Odasında translate English
15,592 parallel translation
Semira, özel odasında sizi bekliyor.
Semira awaits you in her private chambers.
Kadınların odasında erkekler olamaz.
No males in female rooms.
Madde balonu odasında yarım saat geçirdim.
I just did a half hour in the bath-salt bubble room.
Bana mojito getiren ilk kişi salamlı sandviç odasında meme tokatlama seansı kazanıyor.
First one to bring me a mojito wins a whap session in the ham sandwich room!
Odasında, Seymour.
In her room, Seymour.
İyi haber şu ki ; roket ile bağlantısı olan insanların hepsi Houston'da bir odada görev kontrol odasında.
The good news is the only people who are in contact with the rocket are all in one room in Houston, inside mission control.
Beth'in odasında kalman gerektiğini düşünmüyorum.
And we don't think you should be staying in Beth's room.
İşin aslı Albay Mustard çalışma odasında şamdanla düzüşmüşse de umurumda değil.
The point is I don't care if Colonel Mustard did it in the study with a candlestick,
Odasında mı?
Is he in his room?
Odasında.İçeri giremiyorum.
She's in her room. I can't... I can't get in.
Sir Michael yemek odasında mı yatacak?
Sir Michael's going to sleep in the dining room?
Sevgilisi değilsen sperminin kızın odasında işi ne, Ray?
If you weren't her boyfriend, then what the fuck, Ray?
Nasir Khan Andrea'nın öldürüldüğü gece o evde bulunan tek kişiydi. Öldürüldüğü yatak odasında, öldürüldüğü yatakta bulunan.
Nasir Khan was the only one in the house when Andrea was killed, in the bedroom she was murdered, in the bed she was murdered.
Belki babamın odasında kalmak istersin diye düşündüm.
I thought maybe you'd want to stay in Dad's room.
Çocuk odasında harcadığımız adam Brennan'dı.
The dude that got clipped in the nursery was Brennan.
Bu operasyon odasında birçok cerrah ve dışarıdan destekleyen 120 teknisyen Victor'un emrinde çalışacak.
That is the operating room where multiple surgeons will work under Victor's direction and assisted by 120 technicians on the outside.
- GRS, tim odasında buluşsun.
GRS meet in the team room.
O halde bu işi neden sorgu odasında yapıyoruz?
So why are we doing this in an interrogation room?
Oturma odasında.
In the living room.
Evet, odasında.
Yeah, she's in her room.
Ekip odasında buluşuruz.
I'll meet you back in the squad room.
Polis memurlarının 7 / 24 odasında olması gerekiyor...
We need uniforms on... outside of her room 24 / 7.
Yatak odasında.
She's in the bedroom.
Kendini Kimmy'nin odasında öldürme.
Do not kill yourself in Kimmy's bedroom.
Affedersiniz. Yargıç, bütün avukatları odasında görmek istiyor.
The judge would like to see all counsel in his chambers.
Odasındaki çoraplarında karısının kanı vardı.
Her blood was on his socks in his bedroom.
8 aydır otel odasında tıkılıyız, hem de ne Tv ne dergi var.
Eight months locked up in a hotel with no TV and no magazines!
Yargıç Ito odasında seni görmek istiyor.
Judge Ito needs to see you in his chambers.
Bir kraliyet duyurusu olacak. Taht odasında ve şu anda.
There is to be a royal announcement in the throne room at this very moment.
Baelor Septi artık bir seçenek olmadığına göre taht odasında bir tören düzenlenebilir.
As the Sept of Baelor is no longer an option, perhaps a ceremony in the throne room?
Taht odasında yanında oturan parfümlü asilzade umurumda değil.
I don't care what perfumed aristocrat sits beside you in the throne room.
Elf Konseyi, kralın odasında toplandı çoğu da Ellcrys'e olanlar için hâlâ seni suçluyor.
The Elvin Council is gathered in the King's chamber, and most of them still blame you for what's happening to the Ellcrys,
Annem bunlardan geçmiş. Zavallı şey, odasında kilitli.
My mother is past it, the poor thing, locked in her room...
Hadi gelin, kendisi yatak odasında.
Come on in, he's just in the bedroom.
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama dün dinlenme odasında bir kaza oldu.
Oh, well, I don't know if you noticed, but there was an accident in the break room yesterday.
Suçlulardan birinin kazara elimizden kaçmasına müsaade edeceğim. Sonra onu dinlenme odasında yere sereceğim.
I let one of the perps accidentally get out of holding, then I take him down to the break room.
Adrian, dinlenme odasında mı yaşıyorsun?
Adrian, are you living in the break room?
Aradığımız dosya arşiv odasında işte burada, bodrumda.
The file we're looking for is in the archive room, here, in the basement.
- Oturma odasında uzun süre kalamaz. Hem bizim, hem de Ryan için uygun olmaz.
He's not camping out in t'sitting room for any length of time, it's not fair on Ryan, or us.
Yazarlar odasında ilk günün demek?
First day in the writers'room, huh?
Kaynağımın yüzüne kaldığı otel odasında Freddie Hamid tarafından zarar verildi.
My source had her face smashed up in her hotel room by Freddie Hamid.
Ayrıca yatak odasında Roper'ın gizli bir odası daha var ama oraya giriş yasak.
And there's Roper's secret study in his bedroom, but no one's allowed in there.
- Yalnızca onun özel çalışma odasında ne halt ettiğini bana söyle.
Just tell me what you were doing in his private study?
Sabahın 1 : 30'unda, yaptım küçük, işaretlenmemiş tuvalette zemin katta senato tarafında berber dükkânının yanında ve birkaç yakınında küçük ofisler, bir tane de dahil olmak üzere komite işitme odası.
At 1 : 30 in the morning, it did in a small, unmarked restroom on the ground floor of the senate side next to a barbershop and near several small offices, including one committee hearing room.
Her neyse, bizim yatak odası alt katta, Ve çocuklar yukarıda uyuyordu Bu yüzden Randi herkesi saat 2 civarında gönderir
Anyway, our bedroom is in the downstairs, and the kids sleep upstairs, so Randi makes everyone leave around 2 : 00.
Ama söyle bana, pisliğini kim temizleyecek bilhassa oturma odasını sıçıp batırdığında.
But tell me who's going to clean up after it shits all over the living room floor.
Aynı yatak odasını paylaştığımızı beni işe uğurladığını akşam yemeği yerken tartıştığımızı bir sürü kasabalar geçerek uzun bir yolculuk sonrası okyanusa ulaştığımızı. Ve okyanus kıyısında bir kulübe...
I remember us sharing a bedroom... of me going off to work... an argument we had over dinner... of a long drive through a series of small towns... and then us reaching the ocean... and a cabin by the ocean.
Otis'in odasının yanında duran bir ekibim var.
I have a unit standing by Otis's room.
Bekleme odasının ortasında Nae Nae dansına başlamamak için kendimi zor tuttum.
It was all I could do not to start dancing the Nae Nae in the middle of the waiting room.
Susan beni yazarlar odasına aldığı için çok minnettarım. Böylece bölümümün yeniden uyarlanmasında söz sahibi olabileceğim.
I'm just so grateful Susan's let me into the room so I can work on the rewrite of my episode.
Üç mutfak, havuzun yanında büyük bir çalışma odası.
There's three kitchens and the big office by the pool.