Objects translate English
2,484 parallel translation
Bu gezegenimsiler de 50 astronomik birim uzaklıkta. Yani bu alan bütün gezegenleri ve Pluto dışındaki Kuiper Kuşağı gezegenimsileri kapsayan Güneş Sisteminin genişliği oluyor. Ama hikaye burada bitmiyor.
They inhabit a region around 50 astronomical units so that is the size of the solar system in terms of... well, all the planets and all the Kuiper belt objects out to Pluto, but it doesn't stop there.
Şaşılacak şekilde Güneş'in çekimi o kadar güçlü ki Oort bulutu içindeki nesneleri buraya kadar fırlatmış.
'And astonishingly, the sun's grip is so strong'that objects in the Oort cloud keep popping up all the way to out here.'
Olay Yeri'nin verdiği suç mahali fotoğraflarını taradım. Ezik bölge, mutfaktaki nesnelerden biriyle eşleşiyor.
I went through the crime scene photos from CSU, and the bruise pattern matches one of the objects from the kitchen.
"Hazır fırsatını bulmuşken evde ne kadar zevksizlik abidesi eşyamız varsa parçalamanın tam zamanı" diye düşündüm öyle mi?
I actually stop and say, "oh, you know what? Here's the opportunity I've always been looking for " To destroy our kitschiest objects. "
Jamie'nin yaptığı silahtan ateşleniyorsa tüm nesneler ölümcül olabilir.
Everyday objects can, in fact, be made lethal If jamie builds a gun to shoot them.
Tanımlanamayan keskin cisimleri de dahil etmeli miyiz?
Should we include unidentified sharp objects?
Etrafımızdakileri görüyoruz çünkü görünür ışıklar nesnelerden yansıyarak gözümüze girer ve alıcıların bulunduğu retinaya ulaşır.
We see the world around us because visible light bounces off objects and enters our eyes where receptors in our retina can detect it.
Nesnelerin yüzünün altını görmek için nesneleri delip geçecek kadar güçlü ışığa ihtiyacımız var.
To see beneath the surface of things we need light that's powerful enough to pass through objects.
Bunu yapabilmemiz ile birlikte, uçağın icadından sadece 60 yıl önceki bir türün ay üzerine insan yapımı objeler koyduğunu kesin bir şekilde kanıtlamış olduk.
The fact that we can do this is the only way of definitively proving that there are man-made objects on the moon put there by a species that only 60 years before had just invented the airplane.
Lütfen bütün metal eşyaları çıkartın ve plastik kutulara yerleştirin.
Remove all metal objects and put them in the bins.
Tüm cisimler arasında vardır, ve yarattığı yerçekimsel alanın etkileri gezegenin ötesine yayılır.
It exists between all objects, and the effects of a gravitational field extend way beyond the planet that creates it.
Bize doğru gelebilme ihtimali olan tüm tanımlanamayan cisimleri gözlüyorlar.
They're looking for any unidentified objects that might be heading our way.
Yani bu küçük gökyüzü parçasında bile, şimdiden iki cisim tespit ettik.
So even on this tiny patch of sky, we've already detected two objects.
Bu demektir ki, görüntüdeki tüm alanda ayrıntılı bir analiz yaptığımızda yüzlerce cisim tespit ederiz.
What that means is, when we do that kind of analysis on a whole field of view, we'll detect hundreds of objects.
Dünya'nın yakınından geçen 2,000'in üzerinde cisim tanımlandı, gelecekte çarpışma rotasında olabilecek yaklaşık olarak 400 tane ile birlikte.
Over 2,000 objects have been identified that pass close to the Earth, with something like 400 that could be on a future collision course.
Şimdi, eğer şimdiye kadar Dünya'nın bitişiğindeki uzayın ne kadar kalabalık olduğu hakkında bir gösteriye ihtiyaç duyduysanız, sadece bu Dünya-bitişiği cisimleri filmine bakın, Bu Merkür, Venüs, Dünya, Mars ve burada dışarıda Jüpiter.
Now, if you ever needed a demonstration of how congested the space is near the Earth, just look at this movie of the near-Earth objects, so here's Mercury, Venus, the Earth, Mars and out here is Jupiter.
Şekil Değiştiren basit objelerde asgari tepki verdi.
With everyday objects, the shape-shifters only had a minimal reaction.
Objeleri karşıya geçirmek için Belly'yle ikimizin kullandıklarından.
Like belly and I used to use to help objects cross between universes.
Bir mühendis her zaman nesnelerin kâğıt üzerinde tanımlanmış şekilleriyle yüzleşir.
An engineer always faces the task of describing shapes of objects on paper.
İçinde ne olmaması gereken bir şey, ne de organlarında bir eksik.
No unaccounted-for objects or organs inside her.
Anlaşılan zavallı küçük adamın bu şeyleri hazmederken baya zor zaman geçirmiş. Yoksa hala midesinde olmazdı.
And apparently, the poor little guy's been having a hard time passing these objects or they wouldn't still be in his stomach.
Eğer Aztek bakarsanız kozmoloji, göreceksin ki bu dev varlıklar belirlendi Farklı gök cisimleri ile.
If you look at the Aztec cosmology, you'll see that these giant beings were identified with different celestial objects.
