Notes translate English
6,853 parallel translation
Silah ateşleme olayı hakkındaki ön notlar.
Preliminary notes on firearm discharge incident.
Dr. Akley'e sunacağım rapor için not alıyorun.
Just taking notes for my report to dr. Akley.
Siz Amerikalılar bu ünvanları kurdele gibi dağıtıyorsunuz.
You americans hand out advanced degrees like mash notes.
Not alacağım.
I'll take notes.
Kale kâtibi... -... böyle bir not tuttu mu?
Did the ward clerk take any such notes?
- Evet, notlarına ben de baktım.
Yeah, I looked at the notes.
Notlar aldım.
I took notes.
Fiziksel kanıtlar, fotoğraflar, görgü tanığı görüşmeleri ve tüm kişisel notlarınız.
Physical evidence, photographs, witness interviews, and all your personal notes.
Bilirsiniz, çocuklarda her şeyin tatlı gelmesi gerektiği beklentisini yarattı, yani diyelim ki sebze reyonuna gittiniz ve küçük Mikey'nin brokoli yemesini sağlamaya çalışıyorsunuz, ve çocuk tatmaya başlıyor, bilirsiniz şekerli tat yerine bu acımsı tatları algılamaya başlıyor,
You know, it's created this expectation in kids that everything they eat should taste sweet, so when you get to the vegetable aisle, right, and you're trying to get little Mikey to eat that broccoli and he starts tasting those bitter notes, right, instead of sweetness, you know, you're in for a load of trouble as a parent.
Claire'in yedek sabit diskindeki notlari telefonuna yolluyorum.
I'm sending notes from Claire's backup drive to your phone.
- Notlarim mi?
My notes?
Yani bunlar harf degil, nota.
That means they're not letters. They're musical notes.
- Not yok. - Peki.
No, no notes.
Elimde Nathan'a ait detaylı notlu Cehennem var, ama 1986 baskısı.
All right, I've got Nathan's copy of "The Inferno" with detailed notes, but the edition is from 1986.
Ancak notlarını görene kadar neyin peşinde olduğuna emin olamam.
But I won't know for sure exactly what he's going on about until I see his notes.
Merlyn'i takibinden notlar içeriyor.
Notes from her surveillance of Merlyn.
- Notlarını görmek istiyorum.
I'd like to see his notes.
birifingin için notlar senin notların mı?
Notes for my briefing. Like cheat sheets?
notlarımı seveceksin.
Like notes for my briefing.
- Geldim. Bu süper virüsün 3.407 erişim noktası var.
The super virus has 3,407 traceable access notes.
Banknotları yemeye başladı, inanabiliyor musun?
And he started eating the notes, can you believe it!
Şimdi, Ed, Charlie'nin aldığı notlarda yazıyor ki... "Basuru yüzünden son zamanlarda biraz aksi."
Now, Ed, it says here in Charlie's notes that you've been, " A little crabby lately because of your hemorrhoids,
Babakov'un sorgu notlarını çıkart.
Pull the notes from Babakov's interrogation.
Dinle, notlarıma bakıyordum, ve kitabı yazmaya yetecek kadar birikmiş.
Listen, I was looking over my notes, and I think I have enough to go write the book, so...
Beni canlandırmanla ilgili birkaç not aldım. Bakalım.
I have a few notes on how you're playing me.
Hatta verdiğin fikirlerden hiçbiri fikir sayılmaz.
In fact, none of your notes have been notes.
- Bunlar Bay Peanutbutter hakkında aldığın notlar mı?
- Are these the notes you've been taking on Mr. Peanutbutter?
Peki ama, özet geçeyim, frengi değilim.
Okay, cliff-notes, it's not a pox.
Seni bitmeyen notlarınla, tavsiyelerinle, bulmacalarınla buraya getirtecek ne yaptım?
What did I do that compels you to come here with your endless notes and suggestions and riddles?
Sam ile mi konuşuyordunuz?
You and Sam been passing notes during class?
Neden not almıyorsun?
Why are you not taking notes?
Notlara bak.
Look in the notes.
Bu yüzden yanımda hiç not getirmedim.
So I didn't bring no notes with me.
Bir de bilgisayarını ve notlarını bugün almamız gerekecek.
And we will need her laptop and notes back again today.
Taslağımı okudu, bana bazı notlar verdi.
He read my manuscript, gave me some notes.
Elinde defterle kızı takip ediyor, notlar alıyor, yazıyor, çöpleri karıştırıyor...
He was following her around with a notebook, taking notes, jotting things down, looking in the trash...
Nasıl yaptın... Not alayım.
That is how you- - I got to take notes.
O, benim notlarıma dayanıyordu.
That was based on my notes.
Belki notlarımızı karşılaştırabiliriz.
Maybe we could, uh you know, compare notes?
Cesedi orjinal cinayet notlarıyla karşılaştırdım.
I've been comparing the body to the original crime notes on the case.
Üzgünüm... sen az önce orjinal cinayet notlarının kopyasına sahip olduğunu mu söyledin?
I'm sorry... you just happen to have a copy of the original crime notes?
Yönetmen notlarına bakma imkanınız oldu mu hiç?
Did you have a chance to look at my director's notes?
Yönetmen notlarını okumadın mı?
You read the director's notes?
Ben okudum.
I read the director's notes.
Adam yönetmen notlarını okumamızı söyledi.
The guy said read the director's notes.
O notları yazan annem.
My mom wrote those notes.
Şirin notlarla uğraştığımız yeter!
Enough with the cute notes!
Benim bölgem değil açıkçası notlarımdan alıntı yapayım.
This is not really my area, so let me refer to my notes.
Notlarıma göre maktulün kafatası boyu 25 cm. ... yani burnunun ucu yarım santim daha aşağı kaymalı.
According to my notes, the length of the victim's skull is ten inches, which means the tip of the nose should be placed a quarter of an inch lower.
- Notlarınızda, tırnaklarında kil olduğunu yazmışsınız.
You say in your notes - she had clay under her fingernails?
- Özür dilerim.
No notes.