Occasions translate English
1,182 parallel translation
Bazı durumlarda, hassas öpücükler ve yumuşak şehvetli öpüşmeler tutkunun ortaya çıkmasına sebep olurlar.
On some occasions, tender kisses and slow sensual caresses might bring passion to the fore.
Sosyal fırsatların varlığı, gizlenmiş cazibe fırsatlarından biraz daha fazladır.
A plethora of social occasions are little more than thinly-disguised seduction opportunities.
Bunu meseleyi halletmek için bir çok kez denedim,
I've tried to settle this matter on many occasions.
İlk 3 olay apaçık.
The first three occasions are self-evident.
Nişanlımın hayatındaki 3 fırsatın farkındayım, kadınını tasarlarken yaşadığı karışıklıklar.
I'm aware of three occasions in my fiancé's life when he has become entangled with designing women.
Şimdi Bayan Klochner bunu beni hiç alakadar etmediğini biliyorum ama yani, sadece bunu tıbbi bir perspektife sokabilmek için soruyorum daha önce başka bir zaman hatırlıyor musunuz bu uyku bozukluğunu farkettiğiniz?
Now, Mrs. Klochner, I realize that this is-is - it's none of my business, but, I mean, just to put this into some sort of medical perspective, um, have-have there been other occasions... where you noticed this sleep disorder?
- Birkaç kez.
- On several occasions.
Bu yemekte kimler vardı? yani Mösyö Hardman'ın akşam partisinde kimler vardı? diğer soru ise kimin çaldığı?
What person was at that dinner who was also at the soirée of Monsieur Hardman and on two other occasions where some jewels were stolen?
İki ayrı olayda, yerleşimciler mağaralara sığındılar.
On two separate occasions, settlers sought refuge in caves.
O ortamlarda başka kimleri gördünüz?
Whom else have you observed at these occasions?
Bu büyük maç nadir bulunan ortamlarda izlenmeli, sesleri, kokuları diğer adamları hissetmelisin.
The big fight is one of those rare occasions that I savor the sights the sounds and the smells of other men.
Çok kullanışlıdırlar.
They're good for all occasions.
"James Hoffa'ya karşı üç rüşvetçilik davasının onaylanması."
"Successful in verifying on three occasions " the charges of bribery against James Hoffa. "
Politika, ekonomi, ırk, cinsiyet, güç ve siyasi ilişkileri bütün yönleriyle içerecek bir dergi yapmak istedik ve bunu sadece neler olduğunu anlamak...
Mobilised too in this all-out struggle for men's minds are the radio networks, with all their experience in the swift reporting of great occasions and events.
Eckert'ın yönteminin dehası Hedda'ya bu sosyal etkinlikler için yeni bir elbise götürmek ve yukarıda çalışma odasında giyinmesine yardım etmekti. Bu şekilde parti başladığında orada kalıp bir kadeh Porto şarabı içmesine izin veriliyordu.
The simple genius of Eckert's method was to bring Hedda a new gown for each of these social occasions and help her get dressed in the study, where he was allowed to linger for a glass of port when the party began.
Her duruma uygun.
For all occasions.
Eminim çocukla vakit geçirmek için başka zamanlar da olacaktır.
Surely there'll be other occasions for you to spend time with the boy.
özel vesileler için özel çay.
Special tea for special occasions.
Özel anlar için saklıyorum.
I bring it out on special occasions.
Bu adamları kurtarmak için iki elverişli ekip gönderdik.
On two occasions we semt in squads to rescue those men.
Kadınların erkeklere ihtiyaç duyduğu bazı durumlar var.
There are some occasions when women do need men.
Ayrıca Doktor Miranda'yı, dandik hoparlörlerde çalan Schubert'in Ölüm ve Bakire'si eşliğinde, sallanan döner bir tabla üzerinde Paulina Lorca'ya tam ondört kez tecavüz etmekle itham ediyorum.
And in addition, I accuse Dr. Miranda... of raping Paulina Lorca on fourteen separate occasions... each time playing Schubert's "Death and the Maiden"... on a wobbly turntable over cheap speakers.
Aslında benim ailemde iki tane var - ve özel etkinlikleri hep mahvediyorlar.
Two in mine, actually, and they always manage to ruin special occasions.
Bu çalışanın sakatlanmasında şirketin herhangi bir ihmalinin olduğunu ispatlayan belgeleri bir türlü gösteremediniz.
You have failed on numerous occasions to demonstrate that the injury in question was a result of negligence on the part of the employer.
Günler geçip gidiyor ve eğlenmek için de çok az zaman var.
Days grow shorter and occasions for having fun grow rare!
