Nız translate English
793,360 parallel translation
Bardağınızı doldurayım.
Let me pour for you.
- Siz ikiniz aynı yaşta mısınız?
- You two are the same age?
Doğru bir seçim yaptınız.
You made the right choice.
Şansınız patronunuzun kim olduğuna bağlıdır.
Your luck depends on who your boss is.
Haklısınız.
You're right.
Bae, o piç kurusu ne yaptığınızı biliyor.
Bae, that bastard, knows what you've been doing.
Onu henüz bulamadınız mı?
Have you found him yet?
Kime karşı savaşırsanız savaşın, öncelikle lideri indirin
Whoever you fight against, hit the leader first.
Ana suçlu olan Jung lk-ho'nun yakın arkadaşı olarak çeşitli suçlara aktif biçimde katıldığınız yönünde ilgili mahkumlar ve memurlar ifade verdi.
Related prisoners and officers have testified you actively participated in various crimes as the close associate of the main culprit, jung lk-ho.
Anlıyorum, bunca şeyden sonra Sally ile yaşadığınız yol ayrımı.
Mm, makes sense, you and Sally havin this rough patch, after all you been through.
Sally ve sen birbirinize çok yakınsınız biliyorum.
I know you and Sally are close.
Umarım ayrılmazsınız.
I hope you don't give up, is all.
Yok, çünkü bir Mexikalı sizin aldığınız paranın yarısına çalışır.
Nothing,'cause a Mexican will work for half your wage.
İkiniz de bana minnettar kalacaksınız.
You're both gonna thank me for this.
Onlara ne yapacaksınız?
What are you gonna do to them?
Çoğunuz beni uzun zamandan beri tanırsınız.
Most of you have known me a long time.
Hepiniz cesursunuz ama bunu önlemek için ne yaptınız?
You're all brave men, but what have you done to stop this?
- Kadınlarınıza ve çocuklarınıza. hiçbir şey yapmadık mı diyeceksiniz? - Çocuklarınızın gözüne bakıp bir şey yapmadık mı diyeceksiniz? - Hayır!
- Do you want to look your wives in the face and tell'em you did nothing?
Benimle gelip adaleti sağlamaya hazır mısınız?
! - Yes! - Are you ready to go and deliver that justice now?
Yukarı çıkın, kafanızı çıkarmayın.
_ _
Biz sizin hayatınızı kurtardık.
_
Kaçmak zorundasınız.
_
Fırsatçısınız.
Carpetbaggers.
Paryasınız.
Canallas.
Bizim topraklarımızdasınız.
Y-You're on our land.
Ona ne yaptınız?
What did you do to him?
Siz bu şeylere nasıl alıştınız?
How are you guys used to these things? - You can't be here.
Yardım çağrınızı duyduk.
We heard your distress call.
- Isaac. Isaac, sen iyi misin? - Bay ve Bayan Kenyatta, Reiden size... bu deneme sürecindeki sabrınız için müteşekkir.
- Mr. and Mrs. Kenyatta, Reiden thanks you for your patience during this trying time.
Siz Bay Duncan mısınız?
_
Yani sen ve Jamie... kaldığınız yerden devam edeceksiniz, öyle mi?
So, you and Jamie... you're just going to pick up where you left off, huh?
Hadi ama, ikiniz Jamie sıkılana kadar Dr. House'çuluk oynadınız.
Come on, you two played house for a couple of years until Jamie got bored.
Abigail'in yalnız çalıştığını varsaydık... ama çalışmıyor olması mantıklı.
We just assumed that Abigail was working alone, but it makes sense that she wasn't.
Araştırdıktan sonra, bu rafa kalkmış davaların suç tipine bakılmaksızın bu cezaeviyle ilgili olduğunu öğrendim.
After investigating, i found out these cold cases are all related to this prison, regardless of the type of crime.
Her zaman hikayenin o kısmını uydurduğunu düşünürdüm. Ve kızını, benim onun halkını nasıl öldürdüğümü anlatarak büyütmüş. Hayır, gerçekti.
I always thought you invented that part of the story.
Kızın peşine düşsek mi?
Should we go after her?
Eli çocuklarını yabanda, tıpkı Kızılderililer gibi yetiştirdi.
_
Eşyalarına kavuşunca rahatlarsın. Inez ve ben eşyalarını toplamaya başlayacağız bugün.
Inez and I will start packing up your room today.
Paralı biri olarak geri döndüğümde o kıdemliler asılsız suçlamalarını ve ettikleri kötü lafları gözden geçirecekler.
When I return as a prosperous woman, those elders will reconsider their harsh words and baseless accusations.
Adamlarımız sizin ailenizi kurtarmak için canlarını riske attı.
_
Kafalarını çıkaramadıklarında kapıyı uçuracağız.
Once we lay down enough fire to pin'em down, we'll blow the door.
Öldürdüğüm ilk Kızılderili olacaksın.
You gonna be my first Injun.
Bu yüzden Kuzey Amerika'nın... kalanını koruma amacıyla büyük bir bariyer yapıldı. Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk.
So a massive barrier was constructed, to protect the rest of North America, but new breeds have started to appear, so we reassembled our team.
Onların öldüğünden emin olmak zorundayız.
We have to make sure to kill them.
İşe yaradı ; tüm uçan melezler... ışığı volkanın içine kadar takip etti, ama Abigail başkasına zarar vermeden... ona ulaşmamız gerekiyor.
All the flying hybrids followed the beacon right into the volcano, but we have to get to Abigail before she hurts anyone else.
Oraya inmek zorundayız. Bir başkasının... Abigail yüzünden ölmesine izin veremem.
I can't let anyone else die because of Abigail.
Ve size tüm çocukların, Isaac de dahil... önümüzdeki hafta evlerine geri döneceğini bildirmekten mutluluk duyarız.
And we're happy to report that all children, including Isaac, will be returned safely to their families next week.
- bolca zamanınız olacak.
- to catch up next week. - No. No.
Clementine'ın onlardan ne çaldığını bulmamız gerek.
We have to find what Clementine stole from them.
Bağlarını sıkmamız gerek.
We need to tighten its restraints.
Bu yaratığın üzerinde çalışmamız gerek.
We need to study this creature.