Oldunuz translate English
4,007 parallel translation
Daha önce hiç aşık oldunuz mu, Signora?
Have you ever been in love... Signora?
Manyak Stalin yüzünden asker oldunuz.
Too bad Stalin made you soldiers.
Tatmin oldunuz mu?
Satisfied?
Karşılaştığımız insanlar arasında bize iyi davranan sadece siz oldunuz.
You're the only decent folks we've come across.
- Tutarlı bir etken oldunuz.
- You have been a consistent integer.
Sanırım siz ikiniz yoruldunuz ve birazcık da sarhoş oldunuz.
Well, I guess you two are--whoa--tired and maybe a little drunk.
Çok şirin bir çift oldunuz.
You do make a handsome couple.
Ne zamandan beri kiyafetlerinizi yikar oldunuz?
- Nowt. - Since when did you put your own clothes in wash?
Washington'da ne sıklıkta fahişelerde birlikte oldunuz?
What about prostitutes here in D.C.? How often?
Gizli birinci sınıftan emekli Yüzbaşı Binbaşı Teğmen Crookygrin'le uçma şerefine nail oldunuz.
You're flying with Captain Major Lieutenant Crookygrin, Private First Class Retired.
Hiç gözleriniz açık orgazm oldunuz mu?
Have you guys ever had an eyes open orgasm?
Siz çocuklar kayıp mı oldunuz yoksa..?
You guys lost or something?
Hiç Black Front üyesi oldunuz mu?
Were you ever a member of the Black Front?
Siz ikiniz nasıl papaz oldunuz?
How did you two guys become priests anyway?
Siz çocuklar fazla oldunuz.
You guys are too much.
- Sahi siz nasıl oldu da iyi arkadaş oldunuz
- How did you end up being best friends?
Öyleyse siz kötü bir örnek oldunuz.
Uh, well, then you, sir, are a bad example.
Kayıp mı oldunuz?
You lost?
Vücuduna o anda girdi ve bir oldunuz.
He entered your body at the same time and you became one.
Siz bu cemaate nasıl dahil oldunuz?
So how did you get involved with this place?
- Fransızlar ile arkadaş oldunuz mu?
- Making friends with many frogs?
Şu an tekrar sokaklarda yaşamaya karar vermemin sebebi oldunuz.
You know, you're the reason I, just this minute, decided to go live back on the streets.
Ve sen, hepiniz benim evimde misafir oldunuz!
And you have all been guests in my house!
Gerçekten çok yardımcı oldunuz.
You've been really helpful.
Çünkü siz sarayının zehirli olduğu, vergilerinin ödenemez olduğu ve yüzüne güldüğü adamları öldürüp sonra da özür dileyen bir kralın arkasında oldunuz.
Because you backed a king whose court was poison, whose taxes were unpayable and who murdered men he had smiled on and pardoned!
- Herhangi bir dergiye konu oldunuz mu?
Have you ever put in a magazine?
Ya da bu neydi ki, onu dile getirdiğimde bu kadar rahatsız oldunuz...
Or what was it that pissed you off so much when I said it that you had to...
Bu iddiaları destekleyen herhangi bir şeye tanık oldunuz mu?
Did you ever see any of that sort when you were there?
- Neden bizzat gönüllü oldunuz?
Why did you volunteer yourself! You!
Tekel mi oldunuz yoksa pazarı bölüşüyor musunuz?
You got a monopoly or do you divvy up the market?
- En son ne zaman adet oldunuz?
When did you have your last period?
- Büyükbaba oldunuz mu?
Are you a grandfather?
Siz onun hayatına mal oldunuz.
You cost her her life.
İçki içtiniz, sarhoş oldunuz, hoş vakit geçirdiniz, kendi isteğinizle yaptınız bunları.
You had booze, got high, had fun, and did it willingly.
- Akademiden yeni mi mezun oldunuz?
You just graduated from the academy? Yes.
Bir anda vicdan sahibi mi oldunuz?
Oh. You grown a conscience all of a sudden?
Düşündüğümden daha çok güçlü kalmama sebep oldunuz.
You've taught me I'm a lot stronger than I realized.
Teşekkürler. Çok yardımcı oldunuz.
Well, thank you.
Gerçekten oldukça yardımcı oldunuz. - Çok teşekkür ederim.
You've really been incredibly helpful.
Beni affedin, ama endişe bağımlısı oldunuz.
Forgive me, but you are addicted to worry.
İşte bu yüzden kampanyam için gönüllü oldunuz.
I mean, that is why you are volunteering for my campaign.
Çok yardımcı oldunuz.
You've been very helpful.
O adamın transferine siz sebep oldunuz, ben değil.
You're the reason that man got transferred, not me.
Birgün kendi özel adamızda takılırken ve yatla açılsak mı açılmasak mı diye düşünürken,... yerli çocuklardan biri gelip "Bay Bobby, böyle bir servete nasıl sahip oldunuz?" diye soracak.
Someday we're gonna be chillin on our own private island, wondering if we should take the yacht out or not, and then some little native boy's gonna come up and say, "Mr. Bobby, how did you make your fortune?"
- Tamam. - Yani sen be Bill Macy en iyi arkadaş mı oldunuz?
'OK.'So you and Bill Macy are best friends now?
Hepiniz çok faydalı oldunuz.
You've all been very productive.
- "Biz" oldunuz demek?
So now you're a we?
- Memnun oldunuz mu?
Happy?
Hatırlatmış oldunuz diyelim.
Well, consider me reminded.
... "bu belirtileri daha önce de yaşadınız mı?" "ailenizde bu hastalıktan var mı?" "şu an aktif bir cinsel hayatınız var mı?" "yakınlarda ameliyat oldunuz mu?" gibi sorular.
"Have you experienced these symptoms before?" "Do you have a family history?" "Are you currently sexually active?"
İyi bir ekip oldunuz.
Well... You guys make a good team.