"Bir, çok defasında, kendi isteğiyle -... görevini fazlasıyla yapmak."
"One, that he did knowingly and willfully " perform above and beyond the call of duty on countless occasions.
Ne sarhoş olmanın mazereti olur... ne de kendine acımanın, ki çoğu zaman bu yüzden içilir.
There's no excuse for drunkenness. Or for the self-pity which so often occasions it.
Birçok kez hayatına bizzat son vermeyi düşündüm... ama kendime hakim oldum.
I considered ending it myself on several occasions... ... but self-control got the better of me.
Biz İsveç'te daha medeni davranır ve kutlamaları ciddi ve gelenksel durumlara saklarız.
Shall we try? With all due respect, in Sweden we try to maintain a patina of civilisation and concentrate our festive activities around serious, traditional occasions.
Her durumda gider. Mutfakta yardım lazım mı?
It goes with all occasions.
Ve özel durumlar.
And special occasions.
Düz siyahlar, gelişi güzel giyinmek için, siyah cilalı var, uzanıp kestirebilmek için siyah terliksiler var, arkadan görünmesi için ve bir de siyah topuklular var özel durumlar için.
I have black flats for casual outfits, black mules for lounging black clogs for that retro look oh, and my black heels for dressy occasions.
Yani tabi ki geçmişte yapmış olduğum birkaç düşüncesiz ve çocukça hareketlerim oldu ama o günler çok geride kaldı.
I mean, sure, there may have been one or two occasions in the past when I may have reacted in an impulsive or somewhat immature manner but those days are well behind me.
Pek çok durumda şunu söyleyen siz değilmiydiniz, hatta toplumun gözü önünde açık bir şekilde bu sözü "Lanet olası Kardasi'lara güven olmaz!"
Have you not on several occasions, publicly stated your opposition to the treaty because, and I quote "the bloody Cardies can't be trusted"?
Spot birkaç kez kaçtı ve gemide 12 erkek kedi var.
Spot has escaped on several occasions, and there are 12 male felines on board.
Başka sefer bakarsın.
There'll be other occasions.
Birkaç vesile ile beraber hizmet verdik.
We served together on more than a few occasions.
Acil durumlar için bir tane saklıyordum.
I save that one for special occasions.
Oh, evet. "Kendini özel dedektif olarak tanıtan Harry D'Amour'un bir kaç kez gizli faaliyetlere karıştığı saptandı."
" Harry D'Amour, who describes himself as a private detective... has been linked with occult activities on several occasions.
Bu sabah işte o olaydan biri olabilir.
This morning might have been one of those occasions.
Onun raporunda, komite kanıt Nixon engelsiz yargısını öneriyor... en azından 36 olayda,. onun yadımcılarını yalan yere yemini kabul ettirdiği için,. ve Nixon ofisinin güçlerini kötüye kullandı.
In its report, the committee offers evidence Nixon obstructed justice on at least 36 occasions, that he encouraged his aides to commit perjury and that Nixon abused the powers of his office.
Birkaç kez neredeyse batıyordu.
Nearly sank on several occasions, the Asp.
İki olayda kendi hayatını almaya çalıştı.
On two occasions she tried to take her own life.
Ziyadesiyle. İnsan böyle durumlarda fazla olsun da, az olmasın diye düşünüyor.
One had rather, on such occasions, do too much than too little.
Adreslerine iki defa delege gönderdik.. .. lâkin Gun-Strom şirketi kamu parasından..... 110 kror rupiyi kimin tükettiğini söylemedi..
We sent our delegates there on two occasions but the Gunstorm Company refused to divulge the name of the person who has pocketed over a billion of public money.
Neden bu da o nadir anlardan biri olmasın? Bahse girerim, böylesine canlı müziği ve güzel partnerleri kolay kolay bulamazsınız.
Let this be one of the occasions, sir, for I wager you'll not easily find such lively music or such pretty partners.
Bazen sıradan durumlara uyarlanabilecek küçük iltifatları yazıp düzenlemekle oyalandığım doğrudur.
I do sometimes amuse myself by writing down and arranging such little compliments as may be adapted to ordinary occasions.
Kaç kez Lady hazretleri dakikliğin önemini yineledi sayamam
I cannot begin to count the occasions on which her ladyship has impressed upon me the importance of punctuality...
Nadiren de olsa, ataşeliğini yapmaktan gurur duyuyorum.
You know, on rare occasions, I am proud to be your attache.
Bana aldıklarını beğenmediğimden değil ama onları özel durumlar için, püskülün lazım olduğu zamanlar için saklayacağım.
Not that I don't appreciate the ones you bought me, but I'll save those for special occasions when only tassels will do.
- Çok az.
- On very few occasions.