Bu nesnelerin çünkü onlar onlar vardı ya hissettiğini biliyordu Onlar yüksek enerji vardı yeryüzünde uçakta mümkündür.
of these objects because they knew that they had or felt that they had the highest energy possible on the earth plane.
Ailem teknik olarak süper fakat piyasa olarak başarısız olan aletleri ısrarla satın almaya devam ederdi.
My parents systematically buy technically superior objects which are a flop.
Biliyorsun, nesnelerin ve enerjilerinin yakınında olmalıyım.
You know I need to be in the vicinity of objects and their energies.
Yöntemleri garip, hatta rahatsız edici olabilir ama nesnelerle ve kağıtlarla uğraşmıyorlar.
Maybe their methods are odd, perhaps even disturbing, but they're not about objects and papers.
İki veya daha fazla görüş, hedef veya insanla bağlantı kurma veya bağlı olma durumu.
The way in which two or more concepts, objects or people are connected or the state of being connected.
Küçük atomlar için bir kurallar seti vardır dev nesneler için de, yıldızlı ve galaksiler gibi.
There's one set of rules for tiny atoms, another for giant objects like stars and galaxies.
1609 Temmuz'unda Galileo'ya ulaşan haberler Venedik'e gelen bir yabancının uzaktaki nesneleri yakınmış gibi gösteren gözleyici adlı şahane ve yeni bir aletin patentini almaya çalıştığını söylüyordu.
In July 1609, word reached Galileo that a stranger had arrived in Venice, trying to patent a wonderful new device called the Dutch spyglass, which could make distant objects seem closer.
İki yanındaki bu parlak nesneleri daha önce kimse görmemişti.
No-one had seen these bright objects either side of it before.
Artık galaksi olduğunu bildikleri nesneleri arıyorlardı ve spektrografı kullanarak bu galaksilerin bize doğru ya da bizden uzağa gidiş hızını ölçüyorlardı.
They were hunting for objects which they now believed to be galaxies, and using the spectrograph, they measured the speed at which those galaxies were either coming towards or away from us.
Elma, onun tüm nesnelerin birbirlerini çektiklerini farkına varmasına yardımcı oldu.
The apple helped him realize That all objects attract each other.
Tüm fiziksel nesneler hatta ben ve sandalyem bile, üç boyutlu olarak vardır.
All physical objects, even my wheelchair, exist in three dimensions.
Zamanın farklı yerlerde farklı hızlarda aktığı, etrafımızı küçük solucan deliklerinin çevrelediği ve nihayetinde...
It's a universe where time runs at different pace in different places. Where the most extreme objects imaginable, giant black holes twist and warp both time and space. It's a place where tiny wormholes exist all around us.
Maddeler konumlarına bağlılar.
The objects are tied to location.
Evet, eğer çaresini bulamazsak 1947'den maddeler çekmeye devam edeceksin.
Yes, and unless we find a cure, you'll keep pulling objects from 1947.
O maddelere karşı seni nötralize etmeliyiz. Böylece ait oldukları yere dönecekler.
We need to neutralize you against those objects so they'll snap back to where they belong.
Pekala, ama o kararsız maddeleri nötralize etmek için yapıldı.
Okay, but it is supposed to neutralize unstable objects.
Daha fazla madde ortaya çıkıyor. Ve şurada bir patlama tespit ettik.
More objects keep coming through, and we detected an explosion right here.
Lee'nin evine gidin ve cinayette kullanılmış olabilecek bir şeyler getirin.
Go to Lee's house and bring in any sharp objects or tools that may have been used as weapon.
Buradaki mağaralarda resimler olmasa da, The caves here have no paintings, başka sanatsal objeler açısından zenginler.
The caves here have no paintings but yield many other objects of art.
Hans Sloane 1753'te öldüğünde doğal objelerden oluşan dünyanın en büyük koleksiyonunu bir araya getirmişti.
By the time Hans Sloane died in 1753, he had put together the world's greatest collection of natural objects.
Burada binlerce obje var. Aşağı yukarı 14.000 adet bitki örneği var.
There are many, many thousands of objects about 14,000 of these vegetable substances.
Baskısını yapamayacağımız çiçekler, meyveler, kurutulmuş objeler.
Flowers, fruits, dried objects, which we can't press.
Kazılan taş ocakları giderek arttıkça insanlar kayanın içinde gömülü olarak buldukları gizemli objelere karşı giderek artan bir ilgi göstermeye başladı.
'As more and more quarries were excavated,'people began to take a greater interest in the mysterious objects'they were finding embedded in the rock.'
- Nesne gibi değil.
OK. Not really objects.
Böylece evrende her şey geometrik nesneler oluşur.
And so everything in the Universe is composed of these geometrical objects.
Böyle şeyler burada sık oluyor mu sırra kadem basan nesneler gibi?
This kinda thing happen often around here, Objects disappearing into thin air?
İsmi olmayan nesneler.
Objects without name?
Tıpkı uzaktaki seslerin bizden uzaklaştıkça düşük şiddetle gelmesi gibi ışık da kırmızılaşıyordu.
Just as sound coming from objects moving away from us gets lower light gets redder.
Tipler'in dönen silindiri çalışmayabilir, ama evrende çok ağır nesneler mevcut hali hazırda ışık hızında dönebilen... Kara Delikler.
Tipler's spinning cylinder might not work, but there are massive objects in the universe that are already spinning near the speed of light - - black holes.