Odada translate English
11,736 parallel translation
En son bu odada olduğum zaman yanımda Diana vardı.
The last time I was in this room it was with Diana.
Tam bu odada öldürülmüştü.
He was killed right in this room.
Alistair zamanını diğer odalara nazaran daha çok bu odada geçirirdi.
Alistair spent more time in this room than any other.
- Odada zeminden boşaltma sistemi var.
That room has floor drainage.
Tam burada, bu odada kalbini açtık.
We opened up his heart right here in this room.
"Saat 22'de Desert Bloom Inn 3 numaralı odada buluşalım."
" meet me at the desert bloom inn, 10 p.M., room 3.
Harvey, oylama olana kadar bu adamla aynı odada yalnız kalmayacaksın.
Harvey, you are not to be alone in a room with this man, before that vote.
Regina seni korumamı istediğinde seninle aynı odada kalmayı hiç istemedim.
You know, when Regina asked me to guard you, the last thing I wanted to do was be in the same room as you.
Toplam 12 koruma. İkisi odada, üç tanesi aşağıdaki kapının orada. Yani araçta yedi tane var.
12 guards total. 2 in the room, 3 on the doors downstairs, leaves 7 at the trucks.
- Ne yapıyorsunuz odada?
What are you guys doing in there?
Gerçekten şuanda Weller'la bir odada kapana kısılmak mı istiyorsun?
You really wanna be stuck in a room with Weller right now?
Hadi ama, Jane'le bir odada biraz sohbet edeyim, harika olacak.
Come on, I get in a room with Jane, we have a nice little chat, it'll be great.
Yoğun bakım 4 numaralı odada mavi kod.
Code blue, I.C.U., room 4. - Code blue, ICU, room 4.
Efendim... obur odada bir bardak kirildi uzun yorucu bir is gununden sonra derin bir uykuya dalmistiniz ancak hemen uyandiniz!
Sir... a glass broke in the other room you were in deep sleep, tired after a long day's work and you still woke up, immediately!
Efendim iki kisi yan odada oldu ancak anne ve baba horlamayi surdurdu.
Sir two people died in the next room yet Daddy and Mommy kept snoring away.
Gece havlayan bir sokak kopegi dahi bizi uyanik tutmaya yeter kizlari yan odada olduruldu ancak onlar hic uyanmadilar mi?
A street dog barking at night keeps us awake and their daughter was murdered in the next room yet they never woke up?
Kurbanlarin ikisinin de kani odada bulundu mu?
The blood of both the vicitms was found in the room?
Yüzleşmem gereken korkular vardı, gerçekten kendimle yüzleşip kim olduğumu bulmam gerekiyordu, ve bunu yapmanın tek yolu da sessiz bir odada oturup düşünmek.
The fears I've had to face, I've really had to kind of face myself and find out who I am, and the only way to do that is to sit in a quiet room and sit it out.
Çok büyük odada çok fazla beden var.
That's a lot of bodies in a very big room.
Bunun kanıtı da şu anda diğer odada.
And the proof of that is in the other room.
İçeri girdiğimizde, yan odada silahlı korumalar dururken açık kasa bir kamyonda duran Sovyet dönemi bir nükleer bombayı... -... nasıl etkisiz hale getireceğiz acaba?
Once we're in, how do we disable a Soviet-era nuclear warhead resting on a flatbed truck with armed guards in the next room?
Çünkü içinde olduğum odada benim stres göstergelerimi ölçüyorsunuz.
Because the room I'm seated in is reading my stress indicators.
İnsanlarla dolu bir odada, adamın teki bıçaklanıyor ve kimse bir şey görmüyor.
Room packed with people, a guy gets stabbed multiple times, and no one saw anything.
Bu odada avukat olmadan başka hiçbir şey söylemeyeceğim.
I'm not saying anything else without a lawyer in the room.
Doğu bölümü 64 numaralı odada mavi kod.
Code blue five, east 64.
Bu odada ne halt tutuyorsunuz?
What the hell were you guys keeping in this place?
Hastalar bana pek çok iğrenç şey söyledi. Hiçbiri o odada Denzil Joy ile beraberken hissettiğim kötü duyguyu yaşatmadı.
I've had everything nasty a person could throw at me, none of it a patch on the sick feeling I got being in that room with Denzil Joy.
- Arka odada oturuyor.
He's holed up in the back right now.
Arka odada mekanik boğa var mıdır sence?
You think the mechanical bull's in a back room somewhere?
Sanırım 2024 numaralı odada kalan konuğa ait.
It probably belongs to client 2024.
2024 numaralı odada kalan konuğun, değil mi?
This is client 2024's right?
- Sprawl'da tek odada mı?
- A one-bedroom in the Sprawl.
Koridorun aşağısındaki odada kalıyorum.
- Brie. I live down the hall.
Çünkü ben senin babanım ve ikinizin aynı odada yatmasına mühim bir şey değilmiş gibi bakamam.
Because I'm your father and I can't have the two of you sleeping together in the same room like it's no big deal.
Eğer bir tur daha istersen odada olacağım.
I'll be next door if you need another spot.
Bebekliğinden beri bu odada kalıyor.
This has been her room since she was a baby.
VIP katında bir odada kalacak kadar zenginlerse hastaneden ayrılırken zarf içinde para verirler herhalde.
To be well off enough to get a room on the VIP floor it's common sense to give an envelope when they leave the hospital.
Kısacası bu odada güç o sandalyede oturanda değil bu sandalyede oturanda.
So the power seat in this office is not that one. It's this one.
23 numaralı odada hâlâ müşteri var.
We still have a client in No. 23.
Odada radyasyon seviyesi yükselirse program kapıları otomatik olarak kapıyor.
If the room shows a high rate of radiation then the program locks the door automatically.
- Nerede? - Yan odada.
Where is she?
Yeni başkanın bu odada olduğunu da biliyorum. Ama, Edward, eğer sen olacaksan, önce cesedimi çiğneyeceksin.
And I do believe the next board chair is in this room, but, Edward, it'll be you over my dead body.
Diğer odada saklanıyor olmalılar!
They must be hiding in the other room!
Odada ne vardı?
What was in there?
- Yan odada bir tartışma var.
There's an argument next door.
Odada önce erkeklere bakıyorlar. Kimin konuştuğuna aldırmıyorlar bile.
It's the way that they always look to the man in the room first no matter who is talking to them.
Küçü odada rahat mısın?
You're okay in the bonus room?
- Odada hala elektrik var.
Power in this room is still on.
O yüzden odada biraz gezindim ve üzerine şu not iliştirilmiş çöp kutusunu buldum.
So, I took a gander around the room, and found this in the wastebasket, with this lovely note attached.
Odada başka bir şeye ihtiyaç var mı?
Does the room need anything else?
Odada olmadığın için ne şanslısın değil mi?
Well, it's lucky you weren't in the room, huh?