-lily across the river it will never sink.
ve de eteklerinizi nilüfer yaprakları gibi açın lütfen fotograf çekilirken diğer odada kalın başlar yukarı!
And let your dresses spread out, like water lilies. Please go in the other room while we take pictures. - Lift your heads!
Kötü durumun içinde olan bir şey daha saf ve temiz olabilir. Tıpkı balçıkta açan nilüfer gibi...
Something that is in the rough may be more pure as the lotus blooms in the mud.
Git ve buğulanmış nilüfer yaprağı getir.
Go, bring some pork steamed in lotus leaves.
Dördüncü Hanım, bu nilüfer kökü çorbasını için.
Fourth Mistress, drink this lotus seed soup.
"Mavi Nilüfer... Bu akşam, saat 10'da."
"Blue Lotus - ten tonight."
- Mavi Nilüfer ne?
What's the Blue Lotus?
Onları, Mavi Nilüfer'e götürmüşler.
They've taken him to the Blue Lotus.
Adamlarımdan biri, Mavi Nilüfer'den çıktığını gördü.
My man saw you leave the Blue Lotus earlier.
Mavi Nilüfer!
The Blue Lotus!
- Biz, Mavi Nilüfer'i arıyoruz.
We're looking for the Blue Lotus.
Tanrıça Nilüfer misiniz siz?
Are you Goddess Lotus?
Ben Tanrıça Nilüfer'im, kutsal ruh içimdedir benim.
I'm Goddess Lotus, the spirit adhere me
Seni özlemişim, Nilüfer Çiçeği.
I've missed you, lotus flower.
Nilüfer Çiçeği, O köylüce olan adalet anlayışını özlemişim.
Lotus flower, I've missed your sense of peasant justice.
Louisa-san'a nilüfer çiçeği öneriyorum.
Suggest Louisa-san. water flowers.
Bu nilüfer yaprağından gitmeliyim. Ama bu imkânsız.
Well, I must get off this lily pad but that's impossible.
Mavi Nilüfer.
Blue Lotus!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]