Nârin translate English
9 parallel translation
Kuşlara çok acıyordu, özellikle de daima etrafta uçuşup duran ancak hiçbir şey bulamayan küçük, nârin denizkırlangıçlarına.
He was sorry for the birds, especially the small, delicate, dark terns that were always flying and looking and almost never finding.
Okyanus bu kadar acımasızken neden kuşları bu kadar küçük ve nârin yaparlar ki?
Why do they make birds so delicate and fine when the ocean can be so cruel?
Ama senin ellerin çok nârin.
But you've got dainty hands.
Annem hep ellerimin çok nârin olduğunu söyler.
My mom says my hands are very dainty.
Sanırım o kadar da nârin değilmişsin.
Guess you're not so dainty after all.
Bu Dickensonia. Ve inanmakta zorlanacağın kadar nârin boğumları var.
This is Dickinsonia and it has got the finest segments that you can actually believe.
Kar tâneleri tek tek bakıldığında nârin olabilir. Ama yeterli miktarda bir araya geldiğinde doğadaki en büyüleyici görüntülerden birini yaratırlar.
Individual snowflakes may be fragile but put enough together and they can create one of the most awe-inspiring sights in nature.
Mavikuşlar kışı burada geçiremeyecek kadar nârin olsa da çözülmekte olan bir nehrin larvadan ilk çıkan taşsineklerinden faydalanmaya geliyorlar.
Bluebirds, too delicate to survive deep winter here, now return to take advantage of the first hatch of stoneflies from a thawing river.
Ama o çok nârin bir kızdı.
She was just so conventionally female. She had that accent.