Norton translate English
739 parallel translation
Norton, her yerde kar var mıymış öğren.
Norton, find out if the snow is yet all over the country.
Norton, bana bir bardak ver.
Norton, get me a cup.
Zahmet edip bizi görmeye gelmeniz gerçekten çok güzel Bay Norton.
Well, we just think it's awful nice of you to bother to see us, Mr Norton.
Teşekkür ederim, Bay Norton.
Thank you, Mr Norton.
- Hoşça kalın, Bay Norton.
- Goodbye, Mr Norton.
Norton Lockerbee ve reşit olmayan nişanlısı, dansçı Cherry Grace vardı.
- For the land's sake, so you're that one. Yeah, I'm that one.
Önce, bir başkanın yeğeni Onu 1916'da terk eden Emily Norton... 1918'de oğullarıyla birlikte bir trafik kazasında öldü.
First to a president's niece Emily Norton, who left him in 1916. Died 1918 in a motor accident with their son.
Bu duyuru : " Bay ve Bayan Thomas Monroe Norton... kızları Emily Monroe Norton ile...
This announcement : "Mr. and Mrs. Thomas Monroe Norton... "... announce the engagement of their daughter, Emily Monroe Norton...
Emily Monroe Norton, ABD başkanının yeğeni.
Emily Monroe Norton, she's the niece of the President of the United States.
Bayan Emily Norton "Rosebud" değildi.
Miss Emily Norton was no rosebud.
Evlenmekten sadece bir defa söz açtı, o da herşey bittiği gün. Ve... Yani, gazetelerin hikayemizden ve Kane'in seçimleri kaybettiğinden...
He didn't mention anything about marriage until after it was over and until it got in the papers about us and he lost the election, and that Norton woman divorced him.
Evet, Norton caddesinin sonunda.
Yes, the last house in Norton Lane.
Bay Norton insan hayatının çocuğun kurtarıldığı vahşi ortamdan kurtulması gerektiğini kabul edecek mi?
Will Mr. Norton concede human life is in constant peril in this wild region from which this child was rescued?
Özür dilerim, Bay Norton. Pekâlâ.
Oh, I'm sorry, Mr. Norton.
- Affedersiniz, Bay Norton.
Excuse me, Mr. Norton.
- Charlie Dayı, Bay Norton. - Tanıştığımıza çok sevindim.
Uncle Charlie, this is Mr. Norton.
Ona dikkat edeceğim.
- I'll take care of her, Mr. Norton.
- Norton'un ofisinden geliyorum.
I just came from Norton's office.
Masam çok dolu, sinirlerim çok gergin.
I've just been talking to Norton. Too much stuff piling up on my desk. Too much pressure on my nerves.
Norton'a ne söyleyeyim?
Now what do I say to Norton?
Pardon, bay Norton, bu kadar resmi olacağımızı bilmiyordum.
I'm sorry, Mr. Norton, but I didn't know this was formal.
Canınızı sıkmayın, bay Norton.
Don't bother, Mr. Norton.
Aslında sizden de hiç hoşlanmadım bay Norton.
In fact, I don't like you, Mr. Norton.
Güzel hareketti, bay Norton.
Nice going, Mr. Norton.
Bay Norton, intihar aklıma gelen ilk şeydi.
Mr. Norton, the first thing that struck me was that suicide angle.
Ama bay Norton, bunca intihar arasında, bir tane bile hareket eden bir trenin en son vagonundan atlama yok.
But, Mr. Norton... of all the cases on record there's not one single case of suicide by leap... from the rear end of a moving train.
Hayır, bay Norton, battık ve burnumuza kadar ödeyeceğiz, bunu biliyorsun.
No. No soap, Mr. Norton. We're sunk, and we'll have to pay through the nose, and you know it.
Belki de Norton haklıdır, belki de intihardır.
Well, maybe Norton was right. Maybe it was suicide. No.
Norton ve onun firma poliçesiyle ilgili saçma fikirleri için olmasaydı polisleri öyle hızlı peşine takardım ki başı dönerdi.
If it wasn't for Norton and his striped-pants ideas about company policy... I'd have the police after her so fast it'd make her head spin.
Bay Norton'a not.
Memo to Mr. Norton.
Sinemaya yalnız gittim ama yemeği Mary Norton ile yedim.
Well, I went to the pictures by myself, but I had lunch with Mary Norton.
Mary Norton'u yıllardır görmedim. Nasıl görünüyor?
Haven't seen Mary Norton for ages.
- Alo, Bayan Norton orada mı acaba?
- Hello? - Hello, is Mrs. Norton there, please?
Bir anda yemek odasından Mary Norton ve şu aşırı gelişmiş kuzeni çıktı.
Suddenly out of the dining room came Mary Norton and that rich over-made-up cousin of hers.
- Alec, Bayan Norton'u hatırlıyorsun, değil mi?
- Oh, Alec, you remember Mrs. Norton, don't you?
Ben ve Norton da sana katıldıktan sonra, Kaptan'ın tarafında kalanlar sadece Gray ve Joyce ve Hunter.
Since me and Norton joined you, the only crew left on Captain's side is Gray and Joyce and Hunter.
Scully ve Norton'u kabul eden bendim, ama şimdi bize düşman oldular.
I'm the man that signed Scully and Norton and they've turned against me.
Norton'lar birlikte gelmiş.
The Nortons are here together.
Oh, Richie, Richie, çabuk Doktor Norton'u ara.
Oh, Richie, Richie, get Dr. Norton on the phone.
Laboratuvar sonuçları Doktor Norton'un ilk bulgularını doğrular nitelikte.
Well, the laboratory findings confirm Dr. Norton's original diagnosis.
Dr. Norton'u arayacağım.
I'll call Dr. Norton.
Dr. Norton konuşuyor.
Dr. Norton speaking.
Telefonu al ve Dr. Norton'u ara.
You get on the phone and call Dr. Norton.
Dr. Norton'u ara.
Call Dr. Norton.
Dr. Norton'un ofisi.
Dr. Norton's office.
Dr. Norton orada mı?
Is Dr. Norton there?
Dr. Norton ile konuşmayı tercih ederim.
I'd rather talk to Dr. Norton personally.
Pazartesi günü Dr. Norton'u görmeye gideceğiz.
Now, we'll see Dr. Norton on Monday.
Ve ben şimdi Dr. Norton'u arayıp sana bu hapları artık vermemesini isteyeceğim.
And I'm gonna call Dr. Norton to make you stop taking those pills!
- Ciddiyim Walter, Norton'la konuştum.
- No, I'm serious.
Bugün harikaydın.
You were wonderful in Norton's office.