English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ N ] / Noggin

Noggin translate English

206 parallel translation
Bir duble büyük bir bardak siyah bira ya da sadece bira mı?
A noggin of ale a pipkin of porter a stoup of stout or a beaker of beer?
Kafamda bir sis perdesi var.
There's a kind of fog in my noggin.
- Sağ ol tatlım. İki fincan içtim.
- Thank you, dear, I've had a double noggin.
Bana bir duble koy, hepiniz oturabilirsiniz.
Pour me a noggin in the cup and you can all sit down.
Hiç bu kadar seçkini, gözleri üzerimde.. .. şişeyi o cücenin kafasında paralamamı beklerken görmemiştim.
Never have I seen so much elite, all with their eyes on me, waiting for me to crack that little gnome on the noggin with a bottle.
Sadece başını sallama.
Don't just shake your noggin.
Şundan bir bardak alsana.
Have a noggin of this.
İyi, benimde kendime ait küçük bi icadım var ona şöyle diyorum "kafa üstüne darbe" sesi ve gürültüyü tamamen kesiyor.
Well, I got a little invention of my own... which is called "a rap on the noggin," if you don't cut out the noise.
Belkide kafamda yanlış giden bazı şeyler vardır.
Maybe I do have something wrong with my noggin.
Küçük pembe yüzlü melekler başının üzerinde bekliyor.
Little pink cherubim are hovering around your noggin.
Şişe ile birini haklayan sizin sıradan kızgın katilinizden söz etmiyorum, kastettiğim, her şeyi adım adım gerçekleştiren, her şeyi önceden tasarlayan türden biri.
Well, I'm not talking about your average hothead... you know, the guy who pops somebody over the noggin with a bottle What I mean is, uh, the kind of man that, uh, figures everything out in advance, who takes everything step by step
Tüm bildiğim, onun kafasını koparacak olduğum!
All I know is I'm gonna break open his noggin'!
Bu taraf iyi ama bu taraf hiç hatırlamıyor.
Got bumped on the noggin. Here I remember something, nothing there.
Sanırım kafayı sağlam çarpmış.
I guess he really bumped his noggin hard.
Şimdi kafanı kullanmaya başladın.
Now you're using your old noggin.
Kıvrık'a eşlik edin.
Something wrong with her noggin?
Beni öldürme!
Tiny noggin, Come on,
Mink kuşum.
Tiny noggin!
Seninle samimi konuşursam Bob bence kafanda biraz tüyle daha iyisin.
I'm gonna get a little personal here with you. I like you better with a little fuzz on your noggin.
Seni şu makineye bağlayıp şey veriyorlar kafanı zımbalıyorlar.
They hook you up to this machine and give you... a zapper-roo to the old noggin.
Çünkü şans eseri, temizlikçi kadın gözlüğünü unutmuş ve papaz evine döndüğünde Peder Stellini'yi banyoda bulmuş. Başında güzel küçük bir şişlikle, kilitlediğin yerde.
Because, luckily, the cleaning lady forgot her glasses and returned to the rectory to find Father Stellini in the bathroom where you locked him with a neat little bump on his noggin.
Kafanı fena vurdun.
You've had an awful crack on the noggin.
Kalbinin sesini dinlemeyi kesip mantığınla hareket etmeye başla.
You gotta stop thinking with your heart and start thinking with your noggin.
Hindistan cevizi kafama öyle sert çarptı ki, suyun içinde kızlar görüyorum.
Seeing girls ouy in yhe wayer, geyying conked on yhe noggin wiyh a coconuy.
Uh, sanırım kafanı fazla çalıştırmak istemiyorsun, eh?
Uh, guess you don't want to overheat the old noggin, eh?
- Evet, ama kelleyi bayağı iyi vurmuş.
Yeah, but he hit his noggin real hard.
Başına birkaç darbe almış gibisin.
Suffered some bumps on the old noggin, Phil?
Yul Brynner tiryaki, alkolik, kızlar her gece kucağında zıplıyordu.
Yul Brynner smoking, drinking, girls are sitting on his cue ball noggin every night of his life! "
Yul Brynner'ın cigarasını çekiyorum.
Sniffing Yul Brynner's noggin : " Snf, OOOOH, PARTY TIME!
Biftek ve patates ıstakoz Yul Brynner'ın cigarası.
Stake and potatoes... lobster... Yul Brynner's noggin. Aou...
Bir fırtla çalıştırmak ister misin, Sid?
- Wanna crank up the ol'noggin, Sid?
Kafana saksı düştü de kendini Pancho Villa mı sandın?
Did you bump your noggin and think you're Pancho Villa?
- Koskoca bir alan bu.
- That's a huge noggin.
Yani sorun bende değil de gözlerimde mi?
[British Accent] You mean it ain't me noggin', it's me peepers?
Kafama mı vuracaksın?
Were you gonna give my noggin a floggin'?
Başıma ağrılar girdi!
Oh, me achin'noggin!
Ama zaten biliyorsun... Çocuklar! Durun!
Cracked you on the noggin, but I guess you know that.
Bayan Cheevus, Noggin'e geldiğimizi haber verin.
- Miss Cheevus, tell Noggin we're coming.
- Merhaba, Noggin.
- Hello, Noggin.
Seni tekrar gördüğüme sevindim, Noggin.
Good to see you again, Noggin.
Çıkık omuz, kafada şişlik.
Hmm. Dislocated shoulder, bump on the noggin.
Hayatını yolunda tutan şeyi anlamaya başlıyorum Needle-noggin.
Needle-noggin.
Böylece sınava girdiğim zaman bütün bilgiler hafızamda taze olacak.
That way everything will still be, right upfront in my noggin by the time when i get to work to take the test.
Kafasına gelebilirdi ve gerçekten de ağırdı.
It could bit bim on tbe noggin, and it's really beavy.
Beynimi çarpan bir şey kalmadı.
No more bug-zapper in my noggin.
Geçen yılda kafamı patlatmıştın!
You gave me a smash on the noggin last year.
Bu arada bir kadeh içerken bende kendi teorimi geliştirdim..
I've been working my own theory up in the old noggin.
Evet, bir güzel ıslatalım.
Right! Let's bash a noggin!
İğrenç kafasına sıktın mermiyi!
You put a bullet in his friggin'noggin!
Dostum, kafayı yarmışsın!
Buddy, you whacked your noggin!
- Tutkal dolu bir kafa!
- A noggin full of library paste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]